ergenlikte yaşanan misafir kızı gerginliği

entry6 galeri0
    6.
  1. 13, 14, 15 yaşlarındaki erkek ergenler, güzel kızı olan misafir geldiğinde kendisini odasına kapatır ve misafirlerin yanına gitmemeye gayret gösterir. buna ergen denir.
    zamanında bana da olmuştu böyle şeyler. olur yani doğal bi' şeydir.
    (bkz: kendimden biliyorum)
    2 ...
  2. 5.
  3. özellikle de erkeklerde soğuk terlerin dökülüğü olaydır. büyüklerin "bunların yaşı aynı, aynı zekadalar öyleyse arkadaş olsunlar" düşüncesinin ceremesini biz niye çekiyoruz lan.

    misafirler eve gelmiş. Ancak bir gerginlik var. Görüyorum ki benimle yaşıt bir kızları da var.işte Türkiye ergenlerinin kanayan yarası. niye getiriyonuz oğlum kızınızı. Bu evde ergen bir erkek olduğunu bilmiyomusunuz, illa uyaralım mı?! ergenlik zamanının bende yaptığı stresi anlatamam. neyse içeri geçiyorlar. kızı öpmüyorum. seneler önce yaşadığım karşı cins ile öpüşme skandalının korkusunu üzerimden atamamışım. kızla pek göz göze gelmek istemiyorum. abimle takılıyorum. böyle şeylere aslında gerekte yok.sen oturmuşsun bilgisayarında kendi dünyandasın misafirlerin gitmesini bekliyorsun. ergenlikte yaşanan misafir kızı gerginliği zaten hat safhada.şansıma metal ve rock türü müziklerden nefret ettiğim halde yüce rabbim bana metalci kız gönderiyor. o da rap müzikten nefret ediyor belli. karşı karşıya geldiğimizde nefretle "rap cimisin sen?" diye soruyor bende aynı kızgınlıkla "evet sende metalcisin bakıyorum" diyorum. bıraksalar dövüşeceğiz.o olayda bitiyor bu sefer yanlızım. bitsin artık diyorum "bitsin" ama yok. kendi dünyamdayken pat hemen anası çağırıyor beni "musti bak bu x, seninle aynı yaşta" [ne yapalım a.na koyim her yaşıt insan arkadaş mı olmak zorunda]hayır sana mı kaldı yani. kızda bir stres yok tabii. neden oslun ki? kız kısmı ergenliğe daha çabuk girdiği için en azından bir şeyler oturmuş görüyosun. fizik ve boy yerinde, yüz de sivilce yok denecek kadar az, o yılları ortaokulda bırakıp genç kızlığa adımını atmış, özgüven yerinde, oh aliminyum. sende ise durum öyle değil tabii.sivileceler yüzünde tatil yapıyor resmen.boyda kısa. durumu özetlersek bir kızı iten ne varsa sahibim. neyse stresli bir şekilde tanıştırılıyorsun. hep yapmacık hareketler. yenilen yemekten sonra herkes akranıyla beraber. tek umudun abin kalıyor o da gidip kızın anasına babasına saz çalıyor. oda da ikimiz varız. neyse ki kızın ağzı laf yapıyor. ısınıyoruz birbirimize. stres biraz olsun kayboluyor. ancak tek sorun küfür olayı. sürekli küfürlü konuştuğum için lafın sonunda a.na koyim lafını yapıştıramıyorum. "bizim okul çok kötü ya amııoooöö ehe ehe.. " durumları oluyor. neyse salona geçtik bununla muhabbete orada devam ediyoruz. bu arada da aileler bizi izliyorlar sanki nesli tükenmekte olan iki hayvanız da çiftleşeceğiz. dönün önünüze lan. ne bakıyosunuz. böyle durumlarda da kızın anası babası hiç yanlışlık yapmaz ama seninkiler yapar, stresini yine sen çekersin. oradan bilgisayara geçtik.ulan kıza 3 defa dedim oturuyor musun diye hayır cevabını verdi. ben de boşa gitmesin dedim oturdum bilgisayara. kızın babası her tuvalete gittiğinde odaya dönüp bana ters ters bakıyor. tövbe tövbe. zannediyor ki ben vermiyorum bilgisayarı, kızını dışlıyorum. durumu bilmiyor tabi. o sırada abim geliyor. "bırak da biraz x otursun" diyor. arkadaş lafın bitmesini beklemeden bilgisayara atladı hemen. lan! o kadar yalvardık niye böyle yapıyosun allahsız. ulan sanki kızın elinden aldım da bilgisayarı anlayışsız bebeler gibi vermek bilmiyorum aliminyum. insan olan biraz naz yapar öyle atlar. "yok ben aslında oturmayacağım ama şey taamam.." de bari. 3 saat boyunca yaşanan gerginlik misafirin gitmesiyle son buluyor. bende inanılmaz bir sevinç. bu sevincim kızdan nefret ettiğimden değil o stresten kurtulmam. annem de ayrı bir şakacı "oo musti kızla çok iyi anlaştınız, birşey mi var anlayalım" tadında cümleler falan.

