ağır laf edeceğim türden kendini üstün sınıfın yegane elemanı sanan, boş kümenin kesişim kümesinde bile hacim kaplayamayacak kolpa insanların sahalarda görmek istemediğimiz hareketleri.
bulunmaz hint fakiri kumaşıdırlar. söyledikleri, yazdıkları anlaşılmasın diye götünden kan alınmış laflar etmeyi kendilerine vazife sayarlar. yoksa ilgimi çekerim, hatunumu tavlarım ekolüyle ilgisi yoktur bunların. tüm kafe boş olsa bile, geçerler en kuytu köşesine, alırlar ellerine en aktüelinden, en entelinden dergiyi, gazeteyi. okurmuş gibi yapıp, kaş altından etrafı süzerler. radikal, cumhuriyet okuyorsa sınıfının en üst katmanından çilekli pasta imajı verirler kendilerine. biz piçiz sanki. sen de herkesin çıktığı boktansın işte, sen de sıçtıktan sonra klozete yapışmış bokunu alırsın eline fırçayı, temizlersin en vahşisinden. kendi de bilir bunu ama yediremez rus fakiri. ama bu şovenist adam, ne olursa olur o tuvaletten çıktıktan sonra bir tribe girer, seyreyleme gitsin. cümle kurmaya başlarken ilk nokta hedefi, anlaşılmamaya çalışmak olur. döner dolaşır aynı şeyleri söyler ama kimse bir bok anlamaz dediğinden. bir de ortamda hatun varsa iyice satar cakasını. esprileri de boktandır. ama herkesin güldüğünü sanar. biri seni anan doğurmamış, sıçmış artı manyaksın tadında takıldığında kafasını embesilce sağa sola oynatır ki bu fiyakadan memnun olmadığı çakılsın ortamda. birazcık sakal bırakırlar ki hem kendime bakmıyorum, hem de kültürlünün en alasıyım mantığından gelirler. lan dön bak bir etrafına, herkes yandan yemiş çakma tuna kiremitçi herkes cezmi ersöz anasını satayım. böyle hatun mu sikilir lan.
bu şapkalı purocu atlı karıncalar, bulmacanın her türlüsünü de çözmez, radikalde-cumhuriyette bilinemez, cevaplanması zor ne kadar bulmaca var, arar bulur onları. ortadaki resimdekiler server tanilli, ara güler olmadıkça tanımaz gerisini. petek dinçöz, hülya avşar kim ola ki. bok sürmez sıçtığımın entel imajına.
yandan yemiş su muhallebicisi kılıklı. dostoyevskiymiş, tolstoymuş yapar alıntısını ama altını dolduramaz. kimsenin bilmediği yazarları okuma takıntısı da vardır. yazarı piç olana kadar sahip çıkar, boku çıkınca da kestirip atar hemen listesinden. film deyince tarkovsky, angelopoulos bilir izler, bitince de vay anasını der. sorsan bir bok bulamaz filmde güzel diyeceği ama yediremez kendine. görüntüsü güzel hürmetlimden başka cevabı da yoktur. film dediğin görüntüden mi ibaret, nerdedir bunun çekiciliği, sıkıcı olmayan yanı. senin film anlayışını da, konuyu zevkler-renkler türbülansına sokanı da hoplatayım.
amma ve lakin kör göze parmak, mevzu patlak verip hatun kaldırma, grup yapma, evirip çevirip pozisyon denemeye gelince, adamımız hiçbir şeyden de eksik kalmaz. hepsini de bilir. popülizme karşıyım der, popülizmin en gökdelenlisi bundadır. konser monser boklu taşşaklı her etkinliği takip eder ama gidince de ilk nişanı hatunlar olur. kaldırırsa kaldırır, kaldıramazsa gelir evine, kaldırır çükünü, çeker otuzbirini. malzemesi de yine o konserdeki hatun olur. ışi biter yakar sigarasını açar yine dostoyevskisini, radikalini okur. orgazm olur iyice.
ben böyle entellektüel imajın içine cok affedersin ama en uzunundan parmağımı sokarım. hatta zevk alsın, ibne yaparım böylesini. Isterse öyle şeyler yazarım ki bakıp bakıp otuzbir malzemesi yapar kendine. o okuduğu tolstoyu, radikalini de dürüp yedi deliğine birden geçiririm. şekilci ibneler !
ayrıca bu şekilci yaklaşıp sözlükte romantik havalar estiren kendi çapında edebiyat parçalayanların çabaları her zaman sonuçsuz kalacaktır. onlar yok olmaya mahkumdur ve iyiler her zaman kazanır.
arada kalmış, hiç bir şeye bu böyledir diyemeyen korkak ibnelerdir. Her konuda şekil şekil yazarlar ama yazdıklarının hiçbiri kendilerine ait düşünceler değildir.