doğruysa, sucukçu muhasebecisi'nin devletimizi tahrip ettiğinin en kesin kanıtlarından biri olan tezdir.
senden önce bir çok iktidar gelip gittiği ve ülke çökmediği halde, sen gidince çöküyorsa, değil kurumsal yapıyı güçlendirmek, senden önce oluşturulmuş olan kurumsal yapıyı tahrip etmiş, ülkemizi aynen somali, afganistan, libya gibi "failed state" konumuna getirmişsin demektir.
durum böyleyse bunu neden yaptın? ülkemize, devletimize kastın neydi? yahu iki dünya savaşı gördük, atatürk vefat etti, ülkemiz çökmedi de sen gidince neden çöksün?
sen kimsin? kimsin sen ya?
hayır, diyelim ki dediğin gibi olsun, insanlar da sana inanıp oy yağdırmaya devam etsin, kaç gün daha ömrün olduğunu nereden biliyorsun? allah'tan berat mı aldın? iddiana göre sen gidince ülke çökeceğine göre, pat diye öleceğin tutarsa ne yapacak bu ümmet? yazık değil mi?
bak atamız ne diyor "benim naçiz vücudum bir gün elbette toprak olacaktır. fakat türkiye cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır"
tabi sen onu sevmezsin, o zaman başka birinin sözünü hatırlatayım:
"paris mezarlıkları bir zamanlar yeri doldurulamaz sanılan kişilerin kabirleriyle dolu ama fransa hala ayakta"
"Son yıllarda bir seçim klasiği haline gelen "AK Parti giderse, Türkiye yönetilemez, kaos olur, ekonomi çöker, terör patlar" sözleri, 15 Temmuz sonrasında güncellendi.
Yeni söylemde, "Erdoğan devrilmek isteniyor" üzerine inşa edilen bir dil hâkim oldu.
Bu dilin oluşmasında, devletten ziyade Erdoğan isminin öne çıkarılması etkili.
Bunun en başında 7 Haziran seçimleri geliyor.
Erdoğan'ın yüzde yüz performansını sahaya yansıtamadığı 7 Haziran seçimlerinde, çözüm sürecinin de etkisiyle AK Parti oyları bir anda eridi.Havuz medyası devreye girip kaos senaryoları üzerinden seçmeni korkuttu.
Sonrasında 1 Kasım'da Erdoğan'ın liderliği ve teşkilatlanma gücünü ortaya koyduğu bir seçim sonucu elde edildi.
15 Temmuz darbe girişimi her ne kadar Türkiye'yi demokrasi yönünden 20 yıl geriye götürdüyse de, Erdoğan'ın liderlik sınırlarını ve meşruluğunu bir o kadar daha genişletti.
Erdoğan'ın yanında kümelenenler yeni bir dil oluşturdular, bu dil "devlet"in yerine "Erdoğan"ın konulması anlamına geliyordu.
Günden güne bu dil kontrol edilemez bir boyuta ulaştı.
Devletin gücü ve devamlılığı tamamen Erdoğan'ın başarısına ve iktidarda kalmasına bağlanır oldu.
Hükümete yakın televizyon ve gazeteleri açın. Elle tutulan tek bir haber bulamazsınız. Şehit ailelerinin haberini verirken bile Erdoğan'sız cümle kurgulanmıyor. Daha da kötüsü şehit ailelerinin ağzından muhalefet partileri "hainlikle" suçlanıyor.
Bu yöntemlerle belirli bir kitle üzerinden algı operasyonu yapılabilir.
Seçimlerde başarı da sağlanabilir.
Ancak olan devlete olur.
Devletin olmadığı yerde, şahısların hukuku başlar.
Yasalar işlemez, kanunlar uygulanamaz olur. Mahkeme kararı devletin çıkarlarını değil, iktidarda bulunan kişinin çıkarlarını gözetir.
Ahmet Maranki gibilerinin söylediklerini uygulayanlar ortalığa saçılır. Çünkü zaten benzerini yapan mafyalar, sözde iş adamları ve sözde gazeteciler var.
Tıpkı Atatürk'e hakaret edenlerin, AK Parti sermayesi tarafından beslenmesi gibi.
Dahası bu kitle bu söylemlerini sürdürdükçe, insanları kutuplaştırdıkça buradan ekmek yiyorlar.
Bu tablo Türkiye'ye güvenmeyenlerin, devlete inancı olmayanların tablosu.
Erdoğan ya da bir başkası; kim giderse gitsin ya da kim gelirse gelsin devlete inanmak durumundayız.
Erdoğan'ın devrilmesi demek, yeniden iktidara gelemeyeceği anlamına gelmiyor.
Erdoğan'ın kazanması demek, Türkiye'nin kurtuluşa ereceği anlamına da gelmiyor.
Erdoğan'ın devrilmesi demek, terör örgütlerinin ülkeyi ele geçireceği anlamına gelmiyor.
Erdoğan'ın iktidarda kalması demek, terörün biteceği anlamına da gelmiyor.Mesele devletin ayakta tutulması, hukukun işlemesi, kurumların güçlendirilmesi meselesi.
Dalkavukların, şaklabanların, cebindeki paradan başka gücü olmayan, güce tapanların dedikleri gibi bir devlet değildir Türkiye!
Türkiye, 5 bin yıllık Türk boylarının geleneklerini ve tecrübelerini taşıyan büyük bir devlettir.Öyle siyasi parti liderlerinin değişmesiyle düşmez, düşürülemez."
ülke bekasının bir insanın ömrüne endekslenmesi başlı başına hatadır. ne yani bir ölümlünün ömrünü tamamlamasıyla ülke mi çökecek? velev ki 20 yıl daha yaşadı, türkiye 20 yıl sonra yok mu olacak?
erdoğan geldiğinde dolar 1.15 falansa şimdi de 3.5 civarlarındaysa , aslında kendiliğinden yanıtlanmış bir önerme. keşke gitse...o yokken ülkenin durumu görüldüğü üzre, daha iyiymiş.
esas önerme, ülkenin çökmemesi için erdoğan´ın gitmesi gerektiği gerçeği,olmalıydı.