engin ardıç

entry929 galeri47
    528.
  1. dünkü sabah gazetesinde çıkan 'atatürkçü düşünce sistemi diye bir şey yoktur' adlı köşe yazısını okuduğumda hayretler içerisinde kaldığım yazardır.

    - hayır-hayır! yanlış anlaşılmasın! böylesi bir görüşü savunduğu için değil. " faşizmin başı kanlı bir savaşla ezildi komünizm de kendi kendine eridi bitti " ifadesinden sebep.

    üstelik, kendi kendine eriyip bitenin, komünizm değil devlet hegemonyasına dayalı sosyalist rejimler olduğunu, adının engin olduğunu bildiği gibi bildiği halde.
    0 ...
  2. 529.
  3. Bugünkü yazısında kürtçülere "anayasanızı hazırlayın gelin" şeklinde talimat vermiş köşe yazarı. Eskiden severdim bu adamı, dobra kişiliği ve bilgi birikimi ile beni kendine hayran bırakırdı. Çoğu fikrini de mantıklı bulurdum. Ancak şimdi görüyorum ki iktidar partisi sözcülüğünden başka birşey yapmıyor.

    Belki de doğru olan budur. Doğru olan güçlünün yanında olmak, cebini doldurmak, keyfine bakmaktır.

    Belki de doğru olan "banane lan ne bok yerseniz yiyin" diyebilmektir.

    Kimbilir...
    0 ...
  4. 530.
  5. 531.
  6. bölünmemizin hazırlık aşamasına ilk başlayanlardan. şimdi yavaş yavaş toplumun aklına sokuyorlar. alıştıracaklar zamanla. sonra da ufak ufak, ufak ufak planlarını gerçekleştirecekler.
    hep böyle olmadı mı zaten?
    0 ...
  7. 532.
  8. patronu kimse ve hangi siyasi görüşe yakınsa o görüşü savunan kişi. Cem Uzan'a ne güzellemeler yazardı. Şimdi adını anmıyor. Tek sabit olduğu konu yaklaşık 25 yıldır solculara giydirmesi. var bir acısı ama...
    0 ...
  9. 533.
  10. bu günlerde atatürk'ün ismini ağzına alıp, yazılarında bazı kişilere karşı kullandığı çeşitli esprilerde dillendirmeye başlamış
    yazar. örneğin, " atatürk sana çok kızdı" gibi, dikkat etsin, son seçimlere göre türkiye'nin en az yarısı atatürkçü.
    bir gün bu ağzına kızarlar sonra.
    0 ...
  11. 534.
  12. ağzı bozuk, sağa sola saldıran yazarların ülkede ne kadar tuttuğunun kanıtı.
    0 ...
  13. 535.
  14. yazdığı köşe yazılarının gazete yaprağını yırtıp üzerinde tırnaklarımı kestiğim adam. o bile çok ona aslında.
    1 ...
  15. 536.
  16. atatürk'e farklı şekilde köşesinden soru soran ama ne yapmaya çalıştıgını anlamadıgım köşe yazarı. he bu arada cevap alamayacaktır. niye şimdi ki başbakana ve muhalefete sormuyor da bu kürt sorununu, çoktan hakkı rahmetine kavuşmuş merhuma soruyor?
    0 ...
  17. 537.
  18. adamı sevmem, üslubunu sevmem, seveni de azdır zaten ama dürüst olup itiraf etmem gerek; adam son dönemlerde chp ve kılıçdaroğlu ile ilgili hangi tespiti, hangi tahmini yaptıysa hepsi doğru çıktı.
    1 ...
  19. 538.
  20. kalemini kılıç gibi kullanan yazardır.
    1 ...
  21. 539.
  22. 540.
  23. nihat genç akşam gazetesinde yazmaya başladığında köşenin adının ne olacağını sormuşlar.o da kendinden önce orda yazan engin ardıç'a itafen benden önce ki puşt olsun demiştir.nihat abiye sevgilerle.
    4 ...
  24. 541.
  25. ekmek parası için çekilen çile kutsaldır sözünü doğrulayan insan yazık la.
    0 ...
  26. 542.
  27. mihri belli gibi bir devrimciyi yerden yere vuran sözde gazeteci.
    engin ardıç gibiler ne kadar karalamaya çalışsa da, mihri belli benim gözümde devrimci biridir.

