Filmin en muhteşem sahnelerinden biri, preston'un beethoven'in 9'cu senfonisini duyduğu an bakışlarındaki değişimi, oturup ağlaması enfesti. beethoven hayranı olduğum için, bir tek bu sahne bile filmi gözümde çok değerli kılıyor. Ayrıca her hangi bi filmde beethoven'in ismine/bestelerine veya onunla ilgili en küçük bir ayrıntıya dahi rastlasam mutlu oluyorum. Bahsettiğim sahne şu https://youtu.be/_b3_-pPzDVk
Filmle ilgili tek bir eleştirim olacak. Malum prozium yüzünden insanlar duygusuzdu, gülmüyor/ağlamıyor kısaca tüm duygulardan arınmıştı. Fakat kasklı askerler saldırmadan önce saklanıyor, bu korkudur! Bunun dışında preston'un yeni partneri sürekli mimik sergiliyor. Kıskanıyor, gülüyor, öfkeleniyor, mimikleri ile imada bulunuyor. Güya duygusuz robot gibiler ama Saldırganlık/öfke/hırs vs diz boyu.. --spoiler--
en üst düzey kurguya sahip filmdir. bilim kurgu beklerken dramın babasını göstermiştir sağolsun. oyunculuklar da bir o kadar muhteşem ki christian bale kalitesi her zaman ki gibi burada da konuşur. beethoven'ı dinlediği sahnede ağız yüz bırakmaz adamda. **
This is the slowest dance
The dance of a thousand years
The dance of the frozen statues
Clinging together in tears
This is the darkest fight
The fight of a thousand years
The pounding of blood
Through our veins
in our veins
in our eyes
The circles of fear
i cling to you
So cold, so bright
Cling to me through the night
Motionless faces
Park of the wasted
In the pale gloom
i hang on to you
in the pale gloom
i am safe and cool
i swim in you
In your dark rivers
Dive in your mind
Search for your monsters
Search for resistance
Sink into the mud
Dance in the halls of insanity
Yet madness is
Your highest deed
Your vanity
Mistress - you made me
Mistress - you saved me
in your cold hands
i am just a tool
Mistress - you made me
Mistress - you saved me
In your cold hands
i am safe and cool
çoğu insanın bilmediği, bilenlerinde "matrix çakması la bu" dediği mükemmel ötesi filmdir.halbuki oyuncuların giydiği paltolar haricinde hiçbir benzerliği yoktur matrixle.hatta dövüş sahnelerinin matrixten daha gerçekçi ve daha kaliteli olduğu bile iddia edilebilir.
christian bale abimiz bence gerçek performansını bu filmde göstermiştir.
nineteen eighty four a estetik katılmış bir senaryoya sahip film. afişi fazlasıyla matrixi andırmaktadır. sırf christian bale için izlemiştim, harika bir film. sırf bir köpek yavrusu için john preston ın yaptıkları için izlenmeli. filmin ana düşüncesi totaliter düzene karşı isyan, türkçe ye çevrilmiş adı da isyan, ama bunları gösteriş şekli çok farklı. sean bean a yine yazık oluyo. bir de dominic purcell başrol oyuncusu değil hatta filmde toplam 20 saniye bile görünmüyo, ama jenerik filmde görünme sırasıyla yazıldığı için her yerde adı ilk sırada, aldanmayınız, lincoln burrows izlemek için film alıyosanız bunu geçiniz. ha tabi bu filmi izlemek için yüzlerce sebep var bir an önce bunlardan birini edinip izleyin.
matrix ile gerçekten alakası olmayan film. christian bale, gerçekten kötü filmde oynamadığını bana bu flmle yine kanıtladı. hatta matrixde de christian bale bile oynayabilirmiş.
bu arada bana göre film, insanların duygularını filan vurgulamıyor: direkt komunizme giydiriyor.
distopyayı anlatan bir film. aslında filme baktığımızda istenmeyen bir ütopya görüyoruz. felsefik yani. duyguların kötü olduğunu düşündükleri için robot gibi yaşayan insanları görüyoruz. baş kahramanımız preston karısı kendisine birşeyler hissetti diye karısının tutuklanmasına göz yuman birisi. özellikle ütopya konularına meraklıysanız zevk alacağınız bir film. dövüş sahneleri biraz matrix gibi ama idare ediyor.
senaryo distopya üzerine kurulu. izlemeyenlere afişlerden ötürü matrix taklidi havası verse de bambaşka bir konusu ve üslubu var. özetlemek gerekirse, insanlara haz veren her türlü şey yasaklanmıştır ki filmde de özellikle patlama noktası sanattır. mona lisanın imha edilişi ve kapı gibi adamın bir köpek yavrusu karşısındaki duygulu anları biz izleyenlere de "böyle sisteme koyayım" dedirtmiştir.
christian bale'e oyunculuğundan ötürü bir kez daha hayran olmuştum, keşke dominic purcell de daha uzun oynasaydı. ** :).