üşendiyseniz özet geçeyim. amerika'da çok zor şartlarda yetişmiş, annesi ve babası uyuşturucunun pençesinde olan, abisi 13 yaşında öldürüldüğünde bile annesi hapiste olan, kendisi de hapse düşüp kurtulan, sonra çalışıp didinip tırnaklarıyla kazıyarak basketbolda azımsanmayacak bir kariyer yapan ve en son karşıyaka'yı şampiyonluğa taşıyan robert lee dixon'dan bahsediyor.
yılmaz özdil enes kanter yerine, milli duygular üzerinden giderek mecliste türk milleti adına yemin edilmek istenmemesiyle karşılaştırıyor ama benim kafama takılan o değil, şu;
şimdi enes kanter mi daha türk, yoksa robert lee dixon mu? zamanında mehmet okur'un, hidayet türkoğlu'nun yaptıkları da aklımızda. diğer yandan futbolda milli formamızı yıllarca taşıyan mehmet aurelio gerçeği de var. gerçi ben yabancı oyuncuların milli formamızı taşıması taraftarı değilim, baştan belirteyim. elvan abeylegesse'ye de sıcak değilim, masa tenisi takımımızın çinlilerden oluşmasına da sıcak değilim. diğer tarafta da milli formadan kaçan sporcular var.