inanilmaz harika bir film. duygularini kaybeden ask yok hirs yok hicbir sey yok. eger olursa olmeye mahkum oluyorsun. bu sekilde artik savaslarin onune gecmeyi hedeflemis bir toplum yapisi isleniyor filmde. herkes izlemeli, ayrica komunizmin tam tanimi olmasa da kominizme cok benziyor. izledikten sonra komunizm hakkindaki gorusleriniz kotu olcagini tahmin ediyorumdur.
senaryo distopya üzerine kurulu. izlemeyenlere afişlerden ötürü matrix taklidi havası verse de bambaşka bir konusu ve üslubu var. özetlemek gerekirse, insanlara haz veren her türlü şey yasaklanmıştır ki filmde de özellikle patlama noktası sanattır. mona lisanın imha edilişi ve kapı gibi adamın bir köpek yavrusu karşısındaki duygulu anları biz izleyenlere de "böyle sisteme koyayım" dedirtmiştir.
christian bale'e oyunculuğundan ötürü bir kez daha hayran olmuştum, keşke dominic purcell de daha uzun oynasaydı. ** :).
bütün gün üzerlerinde siyah palto ve kafalarında motosiklet kaskıyla gezen muhafızlara, başarısız özel efektlere ve rolüne hiç yakışmamış, romantik komedi filminden fırlamış gibi görünen bir kötü adama sahip film. sean bean'in de daha filmin başında harcanmasıyla iyice nefretimi kazanmıştır. amma ve lakin senaryosu sağlamdır. christian bale yine o soğuk ve karizmatik adam rolünde döktürüyor. kavga sahnelerinin koreografileri de iyi düşünülmüş. ama yetmez.
belirli kesimlerce sansür uygulandığını düşündüğüm ütopik, matrix serisi zamanlarında çıktığı için halk arasında matrux olarak da bilinebilen, izlenmesi gereken bir film. ***
bir toplum ve sistem eleştirisi gibi başlayıp sonlara doğru tek kişilik süper kahraman fantazyasına dönüşüverip hayal kırıklığı yaratan bilim-kurgu film.
nineteen eighty four a estetik katılmış bir senaryoya sahip film. afişi fazlasıyla matrixi andırmaktadır. sırf christian bale için izlemiştim, harika bir film. sırf bir köpek yavrusu için john preston ın yaptıkları için izlenmeli. filmin ana düşüncesi totaliter düzene karşı isyan, türkçe ye çevrilmiş adı da isyan, ama bunları gösteriş şekli çok farklı. sean bean a yine yazık oluyo. bir de dominic purcell başrol oyuncusu değil hatta filmde toplam 20 saniye bile görünmüyo, ama jenerik filmde görünme sırasıyla yazıldığı için her yerde adı ilk sırada, aldanmayınız, lincoln burrows izlemek için film alıyosanız bunu geçiniz. ha tabi bu filmi izlemek için yüzlerce sebep var bir an önce bunlardan birini edinip izleyin.
bu film, turunun en iyi orneklerinden biri. gelecekte geciyor. konusu, insan irkinin savaslar yuzunden cok azalmasi. bunun nedenini insanlarin duygularina baglayan yoneticiler, insan duygularini baskilayan bir ilac gelistiriyorlar ve bu ilacin alinmasi zorunlu. ayrica sanat yonunden her sey yasak ve tarihi eserleri de yok ediyorlar. bunun utopya veya distopya oldugu sorusu da seyirciye birakilmis.
alman viking battle metal grubu. sözleri genelde cermen mitolojisi içermektedir ve almancadır. geleneksel metal enstrümanlarının yanında flüt ve yaylı çalgılar da kullanarak cermen melodileri ile folk, senfonik metal tadında bir müzik yapmaktadırlar.
şu anki grup üyeleri:
Helge Stang vokal
Rene Berthiaume gitar
Andreas Völkl gitar
Sandra Völkl bass gitar
Manuel DiCamillo davul
bize zaman zaman değerini unuttuğumuz, dokunma, koklama gibi duyularımızın ne kadar önemli olduğunu, üzülmenin bile güzel olduğunu gösteren film. hırs, kibir kötüdür ama sevgi, mutluluk ve kısacası hissetmek için bu kötülüklere katlanmamız gerektiğini gösteren film.