ikinci sezonu şıkır şıkır olmuş. cem ağabey döktürmüş yine.
2024 yılında, Kumburgaz'daki evinde röportaj veren erşan kuneri'nin ağzından dinliyoruz hikâyeyi bu sefer. ilginç bir fikir.
Ayrıca geçmişe yönelik yaptığı göndermeler çok hoşuma gitti.
Örneğin 1980 darbesi döneminde birçok çekilmiş, vizyona girmeye hazır porno filmin Haliç kıyısında yakıldığını ya da suya atıldığını okumuştum. Doğruymuş galiba, erşan'da 'ayda sevişenler' filminin çekildiğinden fakat sonra negatiflerin yakıldığından bahsediyor.
ikinci bölüme kadar izleyebildim. devamına da bakacağım.
cem yılmaz başarılı bulduğum bir komedyen. ama erşan kuneri hiç olmamış bir proje. ben de ilk sezon ikj bölümde, tahammül edemeyip izlemeyi bırakanlardanım. ikinci sezonu da izlemeyi düşünmüyorum.
ilk sezonu çok beğenmiştim. Dün akşam 2. Sezona telefondan başladım. Çok küfürlü olduğu için anca oğlum uyuyunca izleyebilirim. Cem Yılmaz'ı seviyorum; hala çok başarılı.
bence cem yılmaz'ın en kötü işi değildir. bunu dizinin ilk sezonu için de yazmıştım, fikrim değişmedi.
Bence kendisinin sevdiği fikirler var. Türk popu gibi, Yeşilçam gibi, 70'li yıllar gibi. Hemen hemen her filminde gördüğümüz şeyler bunlar. Büyük bir analiz yeteneği gerektirmiyor.
Erşan Kuneri de kendi 'fantazilerini' dizileştirdiği bir yapım. Büyük değeri yok, çok önemli bir şey de değil.
Yer yer komik, yer yer alaycı.
Örneğin bence 'jet rejisör' kitabını okumadan izlerseniz erşan kuneri'yi, dizi eksik kalır. Biraz da o döneme, o dönemin filmlerine ve filmcilerine dair bir iş.
'alaycı' kelimesi de yanlış anlaşılmasın; öyle istenmiş ve öyle yapmış adamlar. 'niye kötü oldu' diye kendilerine kızmaya pek de gerek yok.
Az-çok Yeşilçam filmlerine, Yeşilçam'ın işleyişine, darbe sonrası Türk sinemasına hakim olduğumu düşünüyorum, ben izlerken çok keyif alıyorum.
