erbakan ın kayıp trilyonlar davasından yargılanıp hüküm giydiği, baykal hakkında ise henüz bir yargılanma kararı çıkmadığı için birine hırsız diğerine kemalist * denmesi normaldir.
ülkemiz bürokrasisinin iki yüzlülüğünü ortaya seren bir durumdur ya da dumurdur.
insanların gözüne baka baka hala kendini savunmaya kalkışan baykal ve çetesi de elbet bir gün hesap verecektir. işte o gün chp nin kurtuluş günü olacaktır.
zaman ötesi editi : sadece bu entrye eksi oy verenler seçimde baykal'a oy verseydi , adam şimdi iktidardı. sandıkta da görmek isteriz bu seovi arkadaşları. *
erbakan'ın kayıp trilyon davasında herhangi bir belge sunamamasına karşılık baykal çatır çatır belge sunmuştur bu sebeple aralarındaki farkı göremeyen dahası araştırmayan bünyelerin beyhude bilgi yoksunluğudur.
chp'nin yapmış olduğu masrafların tamamının belgesi vardır tarih tarih, miktar miktar ve deniz baykal bunların hepsini göstermiştir hem basın toplantısında, hem de grup toplantısında, ihtilaf şuradan çıkmaktadır.
örneğin parti, bir milletvekilini bir ile görevli olarak göndermiş ve milletvekili görevli olarak gittiği -ilgili tarih ve yerle ilgili görev emir kağıtları mevcuttur- şehirde çalışmalarını yapmış, kaldığı otel faturayı "chp genel merkezi" olarak değil de örneğin, "haluk koç" adına kesmiş işte bunu görev emir belgeleri her şey birbirini tutmasına rağmen, sayıştay "chp genel merkezi" yazılmadığı için, bu paranın chp'den kesilmesi yönünde rapor hazırlamış, bununla beraber, parti çalışanlarından bazıları emekli olmuş ve bu kişilerin bilgi ve tecrübelerinden faydalanmak için tekrar istihdam edilmiş ve bununla ilgili devlete tüm vergiler ödenmiş, sosyal güvenlik kurumu'na ilgili harçlar falan ödenmiş fakat bu kişilere yapılan maaş ödemelerinin yanlış şekilde olduğuna karar vermiş sayıştay.
birilerinin yaptığı gibi, partinin parasının iç edilmesi gibi bir durum yok veya birileri gibi antalya'da 7 yıldızlı otelde yedi sülalesi ile tatil yapıp faturaya "x partisi genel merkezi" yazılması gibi bir durum yok veya kişisel sebeplerle gittiği şehir veya ülkelere 1-2 trişkadan resmi ziyaret ekletip bunun parasını devlete yükleme gibi bir durum yok, seçim gezilerine yine aynı şekilde vali, belediye başkanı ziyareti ekleyip devletin imkanlarını sömürme gibi bir durum yok.
ayrıca chp sayıştay'dan kendisi denetçi istemiştir hesapların denetlenmesi için zira hesaplara bakan bir yetkilinin bir açığını bulmuş -parti kendisi tespit etmiştir- ve partiyle ilişiğini kesmiştir. hemen akabinde de sayıştay'dan denetçi istemiştir, bütün belgeleri de eksiksiz kendisi teslim etmiştir. hırsızlık yapan birisi kendi kendisinin denetlenmesini isteyip, bütün belgeleri eksiksiz teslim edip, hırsızlığının ortaya çıkmasını sağlar mı?
alma erbakan ın ahını gelir girer aheste aheste dedirten chp nin kayıp trilyon davası. chp nin olayı gündeme düşünce anlaşıldı ki, erbakan ın hiç bir belgede imzası kasesi yada dahli yok sadece ismi erbakan oldugu ve partisi iktidara aday oldugu için malum yargı eliyle hapis çıkmış, hadi kurtarın chp yi bakalım görelim oynadıgınız tiyatroyu.
akpli siyasetçilerin ya da belediye başkanlarının karıştıkları yolsuzlukları "-o dindardır yapmaz" felsefesiyle görmezden gelip, chp'nin hesaplarında bir hata bulmak için belgeleri tabiri caizse didik didik eden zihniyetlerle, atatürkçülük'ün sorgulanmasını ve tartışılmasını isteyerek, rejime karşı muhalifler yaratılması amacına istemeden veya isteyerek hizmet eden kafaların, kendilerince bir koz elde ettiklerini sandıkları düşüncedir.
kaldı ki her konuşmada dokunulmazlıklar kalksın diye yırtınan deniz baykal, buna karşı hiç cevap vermeyen ise rte'dir.
yobazların anlatılanı anlamak konusunda büyük problemleri olduğunu gösteren "gönderme"dir efenim. 30 kere anlatıldı chp-halk tv ilişkisi; anlama zorluğundan başka bir açıklaması olamaz yani. bu cümledeki farkları bi bulalım hele.
- erbakan halkın trilyoncuklarını "dinci ayağıyla" götürmüştür, hiç etmiştir, gaftilemiştir; ben daha baykal'ın yargılandığı bi dava görmedim. yargılanırsa da yargılansın, suçluysa da cezasını çeksin.
