beytullah ergin borobey.. bir senarist çok az da yönetmen. yazdığı şiirleri ve günceleri ile de hatırlı bir yazar. sinema sektörünü kırgın bir şekilde bıraktığını ve sadece yazarlığa döndüğünü duymuştum. şimdi aşağıdaki yansımasını okuyunca insanın oh iyi yapmış diyesi geliyor.. *
Artık sabahları erken uyanıyorum.
Kadife sesli imamlar, ezanlar okuyor göbeğinde şehrin.
Arka mahallede çan sesleri kulaklarımı çınlatıyor.
Balat kıyılarını soracak olursan, bugünlerde inadıma durgun.
ilk defa çay içtiğimiz o medrese parkına ne zaman gitsem;
Yokluğuna kokuyor simitler, poğaçalar....
uzun zaman oldu;
ilk kez böylesine uzağız birbirimize.
Bütün gençliğimizi düşünüyorum.
Sen daha küçük bir dünya için ayrılmıştın,
Bense büyük bir çılgındım senin için.
Herkesin aradığı ve çok az kişinin bulduğu
O şeye zaten sahiptim.
Sonsuza dek sevmen için doğduğum tek insandın.
Gerçek Kuzeyimdin.
şimdi bu şiirine ne desem bilemedim ki. sitesi kapalı, galiba yazarlığı da bırakmış olmalı.
iyi insanlar çabuk kayboluyorlar aramızdan.
metropol rüyaları isimli son dönemlerde popüler olan aşk romanının yazarı. gerçek bir cinderella man. "bizim vazgeçtiğimiz her şey güzeldi" ve "kimsenin telaşı değiliz artık." sözleri ile volume atlamış kendileri. bir dönemler istanbul ajansındaki "bir başka istanbul" isimli yazılarını sıkça okuduğum yazar. özellikle draman ve köprünün hikayesi okunası makalelerdir.
9 aralik 2017, 16:30 karaköy-kadiköy vapurunda, okudugum kitabi-cehennem cicegi-Alper Canigüz-incelemek istemesi üzerine tanistigim(!) yazar.
Kitap hakkinda konusurken kendini “ben de yazarim” diyerek tanitmak zorunda kaldi. Sohbet ilerledikce senaristliginden de bahsetti.
Populer kültürün koflugundan, edebiyat mentalitesi yoksunlugundan dert yanarken bir de baktik ki vapur yanasmis kadiköy iskelesine.
Hos sohbet biriydi. Metropol rüyalari kitabindan bahsetti ve 2-3 kere “ben sizi tanimiyorum kusura bakmayin” demelerimle sanirim durumu biraz abarttim.
Ayrilirken artik bana adinizi bahseder misiniz sorusuyla hem kendimi tanittim hem de onun adini ogrendim.
KitAp konusunda da muhtemelen okurum. Merak ettim, neymis benim kacirdigim kisim.
uzun süren sessizliğinin ardından sultanın gözyaşları isimli bir romanla nihayet geri döndü. kendisinden hiç beklenmeyen bir şekilde beklenmeyen bir alanda hemde! özellikle metropol rüyaları'ndan sonra böyle bir çalışma ile geri dönmesi şaşırtıcı oldu.
şöyleki; kitap sultan abdülaziz’in hayatı ve saray içi bazı gizli günlükleri kapsıyormuş. yani tarihi bir roman. şu meşhur fransız imparatoru napolyon'un eşi imparatoriçe eugenie ve o döneme ait entrikalar ile alakalı 140 yıllık gizli günlükler.
mimist adlı kullanıcının yazmış olduğu ifadeleri yazarın kendisine sorduk. şahsı tanımadığını ve yazdığı şeylerin çoğunun da yanlış bilgiler olduğunu söyledi.
"bir yazar olarak pek çok insanla muhatap oluyoruz haliyle, onlardan biri olabilir. ancak ağzımdan çıkmayan ifadeleri sanki ben söylemişim gibi oraya uluorta yazmak hem hoş değil hem de sağlıklı insan davranışı değil."
bu konuyu açıklığa kavuşturma adına yazmak icap etti.
Yaz Sonu romanıyla okurlarına yeniden merhaba dedi.
"Hiçbir yaz onun kadar ısıtmadı içimi"
"Geleceksin biliyorum,
vedalara alıştığımız nice yazlardan sonra.
Bak bu yüzümdeki ilkyaz güneşi,
bak bu senin ılık rüzgârların,
ağaçlarında tomurcukların,
denizlerinde mavilerin, göğünde kuşların,
sokaklarında çocukların ve hep umutları yarınların.
Biliyorum geleceksin
kırılmış aynadan gülümseyen yanıma.
Biliyorum geleceksin, yaz olacak…
"kimse kimseyi kaybetmez.
giden başkasını bulur kalan kendini."
buna benzer pek çok sağlam sözleri var. örneğin "bizim vazgeçtiğimiz her şey güzeldi" beni içimden en çok vuran sözlerdendir.. bir dizi projesi ile karşımıza çıksa ne güzel olur. bu emekler heba olmamalı sanki.