    burada anne babalara sesleniyorum: tanıştırılmaya çalışmanın en kötü etkisini hep biz görüyoruz. yapmayın anneler babalar. çocukların kaderiyle oynamayın..
    6 ...
  4. 4.
  5. erkekseniz odanızdan çıkmazsınız ama varlığınızı hissettirecek davranışlarda (bilgisayarda dinlenen müziği son ses açmak, gitar çalmak, anneye sizi karizma yapan soruları sormak ondan bir şeyler istemek vs) bulunursunuz.
    3 ...
  6. 3.
  7. 2.
  8. misafir kızının ebeveynlerinin de kızın küçük yaşta olgulaşma çabalarını onaylamaları sonucunda aynı ölçüde psikopatlaşmaları ve evin çocuğunu ortaklaşa rezil etmelerini sağlayan durumlar da daha bi pis yaşanır bu gerginlik. hayır en kötüsü ebeveynler de onaylayınca artık hareket bir çocuk davranışı olmaktan uzak meşru bir hal alıyor.

    o dönem metalciliğinin en sivilceli döneminde olan ben ve benim gibiler de sanırım benzer savunma yöntemleri geliştirmeye çalışmşlardır. "rokçuyum ulan ben, beni s.klemeyeni ben hiç s.klemem" anlayışını takiben ruh hastası tişörtlerle odadan çıkarsın. yanında en az senin kadar denyo bi arkadaşın vardır. şöyle göz ucuyla odadakilerin tümüne bi selam verir gibi yaparsın. sonra "anneaa ben çıkıyom yeeaa taksime gitcez yööaa" diye ergen boru sesinle (ergen boru sesi, normal boru seslerinin aksine ti değil, "hööö" gibi bir sese tekabül) çemkirdikten sonra tam çıkmaya (kaçmaya) hazırlanırsın ki o ses duyulur; "gız nurcan -kızına sesleniyor- sen bilirsin o tişörtlerdeki resimler ne demek gıı" ve akabinde kızın göt etme arzusuyla yanan gözleri görülür " ben piskopatım demek anne sanırsam".

    belki o an çaktırmamaya çalışırsın, hatta bilgiç bir ifadeyle "rak bi yaşam tarzı sen anlamazsın eheh" tarzı birkaç başarsız savunma cümlesi. ardından sokağa atarsın kendini. ve yanındaki denyo ama kader ortağı arkadaşına "sktr ordan o.spu. lan gördün mü ne denyo bunlar yeaa. aslında akraba da sayılmazlar bizim uzaktan öyle..." gibilerinden saçmalaman olayı dışarda kapattığının ancak içinde yıllarca bekletip birgün sözlükte kusarak rahatlamaya çalışacağının bir göstergesidir...
    11 ...
  9. 1.
  10. niye getirirsin ki lan koskoca kızı o sıkıcı akşam yemeklerine? sana diyorum lan yaşlı karı koca.

    yaş 14. surat ki ergenlik sebeptir her gün farklı bir şekle giriyor, alın şişiyor, burun bir gün kanca, ertesi gün davul, bir gün kırmızı, ertesi gün timsah yeşili, kendine güven hadisesi zati dibi boylamış. gel o sıfatla bir de misafirin kızına çatlak sesinle "hoşgoldon" de. kızların erkeklere göre erken ergenliğe girmesinden mütevellit kendine bir özgüven pompalamış ki, yok kendinden büyük oğlanlarla takılmalar, yok efendim kendi yaşıtı çocuklara velet muamelesi yapmalar, sofra toplamaya yardım etmeler, ruj muj sürmeler, noluyoruz lan?

