eskişehir'e bağlı bir yerleşim yeri *. denizli - istanbul arasında çalışan pamukkale ekspresi, enveriye'de lokomotif değiştirir. enveriye'ye kadar dizel lokomotifle gelen tren, enveriye'den istanbul'a elektrikli lokomotifle devam eder.
geceleri büfecilerin oturup eşli batak çevirdigi, mümkün oldugu kadar az vakit geçirilmesi gereken eskişehirden güney yönüne giden trenlerin durdugu gar.
haydarpaşa'dan denizli'ye gitmek isteyen tren severlerin eskişehir garında inip manasızca uzun uzadıya ilginç bir yürüyüş yapıp vardığı küçük ilginç olmayan dandirik gar. ama bekleme salonu güzeldir. bildiğin dümdüz bekleme salonu. hiçbir şey yok. seviyorum öyle bekleme salonlarını. azcık malım ben.
elektrik hattından jeneratöre ya da jeneratör sistemden elektrikli sisteme geçişlerin yapıldığı tren garı. ayrıca burada gar büfesi ve o gar büfesinde köfte ekmek satan genç bir kişi vardır. "küfftee ekmek", "küfte kebaaab" şeklinde bağırarak, hatta bağırmayarak bilakis feryad ederek satış yapmaya çalışır bu kişi. bu gara da gece gelindiğinden yolcuların çoğu uyuyor olur ve bu feryadlar karşısında irkilerek yerlerinden kalkarlar. kendisine selam ederken "az bağır arkadaşım açsam alırım zaten" demeyi de kendime vazife biliyorum.
enver paşa tarafından, birinci dünya savaşı sırasında geliştirilen ve savaş koşulları nedeniyle uygulama fırsatı bulunamayan yazı reformudur. enver paşa da osmanlının çift dilli yaşamının yanlış olduğunu farketmiş ve çözüm üretme çabası göstermiştir. atatürk ve inkilap düşmanlarına duyurulur.
25 yıldır babannemdem amcama giderken kullandığım kestirme. evet yol boyu ufak bir gar, ve bir köprü altı. üstünden otoban geçer. yalnız köprünün bitimiyle sizi polis okulunun spot ışıkları karşılar, korkunçluğu sadece ilk izlenimdir, yoksa bir osmangazi, ertuğrulgazi ya da çamlica mahallesi sakini oradan tereddüt etmeksizi geçer. hatrı sayılır bir kestirmedir.
ısparta'ya afyon üzerinden giderken kullanırdım zamanında. ulaşımda da sürekli treni tercih ettiğimden her defasında uğrardım. bambaşka bir yeri vardır bende, çoğu kez yalnız başıma yolculuk ettiğimden bu istasyonu çok severdim. enveriye istasyonuna geldiğinizi anlarsınız. elektrikli tren kafası değiştirilir, yerine dizel kafa gelir bu durakta. önce bir sessizlik olur, o anda anlarsınız orada olduğunuzu. sonra tüm vagonlar boşalır. orada bulunanlar bilir "güüöööeftee, kiieebap" diye bağıran bir büfeci vardır. ordan aldığınız köfte ve ayranın lezzetini başka bir yerde bulamazsınız. çok otantik bir istasyonu vardır, sovyet tren istasyonlarına benzer. eskişehirin dışında olduğu için gökyüzündeki tüm yıldızları rahatça görebilirsiniz. demiryolu emekçilerinin lokomotifleri nasıl değiştirdiğini elinizdeki sıcak çayı yudumlarken izlemenin tadı paha biçilmez. konya meram üniversitesi'nden tanıştığınız kızlarla yapılan muhabbetin nasıl içinizi ısıttığını farketmezsiniz. hele bir de mevsimlerden kışa denk geldiyseniz, kendinizi bir roman betimlemesinde hissedebilirsiniz. enveriye istasyonu'nda hayat gece yarısından sonra başlar, sabahın ilk ışıkları ile biter..