erdoğanın çankayaya çıkması akpyi tarihe gömer

entry5 galeri0
    5.
  1. öncekiler güzel tespitler yapmış. tabi ki her ne kadar puta tapar,kişi kültünün yoğun olduğu ortadoğulu bir toplum olarak tayyip sonrası seçmen bir küçük sarsıntı yaşasa da rte, demir pençesini parti üzerinden eksik etmeyecektir. burada uhud savaşı örneğiyle dayanışma mesajı zaten verildi. tabi uhud, işin ajitasyon kısmı. her seçmen biliyor ki, toplumsal yarılmalar derin bir fay hattı oluşturdu ve rte'nin temsil ettiği kötü gelenek bir şekilde gücünü kaybederse bu seferki rövanş, toplumun alt tabakalarında da yaşancak. eğer onu köşke göndermekle yeni bir sayfa açmak isteyen makul akpliler varsa, bir kez daha düşünmeliler. 1876'da osmanlı-rus savaşı sebebiyle meşrutiyeti kaldırıp, mebusan meclisini lağveden 2. abdülhamid, bu konuda rte'ye ilham verebilir. seçim sonrası balkon konuşmasında rte, suriye ile savaş halindeyiz ifadesini kullanmıştı. türkiye iki değil üç parça olmaya doğru gidiyor. burada kürtçüler şimdilik, kendilerine yoğun destek veren alevi kesimi dışlayıp, akp ile saf tutmuş görünüyorlar. apo'nun 2 sene önceki islam kardeşliği temalı nevruz mesajı bunun örneğiydi. alevi eksenli bir sosyal patlama olabilir. ama yine de rte'yi esas tam yetkiyi ele almaya itecek şey, kürtçü hareketin kazanımlarını yeterli görmemesidir. bu da apo'nun 1 sene içinde hapisten ev hapsine çıkmasına bağlı.
    0 ...
  2. 4.
  3. güzel yazılmış fakat birçok eksikleri bulunuyor. akp denildiği gibi birçok kesimin toplandığı partidir. demokrat parti-adalet partisi-anap-refah geleneğinin geldiği son noktadır. bu seçmen merkez sağ seçmeni olarak adlandırılır. akp gittiği zaman gidecekleri yer yeni parlayan merkez sağ partiler olacaktır. aynı ideolojiye sahip başka parti meydana gelecek. akp seçmenleri bu partiye yönlenecektir. demek istediğim değişen birşey olmayacaktır.

    tayyip çankaya'ya çıkarsa ak parti vekilleri ilk önerge olarak cumhurbaşkanlığı yetkilerinin genişletilip, başbakanlıkla birleşmesi olacaktır. bu yüzden tayyip erdoğan uzun yıllar daha başımızda bulunacak gibi gözüküyor. bu yüzden, bu cumhurbaşkanlığı seçimleri çok önemlidir. tayyip erdoğan'ın siyaseten çökmesi ve daha ılımlı bir siyasetçi gelmesi geçici olarak hepimizin faydasına olacaktır. kalıcı çözüm nasıl olacak derseniz, orasını hiç bilmiyorum. kangren tüm organlara yayılmış temizleyemiyoruz.
    1 ...
  4. 3.
  5. tayyip akp'den kaçmayabilir ama ya akp erdoğandan kaçamayacak mı? bunun garantisi var mı?

    misal erdoğan'a koşulsuz şartsız destek veren rockafeller sermayesi, erdoğandan hala memnun mu?

    onun karşısında yer alan rothschilds sermayesi abdullah gül'e methiyeler düzüp, erdoğan'ı yerin dibine geçirmiyor mu?

    akplilerin maalesef ki anlayamadığı konu da bu. erdoğan'ın akp adına bütün verdiği kararları, kendi hür iradesiyle verdiğine inanıyorlar.

