sözlüğü sadece entelektüel bir yapı taşı olarak gören, algılayan, ironi, kinaye ve nükteden yoksun bazı yazar bünyelerinin, kişisel keyifleri dogrultusunda sözlüğü belli bir kalıba sokma yakarışı ve çabasından ibaret bir zorunluluktur.
sözlüklerin, en azından uludağsözlüğün entelektüel bir gayeyle kurulduğunu ve faaliyet gösterdiğini düşünmüyorum. bunun yanında, kendini ve yazılarını "entelektüel" olarak niteleyen yazarların da kendilerince "entelektüel" olarak nitedikleri konularda entry'ler girmesine de herhangi bir mani yok diye biliyorum.
kendi anlatma ve ilgi çekme kapasitelerinin düşüklüğünü; sözlüğü eğlence aracı olarak kişilerden kinle, hınçla ve nefretle ve tribündeki amigo misali yanına adam çekerek kapatmaya çalışmalarını anlamak da bir hayli güç.
ben bunu şeye benzetiyorum. hmmm... hani dersi dinlenen öğretmenler ve dersi hiç zike takılmayan öğretmenler vardır ya. işte kendi dersini dinletemeyen, çünkü daha doğru dürüst ders anlatma yetisi kazanamamış bir öğretmenin dersimi dinlemiyorlar diye ağlaklık etmesine...
bunlar; kendi entelektüel kapasitelerini sorgulayacaklarına, kendileri gibi olmayan ve belki de kendilerinden çok daha entelektüel kapasiteye sahip insanları, bir kampanya adı altında karalamaya ve hedef göstermeye çalışarak, bu yolla; sahip oldukları "sözde" entelektüel seviyelerini artırmaya çalışmaktadırlar.
son olarak şunu belirtmeliyim ki; entelektüel olsun ya da olmasın gerçekten kayda değer bir şeyler yazmışsanız, uludağ sözlük yazarları zaten bunun hakkını fazlasıyla veriyor.
çünkü ne sözlük okurları ne de sözlük yazarları sizin sandığınız kadar aptal değil... ya da sizin tabirinizle nasıl diyelim... hem sözlük okurlarının hem de sözlük yazarlarının entelektüel seviyesi sizin tahmininizin çok çok ilerisinde... siz merakta kalmayın...
edit: kötüle arkadaşım. kötüle ki, entelektüel seviyen yükselsin...
aslında bi zorunluluktur. bu ülkede bikaç temel klasik bitirmek bile entellektuellik diye adlandırılıyorken, bazı sanat akımlarının hiç takipçisi yokken,bi kaç çok bilinen isim dışında müzik dım dım tıs tıs ve böğürtülerden ibaretken zorunluluktur. maalesef ülkedeki her tanım gibi entel olma da tiye alınmış,türkçeyi katletme farz olmuş ve hatta düzgün kullanan bi kaç "güneş"in cinsel tercihi ondan çok bizi ilgilendirir olmuş, okullarda zorla okutulan kitapları okumamak ve bu uğurda hocayla takışmak öğrenciyi populer yapar olmuş, izbelik barlarda tıkılıp envai çeşit içkileri götürmek düzgün bi sergiye gitmekten yeğ tutulur olmuştur.
herkes herkesi suçlayabilir, taraflı medya, bilgiden mahrum bırakılan cahil türk halkı ama bu elinde 24 saat internet olan ,bütün bilgilere sadece 6 harf(google)uzakta olan bi kişinin bıraktım entellektuel olmamayı cahil olmasına mazaret değildir.
kategorize etme çabasının, zıt görüş yaratabilme potansiyeline karşı oluşturulmuş dışa vurumudur efendim. yoksa aslında olmayan elbiseleri giyen kral, nüans ve derinlikten yoksun, deli saçması fonetik çağrışımları ile ekspresyonist tanımlamalı görsel zırvalar ve dahi sanat ve sanatçı kavramını ota boka yaftalama, adından dolayı kendine yer bulmuş şarkılar, kitaplar, kayyumlar, mayyumlar...
