başbakanın artık kime saldıracağını bilemeyip ipin ucunu kaçmasıyla baltayı taşa vurması olayıdır. adama sormazlar mı davos'ta yaptığın neydi o zaman. tamam masum çocukların ölmesini hiç birimiz istemiyoruz, savaşa sonuna kadar karşıyız ama kendi ırkından olanların sesi çıkmazken senin derdin neydi de çıkıp davos'ta ejderha kesildin yaktın, yıktın ortalığı. demek ki neymiş paşam yapılması gereken bir şey varsa yapılmalıymış. tıpkı senin davos'ta yaptığın gibi. alkışlar sana paşam. oylarda tabiki.
Atatürk bilmiyormuydu savaşa girmemeyi zaten millet perişan, yoksulluk dizi boyu birde üstüne tuz biber kurtuluş savaşı. olamaz çılgınlık bu değil mi? hemde tam anlamıyla çılgınlık. paşa paşa imzalamak varken sunulan harika hayatı(!) neden savaşı seçti ki? pes doğrusu.
ismet inönü sayesinde Türkiye çok partili döneme geçmiştir. yani bir nevi siyasete demokrasi getirmiştir. siz bugün ismet inönü'ye taş atıyorsunuz ama biz o taşın kime gittiğini çok iyi biliyoruz. hevesiniz kursağınızda kalıcak başbakanım bundan şüpheniz olmasın siz ve yobaz ayak takımınız gün gelecek bugün oy uğruna topa tuttuğunuz emperyalist ülkelerden sığınma talebi, yok bu olmadı...gün gelecek bugün oy uğruna topa tuttuğunuz emperyalist ülkelerden eğitmen sıfatı kisvesi altında yeşil kart isteyeceksiniz.
hep merak etmişimdir: Hitler, almanya'da demokratik bir ortamda nasıl yükseldi diye. bu konuda yazılmış hemen hemen bütün incelemeleri okudum. hatta filmleri ve tiyatro oyunlarını da izledim. vardığım sonuç, tabii tartışmaya açık olarak şöyle:
toplumsal olarak mukaddes sayılan değerler ile, bireysel sapmalar ve çıkarlar makyavelist bir biçimde uzlaştırılıyor; sonrada tek bir güç odağının yönetiminde topluma empoze ediliyor.
öyle bir komisyon ki, 15 milletvekiline yargının tüm gücünü veriyor; hem askeri hem sivil yetkilerle donatılmış. öyle bir komisyon ki, kararlarının temyiz hakkı yok. ve öyle bir komisyon ki, görevi, "muhalafetin rejim dışı faaliyetlerini" araştırmak.