engelli

    12.
  1. özürlü..
    engelli..
    canları acımıyor mu acaba bunları duyduklarında..
    senden benden engelsiz onlar..

    koskoca gövdemizden,
    bir tırnak eksilse kahroluyorken biz;
    kolsuz, bacaksız yaşıyor kim bilir kaç tanesi..
    bu yazdıklarımı da duysalar,
    kalpsiz yaşamaktan iyidir derler miydi acaba?..

    biz demezdik.
    demizyoruz da.
    kalpsiz yaşamanın da yollarını bulmuşuz nasıl olsa.

    diğerlerini hafife almak değil asla ama;
    ya kör, sağır, dilsiz ne yapıyor..

    söyleyecekleri,
    duyacakları,
    görecekleri ne kadar çok şey var oysa.

    merak ediyorum,
    dili açılsa bir dilsizin, ilk ne demek isterdi?
    ya
    gözleri açılsa bir amanın, ilk nereyi görmek olurdu arzusu.
    ya da bir sağır,
    neyi duymayı hayal ederdi acaba?

    böyle insanlar küçük şeylerle mutlu olmayı bilirler aslında ama;
    tutar birden,

    insanlık demek ister.
    insanlık görmek ister.
    insanlık duymak isterlerdi.

    arsızlar yani biraz.

    ama asıl nereye bağlayasım var söyleyeyim mi..
    - organ nakli! -

    öldükten sonra insan olun lan bari..
    4 ...
  2. 7.
  3. Dün akşam makina programına çıkmış serkan, selim ve kerim adındaki 3 mükennel şahsiyete utanmadan yakıştırdığımız sıfattır.

    Dün akşam makinayı izlerken binlerce kez gözlerimin dolmasına neden oldu bu üç adam. Gerçekten üçüde belkide bu ülkede en fazla adam sıfatını hakeden insanlar. Biz onlara özürlü diyoruz ancak onların yaptıkları ve yapmayı hayal ettikleri şeyleri yapamayacak yada yapmaya cesaret edemeyecek kadar özürlü olanlar bizleriz. Onlara özürlü diyerek yine onlara engel olan önlerine koyduğumuz engellleri kaldırmayan en büyük engelliler bizleriz. ikisi kör bir taneside fiziksel özürlü bu mükemmel insanlar bize dün hem ahlak hem insanlık hemde cesaret dersi verdiler. Bu kişilerden serkan bey fiziksel özürlü (ki özürlü demek çok ağırıma gidiyor çünkü bir şeyin özür olabilmesi için bir şeye engel teşkil etmesi lazım ancak bu adam hepimizden daha çok şey yapmış.)bir gazetede yazar ayrıca konuşma zorluğu çekmesine rağmen ayakta varyete gösterisi yapıyor ve geçen sene yılın adamı ödülünü almış. Selim ve kerim kardeşler ise görmüyorlar ancak istanbul hukuk fakültesini birincilik ve ikincilikle bitirmişler ve sesli kütüphane kurmuşlar sırf kendileri gibi olan arkadaşları kitap okuyabilsinler diye ayrıca şan dersleri almış şarkı söylüyorlar görme özürlü arkadaşlarına bilgisayar dersler veriyorlar ve eğitim cdleri hazırlıyo yurt dışına gönderiyorlar. Yurt dışından getirttikleri eğitim cdleri ile ingilizce öğreniyorlar ve daha aklımda kalmayan bir sürü şey.

    Bu adamları dün ekran başında gözlerim yaşlar içinde dakikalarca izledim ve alkışladım. Acıdığımdan dolmadı gözlerim sadece gurur duydum böyle insanların varolmasından ve utandım bir okadarda. Çünkü biz onların önüne engel çıkarıyoruz herzaman.