    http://www.sabah.com.tr/Y.../18/tarihin-ilgili-sepeti
    1 ...
  28. 543.
  29. aralarından yıllardır su sızmadığı gözlenen liberal solcular dan ayarın kralını yemiş kişi*.

    engin ardıç, cenazesi kalkmadan mihri belli'nin ardından da küfür etti
    yazı hayatının büyük bir bölümü sola ve sosyalistlere sebepli sebepsiz küfür etmekle geçen, ağzı bozukluğu ile tanınan sabah yazarı engin ardıç, bugün cenazesi kaldırılacak sosyalist hareketin önemli isimlerinden mihri belli'ye köşesinde tabiri caizse saydırdı.
    18 ağustos 2011 perşembe

    mihri belli ile en sert bölünme ve tartışmaları yaşamış sosyalistler, onun soldaki önemli yerini teslim ederken engin ardıç nedense ve kendisine nereden vazife oluyorsa, sol tarihe el atıp mihri belli için "türk soluna en büyük zararı veren adamlardan biri öldü" tabirini kullandı.

    i̇şte engin ardıç'ın o yazısı:


    tarihin ilgili sepeti

    görevinin türk solunu bölmek ve saptırmak, yozlaştırmak olduğu söylenirdi. ben de daha fazla bir şey söylemeyeyim de itle kopukla papaz olmayalım. türk soluna en büyük zararı veren adamlardan biri öldü.

    yaşına bile karar veremiyorlar, kimine göre 1915, kimine göre 1916, kimine göre 1918 doğumlu! (birinin ak dediğine öteki kara der ya... neyse ki artık bu kadar sudan sebeplerle birbirlerini vurmuyorlar.)

    mihri belli... yunan iç savaşında kullandığı kodla "kapetan kemal"... niçin kemal? çünkü atatürkçü rahmetli. hem de kemalist, hem de marksist. nasıl olunuyorsa maşallah desinler.

    türk sosyalizmi uzun süre çile çektikten sonra "legale" çıkmış, yüzde 3 gibi beklenmedik bir oranda oy almış, yürürlükteki seçim yasasının da cilvesiyle ("milli bakiye" yani "ulusal artık" sistemi) 1965 seçimlerinde meclise 15 milletvekili sokmuştu. senatörü bile vardı! türkiye i̇şçi partisi, solun umuduydu. i̇ktidara mı gelecekti? hayır, hiçbir şansı yoktu. ama mecliste ve toplumda "gerçek muhalefetin" sesi olacaktı. (hani günümüzde ödp'nin ve ufuk uras'ın "olamadığı" şey...)

    bu kadarcığından bile korktular. birkaç koldan saldırıya geçildi. çetin altan gibi sosyalist milletvekilleri meclisin göbeğinde serserilere dövdürüldüler. i̇smet paşa, olmayan sosyalizm "tehlikesinden" ürküp, hem ortaya "ortanın solu" diye içi boş bir palavra sıktı (ecevit'i bu amaçla kullandı), hem de demirel'le anlaşıp milli bakiye sistemini kaldırarak ti̇p'in bir daha meclise girebilmesini engelledi (öptüm sizi i̇nönücü solcular!) eh, ti̇p de "stalincilerin" eline geçti tabii, özgürlükçü sosyalistler (aybar ve ekibi) tasfiye oldular, bir taşla iki kuş.

