sevdiğinden bir gün bile ayrı kalmak ızdırapken anne zoruyla yurt dışına bir yıllığına gönderilmeye zorlandığınız öğrenci değişim programıdır. sizi olduğunuz yere bağlayacak biri olmasa eğlenceli olabilir ama orada sevdiğiniz olmadan geçecek her saniye işkencedir.
sevdiği falan filan bırakıp doğu avrupa'nın seks ve alkol dolu hayatına adım atmaktır-türk zihniyetine göre. olm neyin kafasındasınız siz, ye iç sikiş ne sevdiği falan bu?
faydalı bir programdır, en azından türk gençlerinin de akademik platformda kendini ispatlaması ve bu konuda çok da aşağı kalır bir yanları olmadığını göstermek için iyi bir fırsattır. dünya'da kendini ispatlamış bir üniverstede öğretim görevlisi olarak çalışan bir tanıdığım demiştiki " en azından bu programlar sayesinde, türklerden sadece kebapçı vs. çıkmadığını gösteriyoruz, genç beyinlerimizi tanıtıyoruz." Türkiye'nin tanıtımı için de iyi bir fırsat çünkü malesef hala, " aaa türkiye'de alkol tüketimi yasak değil mi yani, başarörtü zorunluluğu yok mu vs" gibi sorular soran veya türkiye'yi gelişmemiş 3. dünya ülkesi gibi sanan insanlar mevcuttur. gidenlerin bazıları ülkesinin değerini daha iyi anlarken, bazıları da nerden geldiğini unutup kendi ülkesini küçümseyici yorumlarda bulunurlar.
bir de şu açıdan iyidir, artık yabancı görünce uzaylı görmüş gibi abartılı tepkiler veren, ağzının suyu akan, yabancı özentisi, yurtdışında bulunmak mucizevi birşeymiş gibi, paso bunun havasını atan tiplemelerde azalma görülür çünkü giden sayısı ve bu imkanlara ulaşan kişi sayısı artmıştır.
temel prensibi şudur : gezip tozuyorsunuz, eğleniyorsunuz. birileri üstüne size para veriyor. yapma fırsatı olup da yapmayan çok şey kaçırır. eğlencenin şunun bunun yanı sıra kazandığınız önemli bir bireysel gelişim de söz konusu tabii.
negatif yanı da şudur : adana, urfa, iskender, karadeniz pidesi, kuru fasulye, künefe, döner, tantuni, kokoreç, lahmacun, baklava, ayran, sütlaç, tavuk şiş... özledim lannn.
marmara üniversitesi'nin ingilizce mütercim tercümanlık bölümünde olmayan programdır.
sayın şuursuz yetkililere sesleniyorum: bizim gitmemiz gerekmez miydi asıl?
cuma gününden beri sabahlara kadar ders çlışmamı sağlayan, alttan dersimin olmaması için yusuf yusuf olduğum, gitmek için hocalara yalakalığın kralını yaptığım program. hayır kazandım, asil listedeyim bırakmıyorlar lan!
düzült: gidiyorum layn haftaya!!!
türkiye'de üniversitenin ya da öğrenciliğin imkanlarından faydalanmak (yemekhanesinde yemek yemek, devamsızlık hakkını kullanmak, bayramlarda eve gitmek vs) nasıl normal bir olaysa, erasmus da avrupa'daki öğrenciler için o kadar kolay ve normaldir.
türkiye'de ise süregelen challenge burada da kendini gösterir. ya danışman hocanız gıcıktır, ya anlaşmalı okullar ve kontenjanlar kısıtlıdır, bu sebeple çok yüksek ortalama yapmanız gerekir, ya da üniversitenizin avrupa birliği s.kinden kotarabildiği hibe az sayıda öğrenciye yetecek kadardır. dolayısı ile türkiye'deki öğrenciler için erasmus büyük nimettir.
ama bütün bunlar bitip de erasmus programı dahilinde kapağı avrupaya attığınızda, bütün bu zorluklar geride kalmıştır ve artık oradakilerle eşitsinizdir.
kuzenim gitti. kızın gezmediği yer kalmadı bir kere. ispanya, ingiltere, isveç, isviçre, almanya, fransa vs vs her hafta başka bir yerde. gidicem bu programla dünyayı turlicam.
şayet devlet okulunda okuyorsanız bi o kadar mevzuatıyla cartıyla curtuyla koşuşturmaktan sıkılıp vazgeçersiniz. çünkü devlet okullarında yeterince kurumsallaşamamış yani nası desem erasmusla ilgili detaylı ve temiz bir bilgi verebilecek profesyonel çalışan yok. lakin özel üniversiteler bu konuda aşmış ne yazık ki. ha nedir ne değildir derseniz öğrencilerin 1 veya 2 dönem yurt dışındaki anlaşmalı üniversitelerde eğitim görmesi tabi bu prosedür. işin gerçeği seks yapmak gezmek tozmak.
Bu sene yaptığım ve her üniversite öğrencisinin yapması gerektiği, 3 ay sonra "Ulan ben ne yaptım,benim memleketim gibisi yok " dediği , Uzun adı ile Hayat Boyu Öğrenci Değişim Programı olan olaydır. (bkz: Bratislava)