eren talu

entry43 galeri1
    26.
  1. röportajında şoyle bir cümle vardır ki, beni çok düşündürdü gerçekten; "...kendisinden hoşlanan biri varmış, konferansta gormuş. defne'ye mesajlar atmaya başlamış. Defne de bu mesajları yanıtlamış. yataga geç geliyordu sabah 5 e kadar birileriyle chatleşiyordu. o mesajları atan kişiymiş. ben içeri gidince hemen bilgisayarı kapadı ama son mesaj blackberry'sine geldi. telefonu aldım ama elimden kapıp mesajı sildi. bana basit bir flört oldugunu soyledi. be nde inandım. belki de inanmak istedim..."

    ulan nasıl yani ne demek basit bir flört? adam karısının baska erkeklerle flört etmesini kabullenmiş. olabilir diyor. normal karşılıyor.. basit bir flört zannettim! oyle olmasını istedim..

    vay arkadaş..

    sen bu kadar sahiplenmezsen bu kadar bırakırsan, e o da gider.. dogal bir süreç bu.
    2 ...
  2. 27.
  3. bir erkeğin ne kadar alçalabileceğini dünyaya gösteren insan tipi.
    2 ...
  4. 28.
  5. ayşe arman'a verdiği röportajı okuduğumda, eşiyle nasıl bir dejenere hayat yaşadığını öğrendiğim adamcık.
    2 ...
  6. 29.
  7. karısından başka yaşadığı paralı cinsel ilişkileri "jimnastik" diye tabir eden herif.
    böyle midesiz bir adamın midesini aldatılmak da bulandırmamış bell ki. baksana, "basit bir flört" şeklinde muhabbetleri oluyormuş kendilerinin.
    1 ...
  8. 30.
  9. malum röportajını okuyunca sadece midem bulandı ve çocuklarına acıdım. kişiliksizliğin nasıl birşey olduğunun somut örneği gibi bu adam.
    2 ...
  10. 31.
  11. Ayşe Arman' ın yaptığı röportajın devamı şu şekildedir.

    Defne Samyeli'nin yeni programındaki mini şortlu görüntüleri seni rahatsız etti mi?
    Ben öyle şeylere takmam. O da, “Ben ölmedim, bomba gibi dönüyorum” diyor. Benimle evlendiğinde 23 yaşındaydı şimdi 38. “Bir şansım varsa kullanayım” diyor. Bu da son derece anlaşılır bir şey. inşallah, bundan sonraki hayatında mutlu olur.

    Peki, yakınların sana “Onu nasıl affedersin, bu kadın seni aldattı!” filan demedi mi?
    Çok diyen oldu. “Sen onu bırakmalıydın” diyen de. Ama şöyle bir şey var: Prototip bir tepki biçimi yok, ben de böyle tepki verdim. Çocuklarımı ve ailemi yeniden istedim. Karımı, bir hastalığa yakalanmış olarak kabul ettim, o hastalıkla savaştım... Ama kaybettim. Kazansaydım, kimsenin haberi bile olmayacaktı, ama kaybedince bütün yaşananlar ortalığa döküldü. Memnun muyum olan bitenden? Hayır değilim. Ama yaşananlar gerçekten de bu...

    Sence o ilişki devam ediyor mu?
    Ediyor. Yanlış anlama takip etmiyorum. Tesadüfen biliyorum. Mahkemeye göstereceğimiz kredi kartı dökümlerinde, Londra'da Marriott Hotel'de kaldığını öğrendim. Çocuklarla Amerika'ya gitmişti, dönüşte onları Türkiye'ye yollamış, kendisi de Londra'da otelde kalmış, yalnız kaldığını da zannetmiyorum. Bu detayı bütün aileden saklamış. Ama tabii onun hayatı, istediği her şeyi yapabilir.

    Şimdi geriye dönüp baktığında, “Hata yaptım” diyor musun?
    Evet, diyorum. Keşke kesip atabilseymişim, sen yoluna, ben yoluna diyebilseymişim, yapamadım...

    Çocuklar?
    Çok çabuk olgunlaştılar. Ama Allah'tan bütün bu anlattıklarım, bir aile kavgasına dönüşmedi. Birbirimizin aileleriyle hâlâ çok yakın görüşüyoruz.

    Sen yeniden evlenmeyi düşünüyor musun?
    Hayatta sakınacağım hiçbir şey yok. Neden olmasın? Her şeyin insanlar için olduğunu bir kere daha anladım. insan, mutlu olmak için elinden geleni yapmalı. Elindekiyle de mutlu olmalı. Biz beceremedik. Çok büyük dersler aldım bütün bu olan bitenden.

    Şimdi para durumun nasıl?
    Sıfır gelir! Bir şekilde idare ediyorum. işin tuhafı, param yok ama hayat yine de güzel. Kızlarımla aram çok iyi, bu en mühim şey. Kalıcı olan zaten çocuklarmış, kadın da adam da gidebiliyor. Gitmezmiş gibi geliyor ama gidebiliyor. Bir şey daha söyleyeyim: Tüm bu yaşananlardan sonra, hâlâ kendime güvenim var. Benim mimarlığım ve tecrübem bitmedi ki, yine gün gelecek, iyi işler yapacağım. Şu anda alacaklılar konusunda baskı altındayım, bir iş yapsam tepeme binecekler ama elbette bu işleri çözüp, yeniden sıfırdan
    başlayacağım.