    mihri belli de ortaya "milli demokratik devrim" diye bir balon uçurdu. buna göre, öncelik sosyalizm değildi. önce aydınlar ve işçi sınıfı milli burjuvaziyle el ele verip hem milli hem demokratik bir devrim yapacaklar, sonra, ileride, sosyalistler iktidarı burjuvazinin elinden alacaklardı. burjuvazi de eşek olduğu için buna he diyecekti! kime karşı yapılacaktı bu milli demokratik devrim? aristokrasiye karşı mı? türkiye'de öyle bir sınıf yoktu.

    solcu gençliği sokağa döken, onun yanlıştan yanlışa sürüklenmesine yol açan, sonunda da çok kişinin ölmesine sebep olan başlıca üç önder vardır: biri, sosyalizmi meclis dışına kovalayan, sokağa iten i̇smet i̇nönü (suçortağı süleyman demirel.) i̇kincisi, askere darbe yaptırmak isteyen ve sosyalistleri bu amaçla kullanan i̇lhan selçuk (ve de suçortakları doğan avcıoğlu, vesaire vesaire.) üçüncüsü, "solu kemalizm'e 'teori' alanında sımsıkı kenetleyen" mihri belli.

    "i̇lerici cunta" hayalleri... "asker ve sivil aydınlar öncülüğünde bürokrat sosyalizmi" hayalleri... türkiye'nin elli yılını yediler bu adamlar, binlerce gencin de başını!... tarih de affetmez, biz de affetmeyiz.

    şimdi tarihin ve hayatın defterinden çoktan düşülmüş birçok yaşlı ve gereksiz kişi belli'ye övgüler düzecektir. ölümü halkın umurunda olmadığı gibi ardından yakılacak ağıtlara da kimse aldırmayacaktır.

    eşi sevim belli, anılarına "boşuna mı çiğnedik biz bu yolları" gibi bir başlık atmıştı. yalnızca boşuna çiğnemekle kalmadınız sevim hanım, zarar da verdiniz. i̇şin zarar boyutu olmasaydı "geçen yüzyılın hayatlarını bir vehme kurban etmiş koca bebekleri" der geçerdim...

    turnusol biz sitesinden alıntı.
    0 ...
  30. 544.
  31. üslubu harika, bilgi birkimi engin zeki köşe yazarı. güzel insan.
    3 ...
  32. 545.
  33. yeni okuma yazma öğrenmiş gibi yazılar yazmaktadır. hesap edin bir yazar olarak cehaletini.
    1 ...
  34. 546.
  35. atatürk, cumhuriyet, onlarla beraber gelen ve onları andıran herşeye ve herkese uyuzlanan şahsiyetsiz kişi.
    0 ...
  36. 547.
  37. uzaktan adamdır, adamdan uzaktır.
    1 ...
  38. 548.
  39. bab-ı ali'nin çöplüğünden sipariş usulünce sabah gazetesine getirilen ve bunu organize edenlere şükrünü her gün köşesinde akıttığı lağım kokulu yazılarıyla ödemeye çalışan; sabah gazetesinden yollandığı gün başka hiç bir kurumda yer bulamayacağının farkında olduğu için köşesini sürdürme adına dilindeki bütün pütürleri yok etme pahasına yalakalığın ağababasını yapan; gündemden son derece uzak, atatürk'e saldırı odaklı yazılarla kime ne hizmet yaptığı belli olan delikanlı (!) gazeteci(!!).
    1 ...
  40. 549.
  41. cesur yazar!

    atatürk demokrat mıydı?

