tamamen yukarıdakilerin keyfiyetiyle alakalı bir durum. sözlük büyüdükçe farklı ses ve istek artacaktır elbet, bununla beraber sözlüğün sundukları da artmalıdır.silmek değildir çözümü, sorumluluk almamaktadır.
tükürdüğünü yalamak, yiyemeyeceği muzu soymaktır. oysa ne güzel hayallerle yazılmıştır o giri. belki de anlık bir sinirlenmenin engisizyonel sonucudur sadece. öyle ya da böyle, giriyi yazıp aşağıdaki "evet" tuşuna basarken yazar, tam da o basma anında, artık bütün tereddütlerinden arınmıştır ve ortaya bir eser koymanın sevincini içinde hissetmeye eser iyi ya da kötü olsun hazırdır. fakat bir şey olur! ve yerle yeksan olan geçmişte kalmış umutların kalıntısından başka bir şey kalmaz geriye.
belki bu, yazıyı yazarken göze alınmıştır ve belki de daha yazarken biliniyordur ileride duyulacak pişmanlık. gene de kendinden emindir yazar yazıyı yazarken, korkularından arınmalı ve cesur olmalıdır. yoo dostum, yoo! salaklığını ve kendine güvenmeyişini böyle lafların ardına saklanarak gizleyemezsin. bütün bu yaptığın eziklik ve içinde bulunduğun acınası ama yardım edilmeyesi durum "kim bu"ya basılınca silinen giriler hanesinde görülecek, yok öyle yazıp yazıp kaçmak.
sosyopsikolojik çözümlemeler bir yana, adam olun ulan biraz adam! bir zamanlar yazdığın, doğru olduğunu düşündüğün bir fikirden vazgeçtin diyelim; ne diye onu silerek geçmişini unutma dallamalığına giriyorsun, ne diye utanıyorsun yaptıklarından, altına bir edit yazıp durumu açıklamak çok mu zor? kendiyle barışık, gücü kuvveti ve iradesi yerinde kişinin giri silmekle işi olmaz. ama yoo, ille gidip en salakça olanı yapacaksın ya, sil ve kaç, sana da bu yakışır.
iyice düşünülmeden, emin olunmadan yazılan entrylerin yarattığı 'sileyim mi acaba' durumu sonrası yazılan entry kötülenince 'yok yok kesin sileyim' denilip gerçekleştirilen olay.
sıçtık bari sıvayalım demek yerine, hata yaptık susalım bari yerine, aman şurdan şöyle bir sıvışsam da kimse görmese tavrı olabiliyor bazen...
kendilerini kendilerince millete ayar vermeye adamış bazı yazarların lafları havada kalınca yapmaları insanı güldürmüyor değil.
bazen televizyonda bir haber görürsün, sokakta bir olay yaşarsın. hemen ardından aklına muhteşem olduğunu düşündüğün bir tespit gelir. döktürmeye başlarsın sözlükte. işin sırrını çözdüğünü zannedersin. hatta bir kaç artı oy gelir. ama bir saat sonra bir daha okursun. evet tamamen saçmalamışsındır. o entry'i yazdığın için utanırsın. sonra sol frame'den başlığın kaybolması beklenir ve anında entry yok edilir. bunu bir kaç defa yüzsüzce yaptım. başka yapanlar da çoktur eminim.
bir çok sebebi olan eylemdir. sözlük de biraz fazla zaman geçiren herkesin farkedeceği gibi bazı yazarların ön plana çıkması ve bazılarının da çok planlı olduğu olaylar yaşanır.
bazı yazarlar gözünüze çarpar. merak edersiniz, hakkında ki bilgi kutusunu açtığınızda, arkadaşın elli entry si bile yoktur ama karması çoktan 350 lere oturmuştur. "ulan helal olsun be" diyerek, hayranlığınızı nick altına fışkırtırsınız. artık takipçisi olmuşsunuzdur. yazdığı her entry i merakla okumaya, takip etmeye çalışırsınız. bir hafta geçer ama, arkadaş hayal kırıklığı yaratmaya başlar. "oha lan, gene mi formunda diil bu!" diye yorumlar yapmaya başlarsınız. sonra bir şey farkedersiniz; yazarımız bir hafta içinde onlarca entry girmesine rağmen hala elli entry nin altındadır.
sonra hafif bir kerizlenme hissiyle beraber, "hassiktir lan amma keklemişim kendimi. adamın suçu yok ki olm, sen her şeyi gözünde büyütüyorsun amına koyayım. süpermen mi bu tabiki böyle olur bu işler" çözümlemesi yapar, zorunlu olmadığı sürece karma için entry silmenin yanlışlığını anlatan bir entry girersin o hayal kırıklığıyla.
bir sürü açıklama yapmanıza rağmen yumuşak beyinli insanların anlatmak istediğinizi anlayamaması sonucu "aman ya yok size entry mentry" diyerekten entryi silmektir.
cümleleri bir meydanda gıyotine sürmektir. bugün için 2 meydanda onlarca cümlem gıyotine gitti. keşke robin hood kadar keskin nişancı olsam, tek bir okla bunu yapanın alnının çatını düşürsem.
bir nevi bahar temizliğidir, tavsiye ederim. hem o ilk yıllarda yazdığınız saçma sapan entarileri okurken, "acaba hangi içkiyi içmiştim de kafam böyle binbeşyüz olmuş bunları yazarken?" diye de düşünebilirsiniz. hem de ayrıca nostalji olur.