- erbakan yargılandığı davada suçlu bulunmuştur, yani trilyoncukları götürdüğü adli olarak da kanıtlanmıştır.
- erbakan, güzide cumhurbaşkanımız tarafından affedilmiştir. baykal öyle bi duruma düşmediği için henüz affedilme diye bi hadise yoktur...
hırsızlığın dünyanın her yerinde hırsızlık olduğunu kavrayamamış bir zekanın göstergesi olabilecek düşünce ürünüdür. üstelik ülkemizde hırsızlığı yapılan sadece halkın maddi kazanımları ile sınırlı kalmamakta, aynı zamanda manevi değerlerine de aymazca ve arlanmadan el uzatılmaktadır. hırsızın marifetini ve niteliklerini tartışmanın yitip giden her nevi değerlerimizi geri getirmeyeceğini bilip ona göre tepki gösterilmesi gerekli olan vahim durum.
erbakan'ın cumhuriyet altını alerjisinden kaynaklanan algı olmuştur.
22 temmuz seçimleri öncesinde o dönem cumhuriyet mitingleri organizatörü tuncay özkan'a ait olan kanaltürk'te akp'li öğrencilerine saatlerce oturduğun o kral koltuğundan ders verirken oldukça kemalist görünmüşsen de gözlere hocam...
mustafa özyürek yine basın toplantısında sayıklamış, "kendisini affetmiş sayılır" demiş, tam anlaşılmıyor, uyurken konustugu için, aynı sucu işledigi sabit olan chp nin genel başkanı sayın deniz bayklal ında affa muhtac olacagı, "basıma ne geldiyse atatürk ü çok sevdigim için geldi" türü polis eşliginde giderken görecegimiz günleri özlemle bekliyoruz, bence fazla konusmamalı chp, ergenekon davası iddianamesini incelemeyi bitiremedi baykal avukat, epeydir kendisinden ses yok.
ergenekon çözüldükce, türkiye normalleşecek ve statüko ve tetikçileri bir bir net görülecek, akp yi gözlerin içine baka baka kapatacaklardı, dünün türkiye sinden erbakan ın hiç bir belgede imzası olmadıgı trilyonun aslında kayıp olmadıgı bugün aynı maddeye giren ve chp nin resmen içettigi medyada skandal şekilde nereye kimlere gittigi açıklandıgı halde baykal a aynı sürecin uygulanmaması, erbakan ın partisini bagırttıra bagırttıra nasıl kapattıkları, aynı yargıcların bugün hala yerlerinde pişkinlik ile oturabildikleri, mahzun, garip ve güzel ülkem türkiye, basına her ne geliyorsa, atatürk ü çok seven güç sahibi azınlıklardan kaynaklı. atatürk ü çok seviyorlar ama, ulusalcılar ama, chpo liler,işçi partililer ama, maaşlarını aldıkları kagıdın üzerinde atatürk ün resmi yok maalesef, maaş bankaya yatmak süreti ile degil zarfla eve teslim geliyormuş, savcıya ifade veren adam anlatmıs.
şaban dişli ye hırsız diyemeyenlerin (belgesi olduğu halde) başbakan ve çevresinin son yıllarda aşırı zenginleşmesini normal görenlerin(belediye başkanı olduğu ilk yıllarda ufak bir evde kirada oturuyordu) baykal a hırsız demek için can attığını ortaya koyan durum.
1. erbakan hırsızlığı (halkın parasını çalmıştır) mahkeme kararıyla belgelenmiştir. ayrıca abdullah gül de bu davadan ceza almaktan dokunulmazlığı sayesinde kurtulmıştur.
2. baykal hakkında henüz böyle bir karar verilmemiştir.
herzaman ki çifte standart durum işte, vakit eleştiri yapınca kapatılsın 312 general dava açıp gazeteyi kapattırmaya çalışsınlar, cumhuriyet kendi gazetesinin bombacıları ile aynı davada sanık olsun, danıstay saldırganları ile katilleri ile aynı davada iş pişirmekten sanık olsun, işçi partisi lideri ve tüm lider kadrosu terör örgütü kurmak ve yönetmekten sanık durumunda olsunlar henüz eldeki güçlü delillere ragmen, şemalar bilmem neler parti binasındaki bilgisayarlardan çıkmış olmasına ragmen işçi partisini kapattırma davası açtırdımı savcı efendi, akp kapatılma iddianamesi perinçegin bilgisayarıona 1 ay önce kaydedildigi ergenekon davasında ortaya çıktı tabi kimse hesap soramıyor bunlara, baykal çıktı bu terör örgütünün avukatıyım ben dedi, kim ne diyebilir bunlara düne kadar, ama hiç koltuklarını ıstmasınlar bence, aydın dogan başbakan kavgası bana gösteriyor ki, bu kavga ergenekon davsının aydın dogan a ve deniz baykal a kadar gelmek üzere oldugunu gösteriyor bana, gün ola harman ola.