kapitalist götü yalamakla tornacı dedesinin haklarını savunmak arasında kararsız kaldığından yazıları çok büyük genliklerle ters sarkaç modunda salınan yarı aydın at sineği. sanat ve edebiyatı tarih dersi vermekle yükümlü zanneder genellikle, bu yüzden olsa gerek kemal tahir'den başkasına pek kafası basmaz. bir de idris küçükömer'in 1960larda sadece bir tez olarak öne sürdüğü türkiyede sağcılar aslında solcu solcular da sağcıdır klişesini kuran ayeti bellemiştir. eh böyle birinin de günümüzde liberal yalakalık sektöründen geçinmesi pek normaldir. tek anlayamadığım yanı, birçok konuda kendisiyle aynı görüşleri belirten orhan pamuk'un romancılığına ulusalcı tayfanın ağzıyla saldırmasıdır. bu hususda galiba en büyük muhalifi hıncal uluçla kader birliği halinde olup o romanları anlama yeteneğinden yoksundur.
yazdığı yazılarda hakaret ve argodan başka bir icraati olmayan; yine her yazısında atatürk, laiklik, cumhuriyet ve tsk eksenli olup, bu değerlere kin kusmaktan başka bir halt yemeyen akp yazarı.
ha hala akıllardadır.
bence utanmasıda yoktır.
obama başkan olursa taksim meydanında anırırım dedi. ne demişti anırırım.
tükürdüğünü yaladı.
ha hadi bunu dedin madem kendinden başka herkese hakaret ediyorsun, salak görüyorsunda bu sözün arkasında niye durmadın efendi demezler mi.
veya durmadın bari özür dile.
aa pardon bu akp yalakası zihniyetin lügatında söylediklerini yapmak ve özür gibi terimler yoktu sanırsam.
türkiyede kimsenin söylemediği bazı gerçekleri dile getiren,her satıra 2-3 kelime koyup köşe doldurduğunu zanneden ''bidon kafa'' ve ''göbeğini kaşıyan adam'' yazarlarının aksine son derece dolu yazılar yazan, devamlı takip etmeniz halinde pek çok ilginç ayrıntıyı yakalayabileceğiniz, hayal edemeyeceğiniz kadar kültürlü bir yazardır. zaten en büyük suçu da gerçek bir entelektüel olmasıdır. ''atam sen kalk da ben yatam'' yazarlarına ömrü hayatlarında bir daha asla yiyemeyecekleri ayarları yedirdiği ve bunu yaparken de gayet sert bir dil kullandığı için bu elemenlarca pek sevilmez. özellikle star gazetesinde yazdığı dönemde hem iktidara hem muhalefete giydiren, arşivlenmesi gereken müthiş yazılar yazardı. ayrıca gayet güzel kitaplar da yazmıştır. (bkz: islam teksasta)tek kusuru akp'ye fazla hoşgörülü davranmasıdır bence. ama sırf bunun için bu yazarı sıfır saymak da kelimenin tam anlamıyla insafsızlıktır. uzun lafın kısası, tüm kusurlarına rağmen piyasadaki en kaliteli köşe yazarlarından biridir.
bugünkü yazısında "paşam, herşey kabak gibi meydanda. zor geliyorsa daha fazla zorlamayın, bırakın paşam. verin dilekçeyi, gelin boğaz'da rakı içelim." diyen yazar.
atatürk hakkındaki tabuların yıkılması gerekliliğini espiritüel bir dille anlatan, ama bunu yaparken maalesef atatürk düşmanı ilan eden güzide köşe yazarımız.
kendisi hakkında bir anım var. nihat genç okuluma sık sık söyleşi yapmaya gelir. bunlardan birine katılmak bize de nasip oldu. neyse daha konuşmaların başında nihat genç kendini anlatırken biri neden köşe yazmadığını sordu. nihat genç önce kendisini çeken kamerayı kapattırdı ve anlatmaya başladı.