    Bir insanı tanımak diye bir şey yokmuş

    Eski karını yeteri kadar tanıyor muymuşsun...
    “Yeteri kadar tanımak” diye bir şey yokmuş. insan değişiyor. 23 yaşında tanıdığım kadınla, 38 yaşındaki aynı değil. Bu sadece Defne için de geçerli değil. Hepimizin farklı yaşlarda, farklı insanlarız. “Evleneceğim kadını tanımalıyım”a inanmıyorum yani. Zaten evlendikten sonra bambaşka bir renk ve kimya çıkıyor ortaya. Senin renginle onun rengi birleşiyor, evlenmeden beraberken bir beklentiyle yaşadığın özel hayatın, beklentisiz bir ortak yaşama dönüyor. Dolayısıyla, bir insanı önden tanımak filan palavra...

    Erkek, jimnastik olarak yapıyor kadın ise aşık oluyor

    “Katılmayanlar olacaktır ama ben aldatmanın, çok da mühim bir şey olmadığını savunuyorum. Evet çok acı veren bir şey, belki ilişkinin bitmesi için bir sebep ama ‘namus meselesi' değil benim için. Hepimiz insanız. Erkek de yapabilir, kadın da. Bu sadece erkelere özgü bir şey değil. Ama işte erkek, jimnastik olarak yapıyor, kadınsa ne yazık ki aşık oluyor. O zaman da geri dönüşü olmuyor...”

    25 yaşında bir sevgilim olduğu doğru

    25 yaşında bir sevgilin olduğu doğru mu?
    Doğru. Gayet iyi bir ilişkimiz var. O beni tedavi ediyor!

    Alkolik olsam 2 yıl alkol almadan yaşayabilir miyim

    Tekrar alkole başlamışsın...

    Evet. Ya antidepresan alacaktım, ya tekrar alkole başlayacaktım. ikinci şıkkı tercih ettim.

    Kızma ama şunu da soracağım: Alkolik misin?
    Kızmam niye kızayım. Değilim. Olsam, iki sene alkolsüz yaşayabilir miyim? iki sene bıraktım. Hiç içmedim. Sonra bu olaylar patlak verince, beni rahatlatacak bir şeye ihtiyacım oldu. Bir süre antidepresan kullandım ama ilaç, beni duygusuz bir şey yaptı, bir bulutun içinde gibiydim. “Yok” dedim, “Ben her şeyi hissetmek, acımı dibine kadar yaşamak istiyorum.”

    http://hurarsiv.hurriyet....d=12&tarih=2010-06-28
    1 ...
  12. 32.
  13. yakın zamana dek hayatın çok iyi davrandığı bir adam eren talu. hep signe projeler,birbiri ardına yüksek getirili işler, şan, şöhret, erkek popülasyonunun yüzde 99.99' unun dibinin düşeceği dünyalar güzeli bir eş, galatasaray yöneticiliği, hooop oradan stadın ihalesi vs.vs. sonra şemsiye tersine dönüyor, her çıkışın bir inişi var lafını gözümüze sokarak kader,eren talu'yu alaşağı ediveriyor. maddi problemler, dostların ortamdan sırra kadem basmaları, evde huzursuzluk, allah kimseye vermesin. aldatmalar,bir noktadan sonra galiba karşılıklı ki hiç birimizi alakdar etmez ve herkes kendi yoluna gidiyor. işte burada bizi alakadar edecek kısmı başlıyor. eren talu bir zamanlar sevdiği,belki hala da için için sevdiği,kızlarının anası hakkında başlıyor uluorta atıp tutmaya. onu afişe etmeler, aşağılamalar, kaç şişe votka içip üstüne seviştiklerini anlatmalar. bizi hiç ilgilendirmeyen bu mahremiyetin utanmazca ortaya dökülmesi,işte bu bizi çok ilgilendiriyor. bu namertlik, işlerin buraya varmasında kimin daha çok hatalı olduğunu önemsiz kılıyor. ikbalden düşen bir adama duyulan sempati aniden antipatiye dönüşüyor. acılar ve hayal kırıklıkları olağan zamanlarda kayıtsız kalınamayacak kimi insani zaafları hoş görülebilir kılar, kılmalıdır da, hepimiz insanız, etten kemikten yapılmayız, bugün ona yarın bize. fakat eren talu sınırı aşmıştır, hakkı olmadığı bir rövanşı en pespaye şekilde almaya kalkışarak kendini rezil etmiştir. kişinin kendini rezil etme hakkı olup olmadığı tartışılabilir, ancak kızlarına ve eski karısına bunu yapmaya hakkının bulunmadığı açıktır. ha, bir çift laf ta o ayşe arman'a. mutlu musun o röportajı yapmış olduğuna?
    gazetecilik başarısı değil mi, ha,evet.
    0 ...
  14. 33.
  15. iki gündür ertugrul özkük ün köşesini işgal eden kişi, onu yazıp duruyor sıkıldım.
    2 ...
  16. 34.
  17. oldum olası ailevi problemlerini aile dışında çözmeye çalışan kişilerden hazetmem. bunu o problemin kendisinden daha büyük, daha mühim ve daha haysiyetsizce bulurum. idrak yolları enfeksiyonundan muzdarip olduğunu düşündüğüm aldatıldığını iddaa eden tarafın, çiftlerin birbirlerinin mülkü olmadığını anlaması için bazı şeylerin taa en başından bir çocuğa anlatılır gibi kendisine anlatılması elzem bir hal almış gibi görünüyor.