    Soruyu tersten sorarsanız gerçeğe daha çabuk ulaşırsınız: "Atatürk diktatör müydü?" şeklinde bir ahmak tartışmasına gireceğinize, "Atatürk demokrat mıydı?" diye sorunuz.
    Hayır, değildi.
    Bunun "iyi" ya da "kötü" olarak yorumlanması, adı üstünde, yoruma kalmış bir meseledir. "O devirde başka çare yoktu" gibi gerekçeler yalnızca yorumdur.
    Atatürk bir askerdi. Bir askerin demokrat olması, eğitimine, yetişme tarzına, mesleğine aykırıdır.
    Atatürk demokrat değildi. Muhalefetin hiçbir şekline izin vermemiştir. Hiçbir "çıkıntılığa" tahammül etmemişir.
    Yalnız padişahçılara değil, "onun tek adam yönetimine karşı çıkan" kendi cumhuriyetçi arkadaşlarına bile hoşgörüyle bakmamış, hem onları tasfiye etmiş, hem de örneğin Büyük Nutuk'ta hakaretler yağdırmıştır.
    Peki ya Türkiye Büyük Millet Meclisi?... diyeceksiniz.
    Tek partinin emrine verilmiş, mebuslar Atatürk tarafından "saptanmış" ve aday gösterilmiştir. Tek parti yönetiminde "aday" göstermek bile başlıbaşına gülünçtür. Seçim bir formalitedir. Meclis, karar alıcı değil "onaylayıcı" bir kurumdur. Hiçkimse "bu şekilde halkı yavaş yavaş eğitti" demesin, ülkemizde 1908 yılından beri hem de çok partili seçimler yapılmaktaydı. 1930 meclisi, 1908 meclisinin "geriye gitmiş" versiyonudur.
    Bütün bunlar "halk iradesi" diye pazarlanmış ve tek adam iradesi, büyük önderin halk nezdindeki muazzam prestijine dayanılarak dayatılmıştır.
    Peki ya Serbest Fırka?... diyeceksiniz.
    Ancak Atatürk istediği ve uygun gördüğü zaman "emirle" kurulmuş, kendi kendini kapatmasına göz yumulmuş, daha doğrusu kendi kendini feshetmeye teşvik edilmiştir.
    Peki ya devrimler?... diyeceksiniz.
    Zamana yayılarak, sırayla ve keyfe keder yapılmıştır.
    Niçin alfabe değişimi 1928 yılında olmuştur da 1924 yılında olmamıştır? Niçin soyadı kanunu için 1934 yılı beklenmiştir de bu iş daha cumhuriyetin başında bitirilmemişir? Niçin kadınlara seçme ve seçilme hakkı için önce belediye seçimleri, sonra, dört yıl sonra genel seçimler gibi adım adım, "alıştıra alıştıra" bir yol izlenmiştir?
    Bu devrimler için, bırakın halkı, Atatürk'ün kendi yakın çevresinden bile hiçbir zaman hiçbir öneri, hiçbir "inisiyatif", hiçbir karar ya da eleştiri gelmemiş, her şey Gazi Paşa istediği zaman, onun istediği şekilde ve ölçüde olup bitmiştir.
    Atatürk dönemi, Şevket Süreyya'nın da deyimiyle, bir "tek adam" devridir.
    Tek adam yönetimleri, büyük başarılara olduğu kadar vahim yanlışlara da yol açabilirler.
    Örneğin, herkesi bir çırpıda Çağatayca konuşmaya zorlayan "dil devrimi"... Çok kısa sürede, Atatürk'ün bizzat kendisine bile "yanlış yaptık" dedirten büyük falso...
    Bütün bunlar iyi midir, kötü mü? Biz karışmayız, kararı kendiniz vereceksiniz.
    Fakat bu durumda, "Atatürk'ün ruhunda diktatörlük yoktu" diye yazılar yazanlara biz güleriz ama ağzımızla değil.
    2 ...
  42. 550.
  43. 551.
  44. şu zamana kadar birçok kişiye ve olguya hakaret etmiş ama akape yalaması olduğu için başına bir iş gelmemiştir. bu herifi takip edenlerin zeka seviyesi de ortada.

    (bkz: köşe kaşarı)
    1 ...
  45. 552.
© 2025 uludağ sözlük