"bir zaman akşam gazetesinden teklif geldi. ikinci sayfadan engin ardıç ayrılmış, boşalan yere beni düşünmüşler. kabul ederim ancak bir şartım var dedim. köşemin adı benden önceki ...... olacak." güldü ve "tabi ki kabul etmediler" dedi.
bügün yayınlanan "kapitalizm budur evlatlarım" adlı yazısında "bunlar gayet basit bilgilerdir" diye nitelendirdiği bilgiler doğrudur ama sadece bu bilgilerle değerlendirmek baştan aşağı yanlışa sebep olmaktadır.
evet kapitalizm "sermaye büyümek zorundadır. büyüyemezse batar. büyük sermaye de hem iş hacmini arttırarak, hem de küçük sermayeyi "yutarak" büyür." sözlerinin "küçük sermayeyi yutarak" sözüne kadar ki bölümü doğrudur. fakat "küçük sermayeyi yutma" bölümü devlet denetimi ve düzenlemesinin ardından ve yüksek rekabetin ardından ancak olabilir, diğer türlüsü vahşi kapitalizmdir ve bundan kamu zararlı çıkar. kapitalizm uygulayan hiçbir gelişmiş ülke buna izin vermez. kapitalist iktisat literatüründe, kapitalizm herhangi bir müdahale olmadığı zaman aksak rekabetin, negatif dışsallıkların ve eşitsizliğin oluştuğu bir sistemdir.
yani devletin düzenleyici ve denetleyici rolü kapitalizmde çok önemlidir.
peki bizde avrupa birliğinin birçok gelişmiş ülkesi örnek alınarak yapılan alışveriş merkezleri ve esnaflarla ilgili kanun ne zaman çıkacaktı? 2000 den beri gündemde. hala çıkmadı. eğer bu yasa ilk gündeme geldiğinde çıksaydı alışveriş merkezlerinin sayısı sizce kaçta kalırdı? etrafınıza bir bakın kaç tanesi 2000'den önce vardı. hepsi mantar gibi türedi özellikle 2003'ten sonra.
hadi alışveriş merkezleri şehirçinde de olsun, bu kamunun yararına olsun. fakat yeterli alanı ve trafiği kötü yönde etkilemiyorsa (kamuya negatif dışsallık yaratmıyorsa) olmalı. size çok basit bir örnek vermek istiyorum.
2009 yılında Bahçelievler carrefour alışveriş merkezi açıldı. ataköy köprüsüyle bitişik olan yapı. e-5 ile başka bir yol arasında kalan bir yere imar verildi. adnan kahveci bulvarını e-5 e bağlayan bulvarın ortasından 4 şeritlik yol 2 şerite indirilerek otoparka geçiş yapıldı. evet yanlış duymadınız daha carrefouru görmeden 200 metre geriden "yolun ortasından" (bulvarın sol şeridinden ve sağ şeridinden normal trafik devam ediyor ortadan carrefour otoparkına giriş veriliyor.
Bir diğer örnek Başbakanın açılışını yaptığı ve bu sözleri sarfettiği 212 alışveriş merkezi. dere yatağına imar izni verilen bir alışveriş merkezi. hatta yaşanan büyük sel felaketinin en büyük sebeplerinden biri olarak gösteriliyor.
Bir diğer örnek Bakırköy Capacity ve Corousel alışveriş merkezleri. Yanyana 2 alışveriş merkezine izin verildi, trafiğin hali Capacity kurulmadan önce zaten vahimken 2. alışveriş merkezi de kurulunca içinden çıkılmaz bir hal aldı. bunun diğer örnekleri nişantaşında gözümüze çarpıyor.
Bu kapitalizm değildir, bu vahşi kapitalizmdir. çünkü sermaye denetimden ve düzenlemeden yoksundur ve bu tür durumlarda zararlı mutlak kamu çıkar.
