özel bir çaba harcamadan acınası ve itici ve komik duran yaş grubu. kafasını otobüs, metro camına dayamaları ile meşhur olan bu grup, sürekli kulaklıkla gezer. o müzik o kulaklıktan çıkar tüm dolmuşa yayılır, etraftakiler ters ters bakar bizim ergenin ruhu duymaz. dünya o ve dertleri etrafında dönmektedir. tüm sorunları büyüktür ve herşey üst üste gelmektedir.Onlara yazıktır.
ergen olmak gerçekten öyle Halil Sezai triplerine girmek değildir. ergen zamanlarında düşündüğünüz her şey size mantıklı gelir. ama bu düşünceler genellikle ev ahalisinin düşüncelerine ters düşer ve ahaliye atar yapılır.
ergenlik biraz da bağımsızlığımıza düşkün olduğumuz "höt" dese " ne var be ben ergenim gelmeyin üstüme aa" diye cevap verebildiğimiz anlardır.
ev hali yetmediği gibi bir de okul hali vardır ki bence en vahimi o sahnedir. okulda yok su sınavdı yok bu sınavdı bütün ergenlerin toplu intiharına sebep olabilecek saçma sapan etkinliklerin yapıldığı alandır okul lakin okul ortamı da ergenler için cezbedici bir yerdir.
ama ben ergenlere iyi davranılması gerekildiğini düşünüyorum ve ben öyle davrandığımı da sanıyorum. yazımı özlü bir sözle bitirmek isterim : " Ergenlere iyi davranın, onlara çok yükleniyorlar. "
Yaşanması gereken çok şey olduğuna inanmaktır. Kirlenmek güzeldir, kirlendikçe silinmeyen izler bırakırız gelecekteki sakin günlerimize. Ve sonra sakin günlerimiz bir kış günü karadeniz'e dönüşür, kurtulamayız ergenlikten ve onun izlerinden. Dalgalar bizi hareketsiz, masum, sessiz, günahsız kayalara çarpa çarpa paramparça eder. Tutunduğumuz her taş parçası kaygan yosunlarla kaplanır, kayarız, ergenliğimizin başladığı o dipsiz kuyuya.
bir kadın gördüğü zaman kendini bir boğa kadını kırmızı eşarp olarak gören ve her an kırmızı eşarpa saldırıp onu parçalayacakmış gibi duygular hisseden bireydir.