görünüşe bakılırsa adil bir yargılama olursa savcının elinde patlayacak dava..
şimdi bir bakalım..
sinan aygün'ü hiç bir yerde kayıtlı olmayan bir suikast silahı ile ilişkilendirme için kurulan kumpas , silahın vaktinden önce yine sinan aygün tarafından yerleştirildiği yerde bulunup polise araştırılması için teslim etmesi ile bozuldu..
su ana kadar kimsenin görmediği bayrampaşa'da bulunduğu iddia edilen el bombaları nedense kriminal incelemeden hemen sonra jandarmaya teslim edilmesi ve sanıkların belirli bir itirazı göz önüne alınarak mahkeme başlayana kadar saklanması kanuni zorunluluğuna rağmen alelacele imha edildi.
alparslan aslan'ın veli küçük ile çektirdiği iddia edilen ve ergenekon davasının en önemli kanıtlarından biri olduğu söylenen fotoğraftaki kişinin alparslan aslan olmadığı, stockholm'de yaşayan azeri asıllı bir öğrenciye ait olduğu aslan'ın fotoğrafın çekildiği isviçre'ye hiç gitmediğii hem alparslan aslan'ın kendisi, hem de babası tarafından ifade edildi. zaten alparslan aslan'ın fotoğrafın çekildiği tarihte gümrüklerde yurt dışına çıktığına ya da girdiğine dair ne hiç bir kayıt bulunamadı.
bunlara rağmen bu soruşturmanın akp muhaliflerini susturmak üzere faşist bir planın parçası olarak tezgahlanmadığını iddia edenler beri gelsin. ben iq testinden geçmelerinden sonra bolca balık yemelerini ve b vitamini kullanmalarını öneriyorum.
tabi kapalı olan idraklarını açabilmeleri için psikolojik destek de şart..
cumhuriyet savcısı zekeriya öz'ün talimatıyla ilhan selçuk, doğu perinçek ve kemal alemdaroğlu'nun da içinde bulunduğu 8 kişi gözaltına alınmış olup ulusal kanal'da polis arama falan yapıyormuş şu saatlerde.
işin ilginç tarafı abdurrahman yalçınkaya için "adam yasalar dahilinde görevini yapıyor" diyenlerin bu operasyonun savcısı için daha şimdiden "neye hizmet ettiği belli oldu" falan gibi imalı yorumlarda bulunmasıdır. ikisini de aynı devlet atamıyor mu yahu ben mi yanlış biliyorum. yoksa abdurrahman'ı devlet bu savcıyı mahmut atadı da haberimiz mi yok?
padişahım çok yaşa demeye yanaşmayan ittihatçilere karşı açılmış dava.
sadece sindirme operasyonu gibi gözüküyor. ya bizden olursun ya yok olursun oyununun hayata geçirilmiş hale.
başında "ohşşş süper lan ülkeyi mahveden pis faşikler derdest ediliyor bugün orgazm günüdür" diye geviş getirenlerin bir rektörün,bir parti lidernin ve ülkenin saygın bir gazetesinin genel yayın yönetmeninin birer seri katil gibi sabaha karşı evlerinden alınmasıyla iyice coştukları operasyondur.bu artık 80 yıllık devrime karşı vahşice başkaldırmaya hazırlanan karşı devrimcilerin akan salyalarıyla oluşmuş denizden başkası değildir.biz hala "pis faşikler tiskiniyorum sizdeaaan" diyeduralım kadayıfın altı kızarmış diyorlar ben bi gidip bakıcam.
"dünkü 'baskın', hem gözaltına alınan isimler dolayısıyla, hem alınış biçimleri itibarıyla tam bir darbe havası yarattı.
biliyorsunuz uyuşturucu müptelaları bazen bilinçle, bazen zevk saikiyle 'ayarı kaçırıp' dozu şaşırırlar; 'âlemde' buna 'altın vuruş' denir; ki dönüşü yoktur.
83 yaşındaki bir başyazarın, bir rektörün, bir parti liderinin sabaha karşı evinden derdest edilip sorguya götürülmesi, tam bir 'altın vuruş'tur.
akp, ister 'kalıp direnme'ye ister 'vuruşarak çekilme'ye karar vermiş olsun; dünkü manzaradan ürkmelidir:
çünkü bu gerginlik, içeri alınanları değil, kendilerini vurur.
* * *
yıllardır ergenekon'u izliyoruz, hakkında programlar yapıyor, kitaplar yazıyor, belgeler yayımlıyoruz.
bu karanlık çetenin açığa çıkmasını, sorumluların yakalanıp yargılanmasını istiyoruz.
ama bugün yapılmaya çalışılanın, derin devleti temizlemek değil, bu bahaneyle muhalifleri tasfiye etmek ve -baykal'ın dün isabetle teşhis ettiği gibi- 'kendi derin devletini yaratmak' olduğunu da görüyoruz.
kavga, sanıldığı gibi demokrasi güçleri ile otokrasi güçleri arasında filan değil:
kavga, birbirinden beter iki çetenin devlete hâkim olma kavgası...
birbirlerini batırmaya çalışanların, itişirken tüm gemiyi batırabilecekleri 'derin' bir dalaş bu...
* * *
itiraf edeyim ki gelecek cumadan korkuyorum artık...
puslu havada bulanık sulara doğru sürükleniyor türkiye...
faşizan bir rejim arayanların arayıp bulamayacağı kadar elverişli bir provokasyon ortamı oluştu.
daha da kötüsü; itidal ve sağduyuyu devreye sokacak, şişeden çıkan cinleri bastıracak, hukuku tartışmanın dışına taşıyacak, aklıselim sahibi bir otorite de görünmüyor ortalıkta...
dileriz birileri, ortamı yatıştırmak yerine yangına körükle giden başbakan'a, göremediği sonucu söylüyordur:
hükümet tansiyonu düşürmezse, tansiyon hükümeti düşürecek.
ama düşerken, türkiye'yi de krize sürükleyecek"
%62'yi göz altına almak istiyorlar da nereye sığacak milyonlarca insan. o zaman soyut tutuklama da yapmaları gerekir. bunu da insanlar üzerinde yarattıkları telefonların, yazışmaların takip edilmesi algısıyla başarmaya çalışıyorlar.
içeride hiç mi suçsuz yok? elbet vardır, bağımsız yargı karar verir. ama içeri alınan onlarca insanın büyük kısmı suçsuz ve tamamiyle %62 içerisinde olmalarından ötürü bu durumu yaşıyorlar. sıra bizlere de gelebilir. ama biliyoruz bunun bir kahpe oyun olduğunu. batının kuklalarının türk topraklarına ihaneti olduğunu.
arap evladını, mandacı evladını memnun eden operasyondur.
suçlu olarak içeri alınan onlarca vatandaşın suçları sabitse hemen yargılanıp nihayetinde neticeye bağlanmasını istediğimiz operasyon. yok hayır bir suçları yoksa bu vatandaşları içeri alıp bunca zamandır bekleten şahısların insan haklarına tecavüz ettikleri gerekçesiyle yargı önüne çıkartılmasını ve yargılanmasını istediğimiz operasyon. operasyon bağlamında ergenekon'un kasası denilen kuddusi okkır isimli vatandaşımız biliyoruz ki hayatının son günlerinde yattığı hastaneye dönemin parasıyla 600 ytl * borçlu çıktı. üstelik hayatını kaybetti. meğerse suçsuzmuş. işte böyle bir operasyon.