toki başkanı.
sözlük formatının ve yasaların izin vermeyeceği şeyler söylemek istiyorum ama tutuyorum kendimi.
çok seviyorum kendisini! en derin, en içten selamlarımı iletiyorum kendisine ve yedi sülalesine!
özhan canaydın’ın karşımızda naif ve güçsüz duruşu dün gibi aklındaymış bu sözleri söylersen o kadar kişi önünde adamlar senin aklına öyle birşey sokar ki bir daha hiç bişey almaz aklın.
başlığı altına 3 gün bekleyip nihayet yazma fırsatı bulduğum kamu görevlisi...
kamu görevlisi nedir erdoğan biliyor musun?
maaşını halkın ödediği vergilerden alan insanlara kamu görevlisi denir. ama bak insanlara...bu kelimenin üzerini özellikle çiziyorum erdoğan...
maaşını halkın vergileri sayesinde alıp, hayatını idame ettiren lakin halka caka satmaya, aşağılamaya çalışanlara ne dendiğini format açısından yazmıyorum. bir zahmet kendin düşün taşın ve bul...
şimdi efendi...
görüldüğü üzre senin maaşını tayyip efendi cebinden vermiyor.
onun için kula kulluk etmenin alemi yok.
maaşını verenlere, çoluk çocuğuna ekmek götürmene vesile olanlara hakaret etme aşağılama yetkisini kim veriyor ulan sana?
sen kimsin ki koskoca bir camiayı itham ederek "kiralarını ödeyemiyorlardı, biz onlara stat yaptık" gibi ithamlarda bulunabiliyorsun?
kimsin ulan sen?
o stat kirasını ödeyemeyenler eşşek gibi vergilerini ödüyorlardı senin gibi çakallar maaş alsın diye...
hiç bunu düşündün mü erdoğan?
zaten bunları düşünebilecek kalibrede bir kamu görevlisi olsan bulunduğun makamda oturuyor olmazdın.
biraz onur ve haysiyet sahibi olur, millete hakaret ettiğinden dolayı istifa ederdin.
neyse haziran ayına ne kaldı şurda?
milletvekili ve bakan olduğunda bu satırları okur dava açarsın bana artık.
"sevgili galatasaraylılar...Galatasaray Yönetimi Ali Sami Yen ile ilgili kiracılık yükümlülüklerini yerine getiremezken bize geldi. Hem Ali Sami Yen'de hem de burada yükümlülüklerini yerine getiremedi. Özhan Canaydın'ın karşımıza gelip naif ve sessiz sedasız duruşu dün gibi aklımda..."
--spoiler--
segili sözlükçü genç kardeşlerim. sokaktan geçen herhangi ilkokul mezunu bir dayıya, ama futbolle yatıp futbolle kalkan adeta futbole gönül vermiş yaşlıca bir dayı olsun bu, "dayıcım sen kırk bin galatasaraylı taraftar önünde hem de o taraftar iki saattir soğukta abuk subuk gösteriler eşliğinde bekletilmişken şöyle bir konuşma yapsan sana ne derler acaba diye sorsan, dayı sana büyük ihtimalle "sözlerimi tamamlayamayadan beni yatırıp sikerler evladım" cevabını verecektir. kıssadan hisse bu işlerin içinde başka işler var yeğenler. heç boşa çenenizi yorman gari. ileri demokrasilere inşallah türkiyem.
canaydın ezik duruşu hala aklındaymış. o adam galatasaray için elde öper ayakta hatta ölürde ama unutma bu hakem düdüğünü asacak dediysede o adamın düdüğünü asar! adam taraftarını satmadı onurunu gururunu canını sattı ama taraftarını sat ma dı!!!
elbette oturması, kalkmasıyla ve tt arenanın açılışında yaptığı konuşmayla bir anda önce binlerce galatasaraylıyı, ardında bütün ülkeyi ayağa kaldırmasıyla ne kadar etkili bir hatip, yaratıcı bir zeka ve de cesur bir yürek olduğunu yedi düvele ispatlayan toki başkanı.
"eğer seçilirsem, emekli gibi yaşayıp torunlarıma vakit ayırmak istiyorum" açıklamasıyla nasıl bir düşünce yapısına ve karaktere sahip olduğunu gösterdi.
milletvekilliğinden sonra çiçeği burnunda bakanlığın bakanı da olmuştur kendisi. emekliliğinin tadını çıkarması ve torunlarına bol bol vakit ayırması dileklerimizle..
ana haberlerde* van'da hüseyin çelik'le köyleri gezdiği görülen bakandır. iki bakan depremin etkilediği köyleri dolaşmakta ve yardım durumunu değerlendirmekte; köylülerle temasta bulunmaktadır. bayraktar, iyi bir idareci* kötü bir siyasetçi* olduğunu bir kez daha göstermiştir.
yapı denetimi konusunda artık kimsenin gözünün yaşına bakmayacaklarını ruhsat eksenli sistem yerine denetim eksenli bir sisteme geçeceklerini söylemiş çevre ve şehircilik bakanı.