selçuk üniversitesi iibf'de Yardımcı Doçent doktor olarak görev yapan, espri yeteneği ve belagatındaki güzide akıcılık sebebiyle öğrencilerin sıkılmadan dersi dinlemelerini sağlayan bir uluslararası ilişkiler bölümü hocasıdır kendileri.
yaklaşık dört sene sonra gelen edit:
bu sene üniversitedeki son senem. kısmet olursa birkaç ay sonra mezun olacağım. bu entryi girerken daha on dokuzunda, hayatın acımasız tokatlarından haberi olmayan, ergenlikten yeni çıkmış, özgüveni yerlerde sürünen ve hayata dair belki de en güzel şey olan aşk mefhumunun ne demek olduğunu kat'iyen bilmeyen bir delikanlıydım. erdem hoca bu dönem de dersimize giriyor. birinci sınıf ve son sınıf, ne kadar da ironik. hani böyle nasıl desem, film-dizilere konu olan, öğrencilerin hayatlarını derinden etkileyen babacan hoca tiplemeleri olur ya, hah işte öyle biri değil erdem hoca. aksine derste gayet samimi olup, sınıfın kapısından dışarı adımını attığı anda öğrencilere gülümsemeyi bile kendisine zul addeden biri gibi görünse de, bugün fark ettiğim bir gerçeğe gark ettirmiştir beni, fiziksel şiddete başvurmadan tokatlamış, üstüne bir de lisan-ı haliyle "haddini bil öğrenci!" demiştir adeta. Şöyle ki, saygıdeğer erdem hocamız; derslerinde öğrencilerine soru sormamasından tutun da hafif narsist görünen kişiliğine kadar her şeyi hak eden ve üzerine yakıştıran bir akademisyen. akademisyenlik öyle ilkokul öğretmenliğine benzemiyormuş, geç anladım. gelecekteki a, b hatta ve hatta c planını dahi akademisyenlik üzerine kurgulayan biri olarak söylemeliyim ki; üniversitede hoca olmak, aşağıda kuş tüyünden yastıklar varken eni yaklaşık beş santim genişliğindeki bir duvar üzerinde yürümeye benziyormuş. düşsen de rahatsın hani anlatabildim mi? metaforumu yerim. ama o duvarı atlatınca kazanılacak saygınlık ve birikimin (saygınlığı bilerek başa iliştirdim) bu dünya üzerinde başa gelecek en güzel şeylerden birini temsil etmesi hasebiyle, zahmetli görünse de katlanılması elzem olan bir şey olduğunu ben erdem hoca ile öğrendim. hocam bu satırları okuyorsanız minicik bir ricam olacak sizden, akademisyenlerin kapılarına ölüm tehditlerinin asıldığı bir üniversitede kendinizi geliştirmek yerine, daha ferah daha özgür bir ortama şahsınızı transfer etseniz ne kadar da güzel olur aslında.