    Şimdi birileri bana yeniden tanımlasın engelli ne demek engel ne demek?
    4 ...
  4. 3.
  5. ülkemizdeki sayısı 9 milyonu bulan bedensel ya da zihinsel kusurlu kişiler.hitler zamanında gaz odalarında öldürüldüler ülkemizdede odalara hapis ediliyorlar.yasalarımıza göre, her işyerinde işçilerin yüzde 3'ü oranında engelli işçi çalıştırmak zorunludur. Ama onyıllardır uygulanmaz bu. Patronlar için engelli çalıştırmak zaten bir "zul"dür, bu yüzden çalıştırmazlar; çalışma müfettişleri ve iktidarlar da gözyumar buna. Ve bu böyle sürer gider.
    3 ...
  6. 35.
  7. Tekerlekli sandalyede olduğumu görüp soruyorlar
    Yürüyebiliyor musun?
    _hayır
    Hiç mi?
    ~hiç
    Vah yavrum vah yazık
    Bazılarına şey diyorum hobi olarak bazen geceleri kimsenin görmediği yerlerde yürüyorum.
    Sizide anlıyorum bilmediğiniz için meraktan soruyorsunuz ama bazen çok saçma sorular soruyorsunuz.
    3 ...
  8. 21.
  9. Hayat tarafından harcandıkları yetmiyor gibi; Sağlığını sonsuz sanan insanların, sağlığı bozuk insanlarla arasına koyduğu sınırdır. Sağlıklı taraf Engelli, sağlıksız taraf ucubedir (!). Ataların bir sözü de vardır bu sağlıklı engellilere ithaf olabilecek: ''Keser döner, sap döner; gün gelir hesap döner.''
    2 ...
  10. 19.
  11. engellinin 5 duyusu yara almış olabilir. ama onu özgür kılan 6. duyusudur. iradeden daha güçlü, her şeyden daha güçlü sınırsız, bu duyu, yaşama arzusudur ( 6. duyu şarkısının sözleri)
    2 ...
  12. 8.
  13. evet aslında onlar engelli,niye mi?çünkü önlerine konuşlanmış en büyük engel bizleriz.bakın şu anda ben bile siz biz diye ayırıyorum ki cidden bunu fark etmekle utanç duydum.hayır onlar diye birşey yok.biz diye bir şey var ancak.birbirine sıkıca kenetlenmiş,en gerçek duygularla birbirini seven ve saygı duyan bir toplum.en azından olmalı.sizi bilemem ama benden kat be kat daha akıllı daha duyarlı ve saygılı insanlar.baş tacı etmemiz gereken yerde acıyarak bakmakla yetindiğimiz için kendimden utanıyorum.iyi demiş kim dediyse asıl özür düşüncelerde olandır.
    3 ...
  14. 6.
  15. doğuştan veya sonradan meydana gelen hastalıklar, sakatlıklar (vücudun görsel/işlevsel/zihinsel/ruhsal farklılıkları) öne sürülerek, toplumsal/yönetsel tutum ve tercihler sonucu yaşamın birçok alanında kısıtlanan, engellerle karşılaşan kişi.

    http://www.engelliler.biz/index.html

    ayrıca;

    (bkz: doruk gazetesi)
    2 ...
  16. 2.
  17. türkiye verileri;
    engelli kişi sayısı: 8.431.937
    nüfusla oranı: %12.29
    en çok bulunduğu bölge: marmara bölgesi (%13.13)
    2 ...
  18. 18.
  19. Bir gözü kahverengi diğer gözü 104 lazer ameliyatı ve 10 buyuk ameliyat geçirdiği için mavi olmuş ve artık ameliyatlı olan gözü görmeyen kişidir. Küçükken bir yandan en az ayda bir kere ameliyat olup bir yandan okul arkadaşlarının taktığı "tek gözlü canavar" lakabıyla içinden, "ben de zekamla hepsinin önüne geçicem " diye avunan çocuktur. Liseye geçtiği yıllarda artık lakap takılmayan sadece acınan genç olmuştur, bundan sıkıldığı içinde artık kendi özrüyle dalga geçebilmeyi öğrenmiştir. En azından artık samimi olduklarına inandığı bir arkadaş çevresi vardır, ona acımayan. Artık ailesi akrabaları bu neşeli gencin engelini kafasına takmadığını düşünmeye başlar. Lise biter, üniversite kazanılır ve artık engelli olduğunu herkese neredeyse unutturan bu genç unutturdugu için pişmanlık duymaya başlar, çünkü ailesi bile anlayışını kaybetmiştir. Kızar, kime kızacağını bilmeden. Üniversiteye gitmekten vazgeçer, "çalışıcam" der dışından, "kimsenin parasını istemiyorum çünkü ben engelli olduğu için acınmanın acısınıda çektim kendini kandıran insanın neşesinide yaşadım" der içinden. Üniversite çıkmıştır akıldan sadece para kazanma isteği vardır. iş görüşmeleri başlar ama alınmaz hepsinin sebebi aynıdır. En sonunda sevdiği yapabileceği bir iş bulur "çizimcilik". Takı modelleri çizecek. Yani her gun birileri gelecek yanına hepsi soracak ; "sağ gözüne ne oldu". Zamanla bir yeteneği gelişir tanıştığı insanlar acaba ne kadar zamanda soracak bu alışılmış ama aşıldığı kadar da bıkılmış soruyu "şeyyy.. sağ gözüne bir şey mi oldu" , " bir şey sorcam gerçekten görmüyor mu sağ gözün mesela kapat diğerini bu kaç?". Yolda yürürken , otobüste kısacası sosyal hayatın parçası olduğu her an "acaba bu bana bakan beni beğendiği için mi bakıyor yoksa yüzümün bariz asimetrikliği mi ilgisi çekti neyse baksın kendi haline şükredene kadar baksın " ve bu genç nihayet daha yeni itiraf etmiştir kendisine gerçekleri tüm şeffaflığıyla
    "Sen engellisin sağ gözün görmüyor sol gözünde de sorunlar çıkmaya başladı daha 21 yasındayken. Ve bir gün gelecek tamamen kör kalacaksın ve şu an bile seni yarım adam olarak gören ailen ve arkadaşların o gün sana bakacak diye güvenme çünkü buna ihtiyacın yok bırak acıyarak baksınlar bırak tuhaf durduğun için daha az arkadaşın olsun bırak insanların hepsi baktığı herşeyi gördüğünü seninse görmediğini sansın".
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük