kullandığı enstrümanını en iyi şekilde kullanan-çalan- kişinin adeta vücudunun bir uzvu gibi benimseyerek, o enstrümanı dillendiren satançılardır. sayıları çok azdır, günden güne de azalıyordur. bir yere kapatılıp, müzik genleri arkadan gelen jenerasyonlara enjekte falan edilesidir.
farid farjad'ın kemanını konuşturması, ağlatması, kimi zaman ise gülerek sohbet etmesi gibi.
bu sanatçılar artık bir raddeden sonra aşarlar* ve estrümanlarıyla muhabbet etmeye başlarlar. hatta fazıl say'ı piyanosuyla "evlilik aşkı öldürür mü?" meselesini tartışırken yakalamışlardır. niye yakalamışlardır? demek ki gizli yapıyorlar bu işi.*
kanun hususunda göksel baktagir'in üzerine bir insan olamaz, yokmuş da zaten. bir şarkı sözsüz nasıl o kadar anlam yüklenir, kanun nasıl konuşturulur, dinleyen nasıl ağlatılır sorularının cevabı gibidir. türk müziği ile uzaktan yakından alakası olmayan yabancıların bile ağladığını görenler var. özellikle masum aşk şarkısı, kelimelerin tanımlayamayacağı kadar güzeldir.
jonny greenwood - gitar, piyano, klavye, ondes martenot, keman, viyolensel, synthsizer... daha gider bu
jose feliciano - gitar
mike portnoy - davul
eldar - piyano