ensest bir dişinin lider erkeği ' sen bu oğlanları öldürme ama senin kadınlarına da dokunmasınlar' ifadesiyle peyda olan bazı insanlar tarafından düşünülmesi bile korkunç olan katı bir tabudur.
tabular niye vardır? toplum insanların zaafını belirler ve bilir buna göre de yoğun yaşanan arzuları çirkin göstererek insanları bu eylemlerden uzaklaştırır.
insanlarda enseste karşı güçlü bir dürtü de var olduğu için tabu olmuştur.
riskli olan eylemler hatta zihinsel süreçler bile yasaklanır.
sosyal yaşamda cinsel dürtü kabul edilebilir bir formda ortaya çıktığı için ensestte bilinçten uzaklaştırılmıştır eyleme dönüşmesin diye.
yoksa toplum sevmez sizi, kabul görme ihtiyacı olmasaydı her erkek annesi ile sevişirdi.
kabul görmeyi geçin türkiye de yaşamasaydınız hala aynı kimliği taşır mıydınız acaba?
Eski çağlardan beri süregelen bir eğilimdir üstelik bu. Birçok imparator, kral kendi annesi, kardeşi ile evlenmiştir. Ancak bunun tabulaşması sanıyorum ortaçağ zamanına geliyor. Bir dönem meşru bir şekilde evlilikler bile yapılırken bu eğilimin gün geçtikçe artması işi tabulaştırıyor.
aşağıda örnek gösterilen spoiler içindeki 'kurgusal yazı' sosyal ağlar üzerinden birçoğumuz tarafından okunmuştur sanırım. 'babam'dan sonrası dağılan yazının konusu, tabularımızı belirleyecek yada içinden çıkılmaz 'matematiksel' bir problemin anlaşılmaz sorusu gibi'de can sıkar. "insan psikolojisi, cinsel haz'ı, zihinsel süreç içinde iradesine 'bakış açısıyla' tanımlamaya başlarken, bu süreçte kişi cinsel yönelimini de, belirler." ensest ilişkiye, birkaç kavram üzerinden yada dinler açısından baktığımızda'da sadece tabuların bunlar olmadığını'da görürüz. şayet "evrensel ahlak" 'Subjektiflik'i ayrıntı unsur olarak belirler. ancak, ahlaki yaşam adına, yasalara, kurallara uyarken, insan tabiatı gereği, yasaklardan dolayı, doğayı yaşamına uydurmaya çalışır. bu acı veren yara içten içe sessizce uğultu olup artıkça, 'yasak aile içi ilişki' kişisel bir problemden çok, toplumsal bir sorun halinde karşımıza çıkar. ensest eğilim, birçok karmaşık nedenin bir araya getirdiği, istismar edilmeye çalışılan, 'vicdani bir suç'tur. özelikle çocuklara karşı yapılan bu suçun insani hiçbir savunması olamaz. genellikle aile içinde geçen bu ahlak dışı suç "kız ve erkek çocuklara yönelik yapılan bir eylemdir" iradelerinden aileleri sorumlu bu sübyanların, ilişkide 'rızaları olmadığı' tek taraflı olduğu gerçeğini de hiçbir düşünce değiştiremez. son olarak, Freud, "tabuların yasaklara karşı güçlü bilinçaltı güdülerle hareket edildiğini söylemiştir." bahsi geçen 'yasak ilişki'de mağdur bir çocuksa eğer bu eğilim, duygusal değil, aşırılığın zemin hazırladığı, savunmasız birine fiilen uygulanan cinsel suçtur. (bkz: tecavüz)
"ensest ilişki, istismara uğrayan kişide ciddi psikolojik travmalara sebep olabilmektedir. Özellikle aile içinde çocukların istismar edilmesi bu çocuklarda büyük yıkımlara yol açabilme riski taşımaktadır." *
" Türk Tabipler Birliği, kadınların ve özellikle küçük çocukların korunması bakımından, ensest konusunun Türk Ceza Kanunu'nda ayrı bir yasa olarak belirlenmesi gerektiğini ileri sürmektedir." *
--spoiler--
Yetişmiş bir kızı olan bir dulla evlendim. Babam, üvey kızımla birlikte oldu ve nihayet onunla evlendi. Bu şekilde babam, benim damadım oldu. Uvey kızım da babamın karısı olmasından dolayı annem oldu. Benim karım bir oğlan çocuk doğurdu. Bu çocuk normal olarak babamın kayınbiraderi ve benim üvey annemin kardeşi olması dolayısıyla da benim dayım oldu. Babamın karısı da bir oğlan çocuk doğurdu, Tabii doğan çocuk benim kardeşim oldu fakat aynı zamanda, kızımın oğlu olması dolayısıyla da torunum oldu. Böylece karım da, annemin annesi olması sebebiyle, benim büyük annem oldu. Diğer taraftan ben de karımın kocası ve aynı zamanda onun torunu olduğumdan, hani nasıl bir büyükannenin kocası da büyükbaba olur, ben de böylece kendi kendimin büyükbabası oldum.... diye uzar gider
--spoiler--
kapitalizmin destek olduğu en büyük eğilimlerdendir. toprak ve mirasın bölünmemesi ya da daha az bölünmesi, şirketlerin ayrı kulvarda ilerlememesi vb. gibi sebepler destekçi olmuştur.