hepsinin insan doğasından kaynaklı, anlaşılamamış, anlaşılmış gibi yapılmış boyutlarına sitem niteliği ile yaklaşımının normalleşmesi gerekir. bilmiyor isen bilmiyorsundur. farklı bir nüans yakalamak, karmaşayı sanatlaştırmak ve adına entellektüel seviye demek senin bok yemişliğinden öte gitmemendir.
entellektüalite, gerçekliğin kaybolması, bir boşluk anı ve anlamış gibi yapmaktır velhasıl çoğunlukta. azınlık anlar ve ne hikmetse seviye tespit çalışması ile ilgilenmez pek. artık yeni ayıraç bu. gerisi bizim bok yemelerimiz.
Sözlük kavramı kültür, bilgi, mizah gibi benzeri öğreleri içermelidir. içinde acı, tatlı, ekşi ve tuzlu bir çorba gibidir sözlük cümlesi gerçekten net olarak açıklar. Aşırı ciddiyet elbetteki beklenen bir unsur değil. Sözlükte yazar olupta "öeehh yazılmaz bu da ya" demediğimiz bir başlık ya da açıklama var mıdır ki? Frame bakıldığında okunmaya değer başlıklar görmek ister insan. entelektüel seviyenin yüksek olması beklenemez sadece seviyenin düşmemesi arzu edilir ve beklenir.
öncelikle çetin altan'in 'yazı anlayan için yazilir' sözü ile başlamak istiyorum.
her malin musterisi farklidir. yazılan konularin olsun yapilan laga lugalarin olsun musterisi farkli oldugundan talep arz meselesi ortaya cikmaktadir.
ben cok yonlu bir yazar olmakla beraber kendi dogrultularinda talepleri karsiladiğimi düsünmekteyim. yazdiğim entryler geniş bir cevreye hitap etmektedir. bunu yapabilmek icin bir sentez olusturdum.
avama hitap eden girgirlik ya da bilgi seviyesi yüksek sinirli bir kesime hitap eden entryler kaleme aldim.
fakat sunun farkindayim bazi olmazsa olmaz kavramlardan ahalinin cogu ya bilmiyor yahutta egitim sisteminin azizliğine ugramiş. gerci türkiye ortalamasinin üstünde bir seviyeye sahip olan sözlük ahalisi gerek yasayiş gerekse inaniş olarak bazi kaliplara sıkı sıkı sarilmaktadir.
bu aslinda iyi bir şey sayilabilir. cünkü bir catisma ve tatişma kültürünü yasatmakta sahsimin sahip oldugu inanişlarini ve bilgi haznemi sorgulamama, yorumlamama ve rayina oturtmasina sebebiyet vermektedir.
fazla megolomanlik yapmayayim ama sunu iyi biliyorum ögrenmeye hevesli birey ilim bagdatta bile olsa bulur.
bilgiyi olsun girgiri olsun pazarlamak ustalik gerektirir. ahalinin ezberine uygun ama belli bir mantik temeline bilimsel gercekliğe dayanan önermelere kimse bir şey diyemez.
sunu da unutmamak lazimdir nietcze'nin dedigi gibi 'ucmadan önce ayakta durmayi yürümeyi ögrenmek gerek'.
sunu da pas gecmemek gerekir sözlük ahalisinin yaş ortalamasi düsük alistiklari bir şekilde bilgi arzi yapilirsa entelektuel seviye yukari cikacaktir. ve bunun sonunda yazaninda okuyaninda zevk aldiği kaliteli bir sözlükte ikamet edeceğizdir.
girgiri bayagilik ve dangalakliğa bulasmayan bilgi entryleri ise kemal karanin tarih kitabi gibi yavan olmayan ütopyayi gerceklestiricez.
entellektüel seviyesi yüksek, hayata olaylara ve konulara karşı donanımlı bir gençseniz, ya susup her lafa atlamamak böylece gençiliğinizden keyif almak veya her lafa bilgi birikiminizin elverdiği ölçüde atlayarak yaşlanıp saygı görmeyi beklemek hayata dair seçimleriniz arasındadır...
