gerçekten iyi bir hikayeye sahip inci yazarı. ama hikayenin başında böyle bir şey çıkacağına kanaat getirmek zor. ayrıca muhtemelen anlatan kişi değil, başka birisinin hayatında olan bir hikaye diye düşündüm ama o da değilmiş. adam sadece çok güzel şekilde uydurmuş. hayalgücü yani. ama çok iyi hayalgücü. zar adam esintileri vardı biraz.
neyse gittik berbere girer girmez konuyu değiştirmek için haluk bilginer de ye ye bıkmadı amk, hala seslendirme yapıyor aç gözlü oç diye bağırdım. babam ne bağrıyon len? tarzı köylü bir tepkiyle kafama vurdu. berber bana katılıyor olacak ki gülümsüyordu. buyurun abi dedi oturduk yan yana. oç beni çırağa tıraş ettirdi. ne olsun abim? dedi çırak samimiyetinden yüz bularak mehmet amca'ya dikkat etmesini, o adamın kendisinin teyzesiyle bir alakası olabileceğini belirttim. babam oç atladı ordan takılma sen ona, amerikan yap dedi. birden fırladım ayağa... yankee go home, askerinle üslerinle, hamburgerinle defol!! diye bağırdım. fırlayacaktım dükkandan ama oç kapıyı açamadım. sinirim yatışınca efendi efendi geçtim yerine. uygun bir dille çırağa bazen teorik devrimci gibi görünmem gerekebildiğini, amerikan tıraşının uygun düşmeyeceğini anlattım. makina tıraşıla 9 a vurması konuşunda anlaşıp işe koyulduk. hiçbir koşulda dayamasına izin vermeyeceğimi, kız arkadaşım ekşici olduğundan o geyiği çok iyi bildiğimi belirttim. anlamış görünmüyordu, mal mal baktı. tıraşım bitince babamınkinin bitmesini beklemek için gazetelerin resimlerinde göz gezdirdim. ''amına koydular ülkenin yaa??'', ''ama bunlardan da iyisi yok be kardeşim kime verelim?'', ''vay amk herifin arabasına bak aga'' türü çeşitli sohbet açıcı berber cümleler ettim. gerekli reaksiyonu alamadım. babamın tıraşı da bitince berber sağolasın abi, yengeye de selamlar diyecek oldu; sanane annemden oç deyip hızla uzaklaştım.
hikayesinde böyle zekiliklerim vardır ile
başlayan cümleleri, odasına alacağı kişiyi teste
tabi tutması ve kendine has üslubu ile gönüllere taht kuran; temel besini cappy ve
eticin olan inci sözlük yazarı. hikayesinin finali
de bir ayrı tabi.
son 2 buçuk saattir boğazımda yumru gibi bir hissiyatla her an gözlerim dolacakmış gibi dolaşmama sebep olan hikayenin yazarı. 'nasıl sağ gösterip sol vurulur' dersi vermiştir bana. çok basit ve çok eğlencelik bir hikaye beklerken sonunda benim gibi duygusuz mendeburu bile hüzünlere gark etmiştir. helal olsun diyorum. teşekkürler panpa.
