Gitmeden mutlaka feysbukta yaşadığı yer , ilişki durumu , okuduğu okulun ingilizce adı gibi değişimlerin yapılacağı kezbandır. Bu gidince orda sağda solda sıçmak için girmeyeceğin binlerce mekanda resim çekinir sonrada italyaaaaa <3 albümüne mütemadiyen eklemeler yapar. Burdaki hasan kardeşime elletmeyip it gibi davranıp kate upton mış gibi havasını atarken ordaki hansla resim cekinip adam yerine konmak için girmediği kepazelik kalmaz. Sadece kendinin önemsediği fotoğraflar resimdeki sarışın italyan totoşunun siklemez tavrından anlaşılır. Bu tipine üçleme çektiğimin kezbanı koyduğu resimlerle devri alem havasında devam eder de bir tane delikanlıda altına lan anasıyla ay çekirdeği yediğim üç gün sonra boklu taytını çekip gene çekyatta yatıcan ne bu afra tafra diye yorum atmaz.
türkiyede gördüğü ilginin %1'ini avrupada görmeyince hayal kırıklığına uğramış, en azından çekildiği resimler ve gittiği ortamlarla türkiyedeki ilgililerine göz kırpmış kezbandır.
o kadar çok şey söyleyebilirim ki. acemilik dönemini atlattıktan sonra gördüğü ilk uzun boylu sarışın renkli gözlü çocuğa yapışır. çocuğun sevgilisi vardır reddedilir. (evet beyler onlar bizim gibi değil. sekse doymuş deyin ne derseniz deyin genelde aldatmıyorlar.) sonra bizim kezban hırs yapar araştırır didinir ve çocuğun en yakın arkadaşını, mümkünse oda arkadaşını bulur ona verir. işte bu noktada sakın benim yaptığım hatayı yapıp çocuğa bunun bir intikam, bir kıskandırma oyunu olduğunu söylemeyin, anlamaz. siz yarım saat kezban kültürünü açıklarsınız ve aldığınız cevap iki kelimedir. "but, why?" zaten ilgilenmediğim bir kızı neden kıskanayım ki mantığına, avrupa erkeğinin anlayacağı bir cevap bulmak gerçekten güç.
not: zaman buldukça "prag'lı kezban"larla ilgili anılarımı ekleyeceğim. takipte kalın.