seçim öncesi cumhurbaşkanı olduğu halde miting yapıp malum partiye elinde kur'an'la oy istenmesi, kimin zor durumda olduğunu açıkça gözler önüne sermektedir.
Diyanet niye var lan o zaman ? Cumhurbaşkanı yayınevi mi ? Roman ya da kitap satıcısı mı ? Sokak çocuğu gibi muhalefeti eleştirmek başka ne yapıyor ? Akp ye verilen ayarın cevabını bu veriyor, ne sikime derman olduğu belli olmayan anayasayı kendi yaptı, kendi uymuyor be.
Sen ne amaçla olursa olsun elinde kuran ı kerim meydanda sallarsan millet bunu alır istediği hibi kullanır.
Hem koz veriyosun hem de yardırılınca kızıyosun.
Kızmaca darılmaca yok.
Kuran ı kerim mitinglerde sallansın diye indirilmedi. O bir rehber bir klavuz. Ya feyz al yolundan git ya da elinden bırak alet etme.
Atatürk, Kuranı 1926 yılında dönemin ünlü hattat, tercüman ve din adamı Elmalılı Hamdi Yazır'a tefsir ettirir. O yıllarda yaptığı bu işe çoğu din alimi şiddetle karşı çıkar ve dinsizlikle suçlamaktadır. Yıllar sonra Atatürk'ün çeviriyi kendi cebinden ödeyerek yaptırdığı ortaya çıkar.
Şimdiki zihniyet ise devlet ödeneği ile Kuran'ı Ermeniceye ve Kürtçeye çevirip meydanlarda insanların gözüne sokup, demokritosun kılıcı gibi sallamaktadır. Bu bile zihniyet için kimin önemli olduğunu ve şahsi menfaatler için toplumun hassas duygularının nasıl suistimal edileceğini gözler önüne serer.
Daha önümzde çok seçim bulunmaktadır. Portekizce, Latince, aramice, çortice dil çevirileri merakla beklenmektedir.