sigaraların tatlarını efsaneleştiren diyaloglardır mesela
-samsun 216 ilk çıktığında marlboro gibiydi hatta daha iyiydi
-eskiden kimse marlboro içmezmiş çünkü samsun daha iyiyimiş
-ballıca bizim köyün orda yapılır
-winston un tadı bu sene bozuldu (bu son 6 senedir her sene farklı kişiler tarafından dile getirilir)
-camel sert sigaraydı şimdi yumuşadı (bkz: teşbihte hata olmaz) gibi daha nice efsaneyi barındırır.
tiryakiler aralarında genelde şöyle konuşur :
-günde bir paket içiyorum bana mısın demiyor sağlığım gayet iyi
-tabi canım can dostum benim
-bende sadece beş tane içiyorum günde beş tanecikten ne olur ki
derken aradan zaman geçer genelde her tiryakinin eninde sonunda başına gelen doktorun sigarayı yasaklaması sonucunda -ben sigarayı bırakmazdım ama sigara beni bıraktı- diye telkin olunur kendi kendine.
philip morris, marlboroya teklif götürmüş satış pazarlaması hakkında. marlboro hiç satamıyormuş çünkü. şart koşmuş; firmayı tutturursak yüzde 50 benimdir diye. eyvallah demişler. * bu da bir uçağa, boş marlboro paketlerini yüklemiş, gece vakti şehrin üzerine salmış paketleri. ertesi gün, boş paketleri görenler 'vay muğa koyim, millet de ne çok içermiş bunu' diye düşünüp almış ve bu sigaraya başlamış. *
çocukluk yıllarımda ortada sigarasının külünü hiç düşürmeden bitirene hülya avsar bi kere verecekmiş diye bir soylenti vardı. bütün memleket böyle sigaranın içine 0.9 mm uc sokup içen adamlarla dolup tasmıstı. hatta fotografcılar önünde kuyruk olusumlarına da sebep olmustu. ha bir de dedemin bir teorisi var. sigara içenler seker hastası olmuyorlarmıs. butun sulalede varmıs da onda neden yokmus. işte bu yuzdenmiş. **