posterlerin yaygın olmadığı ve anne babaların duvarlara asılmasına bugünkü kadar hoşgörü göstermediği yıllardaki versiyonları artist defterleridir. ( yanılmıyorsam hey dergisi verirdi arada böyle posterler yalnızca, bazan da gazeteler sezon başlarında üç büyüklerin posterlerini yayınlarlardı)
efendim bu artist defterlerine sevdiğiniz artistlerin gazetelerde çıkan fotoğraflarını kesip yapıştırırdınız. kutsal kitap gibiydi bunlar. resimlerin yanısıra o dönemde artistlerle yapılmış röportajları da kesip yapıştırırdık. bu röportajlarda anket türünde olurdu daha çok. sevdiğiniz renk, en nefret ettiğiniz şey. klasik cevap da " riyakarlık" olurdu genelde.
teenage mottosudur.film afişi de asanlar vardır. evin badana zamanı geldiğinde poster sahibi ergen *, annesine babasına çemkirmeyi ihmal etmez. ilk teklif posterlerin sabit kalması ve sadece etrafının boyanması yönündedir. bazı evlerde tartışma o kadar şiddetli olur ki, anne baba tırsar ve büzülür. olay ebeveynin karşı atakları sonucu ve posterleri yeniden astırma sözü vermesi ile son bulur.
ergenliğe giren gencin kutsal göreviymiş gibi, özenle seçtiği posterleri odasının duvarlarına asması. bu dönem bir iki ay sürebileceği gibi bir iki yıl da sürebilir. posterler kişinin karakterine göre farklılık gösterdiği gibi kişi büyüdükçe de değiştirilir. en sonunda ergenlik döneminden çıkan şahıs, posterlerine elvada deme zamanının geldiğini anlar.
birbirine sadakat yemini vermişçesine hemen hemen hiç sekteye uğramayan ilişkidir. "madem ergenim, o halde odama neden poster asmıyorum"dur. kimse yadırgamaz, sonradan pek bir gülersiniz halinize.