    her ne sebep ile olursa olsun, ne kadar haklı olursanız olun, sizinle yaşamak istemeyen birini sizinle yaşamaya zorlamak, toplum içinde çocuklarınızın annesinin/babasının iffetini sorgulanır hale getirmeye çalışmak haysiyet noksanlığına delalet eder.ayrıca belirtmek gerekir ki canlarının acısıyla acımasız bir biçimde birbirlerine saldırmaya meyyal kişilere alan açmak, mevzi vermek ise gazetecilik başarısı değil olsa olsa leş yiyiciliktir...
    0 ...
  18. 35.
  19. ünlü edebiyatçı recaizade mahmut ekrem'in bilmem kaçıncı nesil torunudur kendisi. galatasaray aşkı da buradan gelmektedir; çünkü büyük büyük dedesi(rme) galatasaray lisesisin kral edebiyat öğretmenlerinden biriymiş.
    0 ...
  20. 36.
  21. insanı evlilikten soğutan kişidir.
    prozacinsani der ki, bir evlilikte o evliliği bitirecek her ne yaşanmış olursa olsun bu o iki kişinin arasında kalmalıdır. hele ki çocuklar varsa! bu ne densizliktir eren bey, silkelenip kendinize gelin. eşiniz, değil yüzde yüz yüzde bir milyon hatalı olsa bile, bunu çocuklarınızın ruh sağlığı için cümle aleme duyurmamanız gerekirdi. eğer gerçek bir beyefendi olsaydınız bunu yapardınız. bu sonuç şunu gösteriyor, eşiniz sizi yüreğinden yok yere terk etmemiş. ve bir kadın aldatıyorsa boşanmanın yolunu tutmuş demektir. bu aşamada onu suçlayıcı beyanatlarda bulunurken, yalnız kaldığınızda kendinizle de hesaplaşın.
    1 ...
  22. 37.
  23. evlilikleriyle ilgili söylenenlerden sabır taşı çatlamış ve içini basına dökerek herşeyi ortaya dökmüş adamdır.
    0 ...
  24. 38.
  25. eşi tarafından ihanete uğramış, parasını bir ihalede kaybetmiş mimar. herşeye rağmen samimi ve çok güçlü bulduğum erkek kişisi. (bkz: defne samyeli'den soğuma nedenleri) inanın eren'i samimi buluyorum.
    2 ...
  26. 39.
  27. sanırım hayat boyu bir gym salonu açmayı düşünmeyecek adam.

    o değil de, "bunların hiçbiri bizi ilgilendirmez, anlatmakla ayıp etmiş, bik bik" diyen insanlar, sözüm size, mahrem hayata madem o kadar saygınız var, röportajın başlığından anlamadınız mı konunun ne olduğunu? ne diye okudunuz kuzucuklar? önce kim ne demiş, kim kimle ne yapmış diye it gibi merak etmek, sonra da ikiyüzlülük yaparak ahlak abidesi gibi davranmak çok mu prim yapıyor?
    0 ...
  28. 40.
  29. asıl okuması gereken yazı, şu aşağıda bulunan adam:

    http://www.authorizm.com/...-defne-samyel-hadses.html

    bir zamanların o ünlü, karizmatik çapkınının şu içine düştüğü durum, hak mıdır, hakkaniyet midir?

    Kendine gel Eren.
    2 ...
  30. 41.
  31. eski kız arkadaşım eren taluyla beraber çalışıyordu. hatta şu meşhur aslantepenin mimarlarındandı.o zamandan beri sevemedim bu adamı yahu bizim kız eren aşağı eren yukarı eren şöyle eren böyle.eren defneye tapıyor ,kullandığı beyaz renk defnenin masumiyetini,siyah renkte kendi asaletini gösteriyor falan filan. bissürü zırva. tee o zaman dedim bu adamın gözü göz değil ama anlayan kim.ama mimarlığı güzel adamın bi keresinde bodrum ev otelde kaldım muhteşem bi konsepti vardı hakkını vermek lazım.
    0 ...
  32. 42.
  33. kendi kendini iflas etmiş bir iş adamı. vergilerden , borçlardan yırtmak adına. böyle bir kurtuluş planı bulmuş kendince.
    0 ...
  34. 43.
© 2025 uludağ sözlük