    halbuki akp en başından beri bir abd projesiydi. ortadoğuda kürt devletinin kurulmasıyla birlikte de miadını dolduracak. ondan sonra da koalisyonlu dönemler başlayacak. hemde çok kutuplu olanlarından. abdullah gül y-chp'ye bile yakınlaşabilir. gülen cemaati erdoğan karşısında abdullah gül ve arınç'a dümen kırabilir. rockafeller artık tayyip'i desteklemiyor. rothcshilds ise çoktan dümeni y-chp ve cemaat koalisyonuna ayarladı.

    tabiki bunlar gerçekleşmeyedebilir de ancak erdoğan'ın kendi kaderini kendisinin belirlemediğini de artık bilmemiz gerekiyor. erdoğan'ın kaderi apoyla kotaracağı sürece bağlı. 2-3 seneye özerk kürdistan kurulup, apo serbest kalmazsa gideceği yer belli: amerikan'ın kullanıp attığı siyasetin karanlık çöplüğü.

    nice dünyayı titreten lider bu çöplüğü boyladı. ne ortadoğu kralları, ne şahlar, ne despot krallar, ne despot komutanlar...

    onların yanında tayyip kim ki?

    üstelikte ne akp ne de y-chp babamın oğlu değil. üstelik hizmet ettikleri yer bakımından da farkları yok. ancak erdoğan, abdullah gül, kemal kılıçdaroğlu veya diğerleri. hepsinin ellerine verilmiş olan senaryoyu oynadıklarını artık bilmemiz gerekiyor. bu adamların hür iradeleri, kendi kararları, herşeye kendileri hakim oluyor gibi nitelikleri yok. bari bunu bilin yeter!
    1 ...
  6. 2.
  7. okuduğum ancak katılmadığım yazıdır. Tam tersi AKP önümüzdeki 100 yılın tarihinde en öne çıkar.

    (bkz: Konfederasyon)

    Erdoğan kitlesini kontrol altında tutabilen bir siyasi figürdür. Önümüzdeki genel seçimlerde kitlesi yine partisini destekler veya türkiye seçimlere gitmeyebilir... Malum türkiye'nin doğusundaki durumlar ortada.

    Erdoğan cumhurbaşkanı olursa Konfederasyona hazırlanın.

    tekrar etmekte fayda var önümüzdeki genel seçimler yapılmayabilir. bunun için gerekli yasa yeni pakette çıkartılmıştır.

    --spoiler--
    MADDE 53 - SEÇiMLERiN ERTELENMESi VE ARA SEÇiMLER

    Madde 53- (1) Savaş sebebiyle seçimlerin yapılmasına imkân görülmezse, Türkiye Büyük Millet Meclisi, seçimlerin bir yıl ertelenmesine karar verebilir. Erteleme sebebi ortadan kalkmamışsa, aynı usule göre bu işlem tekrarlanabilir.
    (2) Milletvekilliklerinde boşalma olması halinde, ara seçime gidilir. Ara seçim, her seçim döneminde sadece bir defa yapılabilir. Boşalan milletvekilliği sayısı, üye tamsayısının yüzde beşini bulduğu takdirde üç ay içinde ara seçim yapılır. Ancak, her halde, genel seçimden iki yıl geçmedikçe ve genel seçimlere bir yıl kala ara seçim yapılamaz.
    --spoiler--
    1 ...
  8. 1.
  9. ülkemizin siyasi kültürü göz önüne alırsa gerçekleşmesi muhtemel senaryodur. bu sadece akp için de geçerli değil. tek adam odaklı bütün partilerde bu durum gerçekleşmiştir. geçmişte de olduğu gibi.

    erdoğan demek akp demek, akp demek erdoğan demektir. değil onlarca adam, bir ikinci adam bile arayıp bulamazsınız akpde.

    akp içindeki farklı kesimlerin (eski refahçılar, anap-dypciler, liberaller, kürt sağcıları, eski ülkücüler, eski solcular vs.) çıkar ilişkisini gözeterek onlara eşit mesafede durup hepsini markajda tutabilen erdoğandan başka isim varmı şu akpde allah aşkına?