ama bence hayata karşı donanımlı,bilgili birisi olmak en az elinde tüfekle gezmek kadar etkili ve tahrip gücü yüksek bir özelliktir...
iyi ve zamanında kullanılırsa tahrip gücü artabilir.
heman bir bilgi aktarayım.. geçen gün bi gazetede okudum amerikan ordusu savaş taktiği olarak düşmanın savaş sırasında ölmesindense yaralanmasını tercih ediyormuş .. bunun nedeni ise aslında çok basit..
eğer biri yaralanırsa düşmandan iki kişi safdışı kalır ,eğer biri ölürse sadece bir kişi..
tartışırken altın kuraldır aklımızda olsun..
asgari müştereklerin bulustugu noktalarda kesisim noktası ne yazık ki zincirlerin en zayif halkasının gücü kadar oldugunu da hesaplarsak düşüktür.
bu düşüklükten dolayi ne yazık ki olmqazsa olmaz denilen seyler vucuda gelmemekle beraber sözlük dahilinde bir bardak sudan firtinalar koparma cereyanlari büyük bir taraftar kitlesi bularak bir bardak suda firtina koparmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürmekte ve bu mercilerin üstün amaçlarina ulaşmalari için yardim etmektedir.
iş bu suretle öncelikle kişi kendi okul dısı eğitim ve ögretiminden sorumlu oldugunu da kabul edersek kişi yaptiği işe saygı göstermeli ve kodugum yerde otluyorsun eleştirilerini haksız cikartmak için var gücü calişmalidir.
calişma olmadan muzafferiyet olmamakta ve nahmuzafferiyet arz-i endam etmektedir. nahmuzafferiyet içinde olan bireyler delalet için bilgiziliklerini örtbas etmek için her türlü nane yemekte ve bu kişilerin yanında yakın zamanda gördüğümüz melih gökcek örneği gibi durumlara sebebiyet vermektedir.
bu sebebiyetten dolayi okuyucu kişinin bilgisi ne müspet derecede arttiğindan dolayi yazan kişi de kendini zorlamak zorunda kalacaktir ve zorlayiş icersinde cıkan mahsulden sözlük bekasi faydalanacaktir.
velev ki farz-i misal olarak daha alfabeyi bilmeyen kişiye tutup da kiril alfabesi ile latin alfabesinde birbirine benzeyen harfler ve bunlarin nedeni hakkında yazi yazmak cok güc olmaktadir. hatta bazi vakitler bir konuya baslayacağiniz vakit kitlenin entellektüel seviyesi - 100000 lerde oldugundan dolayi dünyanin bir toz zerresi olmasini anlatmak zorunda kalirsiniz.
sıkıyorsa anlatmayın işte o vakit doktor bu ne nidalari ile karsiya kalirsiniz. sifirdan baslarsaniz anlatmaya bu seferde siz körlenirsiniz.
işte bu körlenme yeteneksizlesme sürecinin basat nedeni kişilerin kendilerini yetiştirmemeleri ve bilgiye meraklı olmamalaridir.
bu meraksizlik ne yazık ki iki uclu boklu degnek gibi hem ahaliyi bilgi maliki kişilere zarari dokunur.
vatandas kendini yetiştir öyle gel, yahut kendini ilkokul ögrencisi yerine koydurma.
nasıl bir zorunluluktur efendim, bizim niye haberimiz yok.ayrıca herkes godard izleyip james joyceokuyamazki.on kişi recep ivedik izler bir kişi nuri bilge ceylan, otomatik olarakta sözlüğe yansır bu.oran budur, tam tersinin olmasını zorunluluk olarak ortaya koyanlara; ütopik hareketler bunlarderim.
ortamda şahsım bulunuyorsa ve birbirimizi anlamak istiyorsak olması gereken zorunluluktur. aksi taktirde herhangi bir vasıta ile iletişim içerisine girebilmem için gerekli olan seviyeye düşme gibi bir seçeneğimin olmadığını belirtmek zorunda kalırım.