dünyanın en çok kitap okuyan milleti türk'lerdir tespitiyle iddialı konuşan yazar. aslında doğru söylüyor, kitabı satın alan okumuyor sadece, elden ele gezerek kitap sahibine dönmediğide oluyor.
benim daha lisedeyken arkadaşlara söylediğim cümleyi kitap adı yaparak meşhur olan adam. hayır o dğeil de ben bunu dediğimde bana saçmalama ya uyku gerekli diyenler şimdi duydun mu böyle bir kitap var cidden doğru söylüyor adam diyorlar.
erdal bey,osmanlı döneminde zaman ve gün anlayışının bir başka versiyonunu hatırlatan mantıklı bir öneri sahibidir..
--spoiler--
tam emin olmamakla birlikte osmanlıda da gün bu şekilde işlemekteydi..yani gün,gün ışığı ile başlardı..örnek vermek gerekirse salı günü salı sabahı okunan ezanla başlar ve bir sonraki ezana kadar gün devam ederdi..yani gün gece 00'dan sonra değil bir sonraki sabah ezanından sonra değişirdi..
--spoiler--
bize haybeden bir güne ait minimum sekiz saati boşu boşuna harcadığımız gerçeğini gösteren yazardır kendileri..söyledikleri kimine mantıklı kimine de çok uçuk ve gereksiz gelebilir..şahsen anlatma biçiminden ziyade anlatmaya çalıştıkları daha önemli olduğunu düşündüğüm,bu adamın bir derdi var,bir şeyler düzelsin istiyor dediğim ve yeni yeni takip etmeye başladığım yazarlarımızdan.
günlük hayatta kullandığımız saatte bir mantık hatası olduğunu iddia eden şahıs.
kendi yaptığı "kashna saati" ilk önce saçma gelse de, sonra düşünnce mantıklı geliyor(en azından bana mantıklı geldi),
hakikaten ya, gece saat 24:00 te, bir gün bitiyor başka bir gün başlıyor, iyi güzel de diyelim pazartesi saat 23:59 da gece, 2 dakika sonra saat 00:01 de bu sefer gün salı, ama yine gece, gün değişiyor ama, gökyüzünde bir hareket yok. erdal beyin söylediği şu güneşle beraber gün de değişsin. ayrıntılı açıklamalar burada, bana ilginç geldi, sözlük ahalisine nasıl gelir bilmem:
depresyona girmeye ramak kalmis bi arkadasimi istanbul'dan memleketi olan ankara'ya yolcu ettim bigun. arkadasim otobusun mola verdigi yerden (sanirim bozuk olan psikolojisinden mutevellit) bi kitap alip, can hiras bi sekilde bikac sayfa okuduktan hemen sonra, bana msg atip o kitabi mutlaka almami soyledi. sorgulamadim. kapagina bile bakmadan, adinin manasizligina aldiris etmeden aldim kitabi ilk girdigim kitapcidan. (sanirim benim de sorunlarim vardi o donem) eve geldim kitabi elime aldim bi de ne goreyim kitabin uzerinde "dunyanin en akilli adami" (bkz: erdal demirkiran) yaziyo. yaptigim seyin sacmaligini ancak o an idrak edebildim. zira kitap almak onemli bi istir benim icin. biraz goz gezdirdim ve kitapligimdaki kitaplarin biraz daha alt kismina koydum ruh hali iyi olmayan bir baska arkadasima hediye etmek uzere.
(bkz: sen simdi gidecen ya cehennemin dibine git)
bide bagir tasi vardi bagrina basmak icin. Allah'im ne anlam!
-ben filozofum arkadaş, ben dünyanın gelmiş geçimiş en büyük filozofuyum, ne yapayım yani saklanayım mı? (aristo, ömer hayyam, platon falanda var bunların içinde)
-fuzuli leyla vü mecnun u arap edebiyatından araklamıştır.(birazcık edebiyat bileydinde keşke be adam)
-başbakan marmaris e gidiyor, bir kerede uzaya gitsin, çok sıkıntı değil.( aynı şey zaten, akşam çıksa sabaha orda)
gibi sözlerin sahibi. sözlerdende anlaşılacağı üzere süzme aptal bu adam. ancak amacı kendini dinletmek, insanlara faydalı olmaktan ziyade para kazanmaksa tebrik edilmesi gerekir, zira paranın gözüne gözüne vurduğunu tahmin ediyorum.
erdal demirkıran "manken" dir ayrıca. gündemde olmak için her türlü maymunluğu yapar, aptal ayağına yatar ama istediğini elde eder.
anladığım kadarıyla tüm üniversitelerin "kişisel gelişim seminerleri"ni gezerek kendi reklamını yapan, seminer çıkışı gaza getirdiği kitleye kitaplarını daha kolay pazarlamak adına kapının önüne yüzlerce kitabının sıralandığı bir stand kurduran, demiri bilmem ama paranın hasını kıran yazar ve bilimum çağımız kurnazı.
bizim milletin enteresanlığını ortaya koymuş yazar. biri çıkar sadece ben zekiyim hepiniz salaksınız der ona kızarız.biri çıkar kendini dünyanın en zeki adamı ilan eder onu can kulağı ile dinleriz. enteresan milletiz vesselam. unutmadan bu adam dünyanın en zeki adamıysa ben kesin uzaylıyım arkadaş.
çok geniş tabanlı, sosyolojik bir test gerecidir bu adam...
göreviyse aziz nesin'in tespitini doğrulamaktır. e tabi ülkemiz test'i çoktan seçmeli şıklardan ibaret sandığından, yada deney tüpü sandığından gereken insanlar gereken sonuçları çıkaramıyorlardırlar halen daha... en çok da neden geri kalmış bir ülkeyiz, neden gün içinde hiç bir iyi haber izleyemiyoruz, efendim neden x durumundayız, efendii acaba niçin y'ler hep bize oluyor... bla bla bla sorularının cevabı bir arkadaştır kendisi. bir kısmını yüzüne de söylemişimdir zaten. ****
yazdığı kitapların içeriği sadece laf kalabalığı. düşündüklerini birkaç kıvrak cümleyle süslüyor. ticari zekası oldukça yüksek. 2 kitabını okumuş biri olarak kitaplarının içeriği ne doğru düzgün bilgi veriyor ne de birşeyler için mantıklı yollar gösteriyor. * karıştırılıp alınmasın diye de üstünü şeffaf kaplıkla kaplattırıyor.
son kitabından bir önceki kitabında şöyle bir tavsiye verir:
"şimdi, hadi şimdi git bu kitabı hiç tanımadığın birisine hediye et. bekleme, çabuk! sen yenisini alabilirsin, bunu ona ver. hadi, yap bunu! bir daha hiç göremeyeceğin birisine ver bu kitabı."
bu kadar basit ve acizdir. bir daha göremeyeceğin birisi diye özellikle belirtiyor. eşine ya da dostuna ver demiyor. çünkü o zaman okuyunca sana iade edebilir ve yenisini almak zorunda kalmazsın.
"times'a kapak olduktan sonra herkes büyük düşünür. önemli olan times'a kapak olmadan büyük düşünebilmektir. bunu başarabilirseniz times'a kapak olduğunuzda yer yerinden oynar." şeklindeki saptamasıyla aşmış kişi olduğuna karar vermeme neden olmuş yazar.
edit: tabi ki imla
