Kodumun yobaz ergenlerinin hışmına uğruyor, vefatından sonra bile. Düşünsene sen koskoca profesör oluyorsun, iki tane kulaktan dolma bilgiyle dindarlık oynayan götü boklu ergenler gelip senin cehennemlik olduğunu söylüyor. Ah şu türban fetişistleri altımdan geçen türbanlıları da bir açıklayabilse keşke. Bi adam türban karşıtı diye dinsiz mi olur ulan? Ki öyle bir karşıtlığı da yoktu.
Sözlük sözlük değil osmanlı ocakları resmen. Buram buram kaçak çay ve sarımsak kokuyor. Arka planda da uğur ışılak.
en son geçen yıl bir konferansına katıldığım ve sorularımı rahatlıkla sorabildiğim efsane anayasa hukukçusu. bu ülkede kendisine hukukçu diyen herkesin mutlaka tanıdığını ve en azından bir makalesini okumuş olduğunu düşünüyorum.
hocamız anayasa dersi verirdi otobüsle derse gelip giden nadir hocalardandı.YÖK başkanı olunca çok şeyi unuttu özellikle yargıya intikal eden bir olayı değerlendirmek anayasal suçtur yargıyı yönlendirmek etki altına almaktır ama o bunu fazlası ile ihlal etti.yerine seçilen tam bir fiyasko emir kulu.nerde bağımsız özgür bilimsel üniversite ?
türkiyenin en ünlü anayasa profesörü ve eski yök başkanı.
istanbul üniversitesi hukuk fakültesi mezunu.galatasaray lisesi müdürlüğü ve galatasaray üniversitesi rektörlüklerinde bulundu.8 aralık 2003´te cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer tarafından yüksek öğretim kurulu (yök) başkanlığına atandı.yök başkanı erdoğan teziç'in 2004'te liyakat nişanı ile ödüllendirmiştir. erdoğan teziç eylül 2004'te fransa cumhuriyeti tarafından legion d'honneur (fransa devleti onur lejyonu nişanı'nın en üst derecesi olan "commandeur" (büyük şövalye) rütbesine layık görülmüştür. fakat erdoğan teziç aldığı bu nişanı, fransız parlementosu'nun ermeni soykırımı inkar yasasını kabul etmesinden dolayı, fransa büyükelçiliği aracılığı ile iade etmiştir.
bu akşam "aykırı sorular"a konuk olmuş yök eski başkanıdır. imam hatip liseleriyle ilgili vermiş olduğu fikir yakın zamanda gündeme gelir, hükümete yeni malzeme çıkar.
iyi bir akademisyen kötü bir devlet adamı. kitaplarında yazdıklarının çeyreğini devlet adamlığı döneminde hayata geçirseydi demokratik hukuk devleti olma yolunu yarılamıştık.
kaseti çıkmış eski ünlü/ yasakçı /ögrenci sevmez/ üniversite rektörünü," o pkk lıları koruyor, üniversiteye dolduruyor kerata diyerek konusan ama o rektör, fatih hilmi oglunu başörtüsü yasakcısı oldugu için görevden alamayn eski yökümün başkanı.
youtube'a videosu düşmüş, sözleri hiç şaşırtıcı olmaması gereken kişi. erdoğan teziç'in ne denli darbe yanlısı olduğu, kendi fikrindeki olanlar haricindekilere ne kadar tahammülsüz olduğu bilinen bir gerçekti. devlet ünivesitesinde kendi fikrinde olmayan rektörün canına okuyacağından, üstü kapalı darbe tehdidine kadar tam bir skandal olması gereken sözler, yine bu seçkinci, cumhuriyetçi kesimin dilinde özgürlük savaşına dönüveriyor. anayasanın, hukukun üstünlüğüne kendi bile inanmayan anayasa profesörü kendini ve kendi gibi olanları kıymeti kendinden menkul bir şekilde cumhuriyetin, ülkenin koruyucusu ilan edip, anayasayı hiçe sayabiliyor.
demek ki neymiş, suç ve ceza herkes için ayrı ayrı düşünülebilecek kavramlarmış. erdoğan teziç ve tayfası yaptığı zaman hiç bişey suç değilmiş.
Postal yalayıcısı olduğu ortaya çıkmış hukuk adamı, çok garip bir ülke burası büyüdükçe belirli bir hayat görüşüne sahip oluyorsunuz ve bu hayat görüşüne göre size doğru gelen insanlar oluyor, sizin sevmediğiniz insanlar da oluyor ancak gün geliyor ki sizin doğru dediğiniz adam postal yalayıcısı çıkıyor, yanlış dediğiniz adam %50 oy alıyor artık kendinizden şüphe ediyor hale geliyorsunuz sizin doğrularınız bu şekilde çürüdükçe.
zamanın ötesinden edit: ya postal yalayıcı çok memlekette ya ses kayıtlarını henüz dinlemediler.
fransa'ya, türkiye'deki fransız ekolüne, fransız çıkarlarına hizmetleri büyük ve kendisine verilen üstün hizmet nişanı ile kesinleşmiş insandır.
ancak aynı hizmeti başında bulunduğu yüksek öğretim kurumu'nda göstermiyor olması dikkat çekicidir. neden türk üniversitelerinin dünyada saygın bir yere gelemediği, neden hala science citation index'te bir tane bile türk dergisinin olmadığı, neden türk akademisyenlerin uluslararası hakemli dergilerde yayınlanan makalelerinin sayısının artırılmadığı, bu ülkenin yetiştirdiği beyinlerin bilhassa yök statükosu yüzünden yurtdışına göçüyor olması gibi sorunlar enteresandır ki tezi'in gündeminde yer tutmamaktadır. hülasa teziç, fransız çıkarlarına yaptığı hizmeti kendi ülkesinden esirgemekte, fransa'ya gösterdiği bağlılığı türkiye'ye çok görmektedir.
bilindiği üzere madalyalar genellikle savaşta kahramanca çarpışanlardan çok, düşmanın cephaneliğini havaya uçurup, tüm gücünü kıranlara verilmektedir. bugünkü bilgi çağında, her ülkenin cephaneliği bilim ve teknolojinin yuvaları olan üniversitelerdir. acaba diyorum o madalya, bizim cephanelik, bilim, üniversite... hımm...
