beşiktaşa ilk geldiğinde takım o zamanlar adı uleb cup olan turnuvada 11 maç üst üste galip gelerek bir rekor kırmıştı üzerinden 3-4 yıl geçti yine beşiktaşın başına geldi ama bu sefer beşiktaş hem spor toto türkiye kupasını hem şimdi ki eurochallenge da o zaman ki adıyla uleb cup ta şampiyon oldu ligdeyse şampiyonluk için oynuyor ve bunları en iyi türk oyuncularından ikisi sakatken yapıyor.
gölgesiyle kavga eden adam olarak bilirinir, aslında haksızlığı ve hakareti kimsenin kabul etmediği gibi ergin atamanda kabul etmez ve bu sebebden dolayı gölsesiyle kavga eden adam lakabını almıştır. kendi doğruları peşinde koşar bu nedenle basketbolun mourinhosu olarak bilinir. nba de yardımcı coach veyahut coach olmayı hak eden iki coachdan biri olup diğeri ise oktay mahmutidir.
bi takımın -beşiktaş- başında bir kaç sezon kalması gereken adam. sürekli ordan oraya sürükleniyor adam. tıpkı diğer koçlar gibi. tam bir yerde kadro, sistem kuruyor bir sezon sonra ya kendi gönderiliyor ya oyuncular gidiyor. özellikle beşiktaş dönemlerinde.
adam hep basketbola ayrılan dar bütçeyle uğraşıyor, yada oyuncuları elde tutmayla. yarını belirsiz. ama imkansızlıklar daha bir başarılı sezon geçirmesini sağlıyor nedense...
özellikle 2 yıl önceki final serisinde mental olarak çökmüş efes pilsen i hemde kendisinden açık ara daha güçlü fenerbahçe ülker e karşı 2-0 geriden getirip şampiyon yapmış büyük taktisyendir.
o seride üst düzey kariyerli bogdan tanjevic i mat edişi inanılmazdı, mucizeyi gerçekleştirmişti. şimdi benzer bir mucizeyi beşiktaş milangaz la sahip olduğu toplama takımla ve 7,5 kişilik rotasyonla yapıyor. 3 yıl içinde bu kadar büyük 2 mucizeyi gerçekleştirecek başka bir koç yoktur ülkemizde.
adamın hasıdır. beşiktaş futbol takımının beşiktaş taraftarını kahretmekte olduğu şu günlerde yüzümüzü güldürmüştür. zaferlerin tadını hatırlatmıştır. sağolsun, var olsun, hep bizimle olsun.
türk milli takımının başına geçip en azından 2 turnuva geçirmesine olanak sağlanması gereken koçtur, şimdiye kadar yaptıklarıyla bunu çoktan hak ettiği kanısındayım.
kaybetme düşüncesini tamamiyle sildi attı. maçlarda beşiktaş geride olsa bile kendisinde, takımda ve taraftarda kazanma inancı var. 100. yıl ruhu denilen de buydu zaten. teknik kadro, takım ve taraftar kenetlenmişti, mircea lucescu'da o zamanlar kaybetme düşüncesini ortadan kaldırmıştı, böylelikle maçlarda taraftar hiç gerilmiyordu. basketbolda da şu an aynı şeyleri yaşıyoruz.
ayrıca Euroleague ile ilgili yorumu da bomba: "Bu bizim için önemli bir gelişme ancak Euroleague için daha önemli bir kazanç oldu. Onlar sevinsin".
başarılı ama itici koç.
başarılarına diyecek lafımız yok, kendisi iyi işler çıkarmakta ama nedense iticilik konusunda da hızla yol almakta.
önce lig maçlarında farkla öndeyken bir kaç saniye kala mola alıp rakipleriyle dalga geçti*, şimdi de :