yazılan destanımsı gerçekten okunabilir nitelikteyse ve dili güzel kullanıp, mantıklı bir konu üzerinde yazılmışsa epey keyif verir. ama aynı cümlelerin tekrarından, anlamsız kelime oyunlarından ve düşünce gel gitlerinden oluşanlar insanı fena halde bayar, sıkar, kasar. okunmaz velhasıl.
bir de şöyle bir durum var ki; okumak, buna paralel olarak kendini okutmak burada bir lüks haline gelmiş durumda. yukarıda anlattığım, ilk kategoriye giren yazıların sahibi olan yazarların bunu da göz önünde bulundurmasında fayda var. yine de o yazılanlar bir gün, bir şekilde birileri tarafından okunuyor, o kişiye öyle ya da böyle fayda sağlıyor. yazalım, ama okuyalım da.
özellikle bazı yazarların diğer yazarların sabrını sınama halidir. destanı yazmadan önce iki saatlik bir ön hazırlık aşamasına girdiklerini düşünüyorum, bana bilgi çokluğundan çok göz boyama gibi geliyor, çünkü aralarda konu dışında bir çok dipnot düşülüyor. insanları bilgilendirmekten çok bilgi karışlıklığına neden olduyor, tabi bu benim fikrim. uzun yazılsada sadeleğini korumalı, amaç bilgi vermekse olayları birbirine karıştırmadan daha net yazmalıyız ki bilgiler daha çok kişiye ulaşsın.