şimdi engin ardıç'ın diğer sözüne gelelim. bunun diğer çözümü moskovada yaşanmış. marketlerde tezgahlar boşmuş sadece resimleri varmış. bu engin ardıç omurgasızı kime nasıl hitap edeceğini iyi biliyor. 1-2 kulaktan dolma bilgiyle iktisat literatürünü yutmuş zanneden vatandaşın gururunu okşuyor. onlar da evet doğru söylüyor diyorlar. 1- rusyada uygulanan sistem sosyalizmin kendilerine özgü yorumudur. devlet egemenliği kurmuşlardır, yanlış yönetmişlerdir vs. fakat uygulamanın kötü örneği tek örnek değildir. konu zaten sosyalist devlette değildir. bu ancak bilmeyen insana ya bu ya bu diye köy kurnazı dayatmasıdır. sosyalist ülke örneği olarak kübayı da inceleyebilir. Fakat konu zaten kapitalist ülkeler.
italya'ya gidenler bilirler, italya'yı gezmiş biri olarak konuşuyorum. Mükemmel bir küçük esnaf sistemleri var. Küçük esnaftan alışveriş ettiğinizde hem gerçek bir kültür kokusu alıyorsunuz hem de kaliteli malzemeleri vs. bulabiliyorsunuz. en güzel tarafı ise şehrin dokusunun bozulmamış olması. turistlerin saldırdığı meydanlar, tarihi yerler hariç hiçbir yerin rahatsız eden bir kalabalığı yok. romada alışveriş merkezi olarak tasarlanan yerler genelde ulaşım terminalleri. otobüslerin, metroların bir araya geldiği yerler. toplu taşıma ve alışveriş merkezi bir araya geliyor. metrodan iniyorsonuz diğer metroya ya da otobüse aktarma yapacaksınız karşınızda mağazalar. ne kadar akıllıca değil mi?
son olarak engin ardıç ile ilgili yazdığım bir önceki yazı en çok eksilenen yazılarımdan. umarım engin ardıçla ilgili yazdığım bir önceki yazımı neden yazdığı şuanda anlatabilmişimdir.
günlük gazetedeki köşe yazıları habertürk reklamındaki gibi bir yemek yapmaya benzetilirse,engin ardıç basın dünyasının en leziz yemeklerini yapan aşçıbaşıdır.özellikle sol,sosyalist camianın handikaplarına yaptığı dokundurmalar gerçekten harikulade.dili çok ustaca kullanıyor,yazıları keyif veriyor.
dilinin kemiği yoktur. eskiden aynı aynı fikirde oldukları tarafından aydın kişilik. olarak köşe yazarı yapılıp baş üstünde tutulmuş , solculuğa ters düşünce beyinsizlikle suçlanmış yazardır. yine de gülerek kendini de eleştirebilen kişilik.
günlük siyasi gelişmelerde sıkıştığında habire ittihat ve terakkiye söven adam.genellikle wikipediadan alıntılanmış gibi duran yazılarıyla meşhurdur.fazla nazik değildir.
ilginç bir şekilde belirli çevrelerce aydın, entellektüel olarak tanımlanan yazardır. Yazılarını yaklaşık 12 senedir düzenli olarak okurum, bu süre zarfındaki binlerce köşe yazısı aslında 8-10 ana temanın tekrarından ibarettir.Tek partidönemi eleştirisi, Türkiye'de sosyalistlerin, sosyal demokratların eleştirisi, CHP'nin niçin asla seçim kazanamayacağı vs... AKP iktidarından önce sıklıkla işlediği bir başka tema daha vardı, Türk halkının ne kadar cahil, aptal, zevksiz olduğu, bu eğitim-kültür düzeyiyle AB'ye üye olmamızın mümkün olmadığı üzerine ama her nedense özellikle Sabah'da yazmaya başladıktan beri yıllardır yüzlerce kez tekrarladığı bu görüşleri yazılarında görmez olduk. Herhalde aydın ahlakı böyle bir şey olsa gerek, rüzgara göre yön değiştirmek. Bu arada Genç Parti döneminde o zaman ki patronu Cem Uzan ile ilgili yazdıkları da arşivlerden çıkarılsa gerçekten ibretlik olur. Ayrıca bu köşe yazarımızın Obama'nın seçilmesi ardından verdiği sözün gereğini yerine getirip taksimde ne zaman anıracağını çok merak ediyorum.