    bizim dönem mi şanssızdı erken büyüyememe hadisesinde bilmiyorum ama; bizim zamanımızda oks ilkokuldan sonra yapılırdı, o zamanki adı oks değil tabii de, biz öyle girdiydik anadolu lisesine yani. ulan şimdi bakıyorum oks'ye girecek oğlanların tipine, bırak ilkokulu falan, herif liseyi bitirmiş, hatta ilk sene sınava girmiş kazanamamış, tekrar hazırlanıyor oks'ye, anadolu lisesini kazanacak. bebelerin tipinden ben bunu anlıyorum.

    boy da çük gibi tabii, keşke bana bişey sormasalar da hiçbir şey konuşmadan, şu kıza rezil olmadan siktir olup gitse misafirler deyu dakikaları yıl gibi yaşarsın. kız rahat rahat annenle babanla falan konuşuyor, sanki onlardan biri gibi, büyümüş de küçülmüş pis karı, yüzüne bakmıyor, yoksun orada sanki. ananın zorla giydirdiği bordo pantolon, yeşil gömlek ikilisi o psikolojiyle kundak-biberon çiftine dönüşmüş ki renklerden de anlayacağın üzere, gecenin palyaçosu olarak arz-ı endam eylemektesin.

    türk ailesinde bir de evladı koruma kollama, sahiplenme mevzuu var biliyorsun. misal geçenlerde bir eczane gördüm, eczanenin ismi "ayşe'nin eczanesi". tamam. ulan altına bir tabela daha yaptırmış herifçioğlu, yazan şu "eczane ayşe'nin". herif resmen bu fikri bana empoze etti. eczane ayşe'nin bak ona göre, eczaneyi çalıyım falan deme, hesabı.(bi bizim ailede yoktu lan bu sahiplenme boku herhalde. aha o misafirler geldiğinde, sırf konuşmuş olmak içün anama "honnö, soot koç?" deyu sorduydum da, "git kendin baksana" cevabını aldıydım aynı saniye itibariyle, rezil ettiydi kıza hehe). e şimdi bu sahiplenme hadisesi bir vakıa değil mi, kızla konuşacak olsan kızın babası tip tip bakacak, kızına bakıyor muyum diye ara ara göz möz süzüyor, ne bok yemeye getirdin lan o zaman piçoz?

    ben de nasıl bir gerizekalıysam, o dönem cengiz kurtoğlu, müslüm gürses falan dinliyorum. walkmanime takıp kasetleri, en arka sırada kafayı sıraya koyuyorum, "enis olum ders boş lan, hadi aşşaa maç yapmaya gidiyoz" diyenlere cevaben, "siz gidin olum, ben efkarlıyım" sözlerini yumurtluyorum falan. siktir lan. yaka bağır açık geziyorum hatta, sigaraya da başlamışım. misafirler geldiğinde de yeşil gömleğimin ilk üç düğmesini açarak selamladım bunları ve kızı öpmedim, elini sıktım direk. sonradan dedikodumu yapmış sıpa "ay enis ne kadar kıro olmuş öyle yaa. yaka bağır açık, hem öpmedi bile beni?". he öpeyim de sivilcelerimden tiskin di mi?

    tanım? ergenlikte dünyanın merkezinin kendisi olduğuna inanan insan evladının, kendini ispat çabası içindeyken düştüğü bok çukuru. gerginlik ki hem kendi içinde yaşadığın, hem kızın babasıyla.

    ne güzeldir lan ergenlik öncesi.. gel senlen ebelemecilik oynayalım dersin, o masum akça pakça suratınla, ebelemecilik evciliğe evrilir falan, salondakilerden zerrece s.kleyen olmaz. şimdi kıza naber demeye kalksan, babası atlayacak "iyi iyi" diye, "bu arada eczane ayşe'nin."
    198 ...
© 2025 uludağ sözlük