    hizipçi ve polemikçi bülent arınç mı?

    oldukça pasif ve silik olan, zaten istediğini de elde etmiş ve zirvede bırakmış abdullah gül mü?

    akademik yeterliliğe sahip olduğu halde meydanlara hitap edemeyen davutoğlu mu?

    salon beyefendisi edalarında gezen, akp elitini temsil eden ali babacan mı?

    konuşmaktan aciz mehmet ali şahin mi?

    mıymıntı cemil çiçek mi?

    partiye katıldıktan sonra oldukça silik bir imaj çizen numan kurtulmuş mu?

    çok açıktır ki bu isimlerin hiçbiri erdoğan rüzgarını yakalayamaz.

    erdoğan'ın akp içindeki farklı kesimleri bir arada tutması, gerekirse hepsini hizaya dizmesi, parti içi hiyerarşiyi sağlaması, ayrılıkları gizleyip, ortak çıkarları gözeterek pragmatik bir siyaset izlemesi akp'ye yıllar yılı tek başına iktidarda kalabilme başarısını getirmiştir. ama bu süreç yavaş yavaş akp'nin ışığını sönme noktasına getirmiştir.

    belli bir süreden sonra tek adam sultasına sahip bütün partilerde rehavet başlar. partililer rantlara, çıkar ilişkisine ve maddi güce doymuştur, elde ettikleri torunlarına dahi yetecek düzeye gelmiştir. iktidarın her türlü nimetlerinden yararlanılmış, cep doldurulmuştur. bu vakitten sonra zirvedeki adam ulaşabileceği en yüksek zirveye ulaşır ve misyon tamamlanır. bu siyasetin ve toplum psikolojisinin yapısında da vardır. çöküş de işte tam bu aşamadan sonra başlar.

    tarih bunun örnekleriyle doludur.

    en basitinden turgut özal cumhurbaşkanlığına çıktıktan sonra anap eski ihtişamına dönebildi mi?

    ya süleyman demirel cumhurbaşkanı olduktan sonra dyp tekrardan şahlanabildi mi?

    hatta bazı liderler cumhurbaşkanlığına oynamasalar bile partilerinin başından gittikten sonra o partilerin hali nice oldu;

    necmettin erbakan liderliğindeki milli görüş o öldükten sonra dirilebildi mi?

    ya ak güvercin'in kara oğlan'ı ecevit öldükten sonra dsp varolabildi mi?

    ismet inönüsüz tek parti chp'si, adnan menderessiz dp düşünülebilir mi?

    cumhurbaşkanlığı her ne kadar devletin zirve kurumu dahi olsa görev olarak pasiftir. tayyip'in öyle ikide bir akp genel başkanlığını arayıp da şunu şöyle yapacaksınız, bunu böyle yapacaksınız, çabuk bana o yasayı gönderin, onaylayayım; o adamı şu göreve getirin, onu bakan yapın, onu ordan alın gibi şeyler demeye lüksü yoktur. bunu yapmaya çalışsa dahi parti başından uzak olduğundan farklı seslerin yükselmesi kolaydır. heleki böylesine siyaseten karışık dönemlerde.

    tayyip erdoğan'ın cumhurbaşkanı olduktan sonra muhtaç olduğu tek şey başkanlık sistemi ve yetkisidir. hem başbakan hem cumhurbaşkanı yetkilerine sahip olan bir erdoğan da o saatten sonra ne seçim dinleyebilir, ne demokrasi, ne de cumhuriyet. işte bu noktada başkanlık sistemine asılacaklardır. yıllardan beri başkanlık sistemi de başkanlık sistemi diye tutturmaları bundandır. eğer günümüz koşullarındaki bir cumhurbaşkanlığı kurumu mevcut görev hiyerarşisinde devam ederse tıpkı öncekiler gibi bu akp'nin de sonunu getirecektir.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük