türkiye'de,sayılı bulunan anayasa profesörlerinden biridir. Tıpkı Ahmet Necdet Sezer gibi. cumhurbaşkanıMIZın göreve getirdiği, anayasayayı; ilk okulu bile zor bitirmiş, cahil, kimsenin(belki kıçımın)vekili olmayan kişilerden çok inceleme, eleştirme hakkına sahip olan kişidir. fethullah gülen'e methiyeler düzen zihniyetlerin burda erdoğan teziç'e giydirmesi olası bir durumdur, yadırganamaz.ama şunu söylemekte yarar var;adım başı okul açtırmak önemli değildir. önemli olan okulun içinde doğru şeyleri öğretmektir.bu sebepten dolayı cami yerine okul açalım diyen zihniyetlerden daha çok alkışı haketmektedir erdoğan teziç...
Erdoğan tEZiÇ BU ÜLKENiN GELMiŞ GEÇMiŞ YETiŞTiRDiĞi EN ÖNEMLi BiLiM ADAMLARINDAN BiRiDiR VE şu an yökün başkanıdır muhalefet partilerinin yapamadığı şeyi yapmaktadır ve tek başına akp hükümetine muhalif olmaktadır çok da iyi etmektedir . herkes bu ülkede kendi işine bakmalı evet ama bir anayasa hukuku profesörü de anayasayı eleştirmeli burdan da şu sonuç çıkıyor bu tam da erdoğan teziç in işi.
türkiye cumhuriyeti sınırları dahilinde bulunabilecek en iyi anayasa hukuku profösörlerindendir. ancak yeni yetme bebelerin söylediği üzere tek derdi iktidarla uğraşmakmış. ayrıca rte nin de işine bakmasını söylediği kişi. adamın işi zaten anayasa, o halde bu işe bakacak.
fikirlerinde değişiklik olması normal olan insandır. biirkim sahibidir o kesin. işinin en iyileridendir. biz ne değişenler gördük bu memlekette. rejimini değiştirmek için elinden geleni yapan memleketin rejimini yalandan savunanlar. değişenler, gelişenler.
tam 15 yıl önce de anayasa hakkında konuşmuş insandır. konuşabilir tabi bu konuda "ender birikim sahibi insandır" kendisi. lakin önce 180 derecelik bir dönüş nasıl yapılır bu konuda da ender birikimini paylaşması gereken kişidir.
üniversitenin ve köy enstitülerinin ne olduğunu bilmeyen insanlarca hakkında yorum yapılmasını haketmeyen, bazıları gibi tellal üslubuyla açıklamalar yapmayan, gerçekten birikim sahibi insan.
türkiye'de anayasa üzerine konuşabilecek ender birikim sahibi insandır. sözlükteki havaya göre sözlükteki yeni yetmeler bile konuşmalı ama o konuşmamalıdır.
14 yıllık makam arabası hakkında aşağıdaki açıklamayı yapmış bilim adamı;
"Gezilerimi bu araçla yapıyorum. Devletin itibarını düşürmemek için bazen aracın plakasını değiştirmek zorunda kalıyorum. Ama yine de devlete küskün değilim. Çünkü devlete küsmek olmaz. Biz gelip geçiciyiz."
anlamadığım nokta altındaki mercedes marka e200 model aracın neden bu kadar hor görüldüğü, neden devletin itibarını düşürdüğü. esasında halkın pek çoğu o model bir mercedes ile 2000 model bir s320'nin farkını anlayacak durumda bile değil. çünkü kasalar birbirine benzer. aracın arıza yapmış olması şoförün ihmalinden kaynaklıdır büyük ihtimalle. bununla birlikte, bir bilim adamının makam aracını kafasına takıp bu açıklamayı yapması da biraz ilginç.
anayasa profesörü. hakkında çok şey diyebileceğim, fırçasını da yediğim hocam. şimdi ne savunacağım ne de yereceğim. ancak dayanamadım ve sarıldım klavyeye.
ya acınası bir cahillikle ya da mide bulandırıcı bir ahlaksızlıkla açıklanabilecek bir tarzda saldırılara hedef oldu. uzun bir konuşmasından "cumhurbaskanini halkin secmesi cok tehlikeli" cümlesi alınıp vurun abalıya misali ağzı olan konuşmaya davrandı. adam anayasa profesörü. türkiye'de doktrinin önde gelen kişilerinden. o cümlenin başı var sonu var. kendine göre siyasal toplumsal yapı, anayasa hukuku, parlamenter sistem açısından görüşlerini koymuş ortaya. bu görüşler de eleştirilebilir lafım yok. ama bilmeden etmeden sanki ilk defa diyormuş gibi mürteci cahiller ve akp yalakası menfaatperestler dalmışlar ortama yine akbaba gibi. hoca bu lafları sadece bugün demiyor. yirmi küsür sene önce yazdığı anayasa kitabında var bu görüşler. demokrasinin tam oturmadığı toplumlarda başkanlık sisteminin diktatörlüğe dönüşebileceğini örnekleriyle işlemiş. latin ameirika örnekleri var örneğin. abd'nin siyasal toplumsal gelişmesi ve devlet yapısı farklı. tutup da oradaki şablonu incelemeden etmeden türkiye'ye ya da herhangi bir ülkeye oturtamazsınız.
hoca bu görüşlerini kayda geçirip ders olarak okuttuğu dönemlerde ne akp ne de başbakan olarak rte vardı. o zaman okullarda anayasa dersi olarak okutulurdu bunlar. demek o görüşleri 20 sene sonra söylemek suç olmuş. sanki akp'ye ve temsil ettiği zihniyete özel görüşlermiş gibi hoplamış bazı canlar. saldırılar ve eleştiriler etik bir tarzda değil bence. partizanca. eleştirim bu noktada.
universiteleri medrese yapmak isteyenlerin pek hazzetmedikleri bilim adami. 1402 yuzunden insanlarin cani yanarken (badem) biyik altindan gulenler nedendir bilinmez 12 eylul askeri darbesinden 15 yil sonra yok karsiti oldular. akp'nin yok'un kurucusu ihsan dogramaci'ya seref madalyasi vermesi de akp'lilerin yok'e degil, yok'te kendilerinden olmayanlara karsi olduklarini gosteriyor.
atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı, çağdaş, ülkesini seven bir insan. ülkesinin akıbetini her şeyin üstünde tutmaktadır. kendi kariyerini bile riske atmayı göze alır. delikanlı adamdır vesselam.
05.04.2007 tarihinde yaptığı ucube konuşması sonrası rektörler tarafıdan 41 saniye alkışlanmış şahıstır. biraz daha gayret ederse stalinin 5 dk alkışlanma rekorunu geçebilir, ki ben bu konuda kendisinden bayağı umutluyum, zira sahip olduğu totaliter zihniyet ile ümit vadediyor kendileri.
tayyip erdoğanıncumhur baskanı olmaması için bütün üniversite öğrencilerine mitinge katılmaları için izin verebilecek kadar özgür ruhlu profesörümüzdür.
şimdi de toplantı ve gösteri yürüşünün anayasal hak olmasından bahseden yök başkanı. kaç bin soruşturma var öğrenciler hakkında şiddet içermeyen kampüs dışı gösteriler yüzünden üniversitelerde açılan, kaçı ceza alıyor?
herşey bir yana, fransa'nın verdiği yüksek onure nişanının, sözde soykırım yasasının onaylanmasından heme sonra aynen iade eden şahsiyettir. halen daha o fransaden aldığı "maşallahları" evlerinde saklayıp ısrarla "ben bunu alnımın teri ile aldım" diyenlere tokat gibi cevap veren adamdır.
(bkz: fransa'dan aldıkları nişanı ısrarla savunan ve geri göndermem diyen akp'li vekiller).
kamusal alan tartışmasına çok ilginç bir boyuttan bakan 'anayasa hukuku' profesörü. şöyle diyor: "Yolda yürüyorsunuz. Tesettürlü bir kadınsınız. Polis sizi tanımakta güçlük çekiyorum dediği zaman yüzünüzü açmak zorundasınız. Sizi tanımakta güçlük çekiyorum dediği anda orası kamusallaşır."
Eviniz olsa bile mi? "Evet" diyor Teziç ve ekliyor:
"Ama polis teşekkür ederim deyip gittikten sonra yine özel alan olur." ilahi hoca, çok komiksin.
akepe iktidarını ve tabak yalayıcılarını eleştirdiği, gerçekleri söylediği için tıpkı asker, cumhurbaşkanı, yargı mensupları, onurlu gazeticiler, bilim adamları, türk aydınları, akademisyenler vb.leri gibi ''beş para'' etmeyen(!) adam.
