milletçe bir türlü yapamadığımızdır. ancak enerji tasarrufunu sadece evden çıkarken banyonun ışığını kapatmayı unutmamak olarak da anlamamak lazım tabi.
bar çıkışı sosyetenin ünlü ismi hangi hatunla çıkacak diye haber yapabilmek için, ya da arda turan denen zibidinin boş bakışlı sevgilisi için sinema kapatmasını haber yapabilmek için bir kameraman bir muhabir saatlerce bekleyebilir. o adamlar oralara gidebilmek için arabalara biniyor, oralarada beklerken birşeyler yiyip içiyor, fotoğraf çekiyor, kamera kaydı yapıyor, geliyor gazeteye basıyor, hep ziyan bunlar. gazete okuyan adamın zamanından da çalıyorsun ertesi gün.
adam pazar akşamı uyumak için yatağına yatıyor yahut, uykuya daha çabuk dalabilmek için televizyonu açıp ahmet çakar ı görüyor, bir saat ahmet çakar ı dinliyor.televizyon açık işte al sana elektrik israfı anasını satiyim. ertesi gün işine gücüne vereceğin enerjiden de yakıyosun haberin yok.
ikinci örneğe benzediğimi farketmem biraz moralimi bozsa da enerji tasarrufu böyle muamma bişey işte sözlük. gribim biraz, ateşim de var sanki. yoksa ben takmazdım böyle şeylere. neyse artık, oldu bi kere idare edicen patron.
yapılan bir araştırmaya göre, 1 milyon hanede akkor flamalı lambalardan en çok kullanılan 2si yerine kompakt florasan kullanılsa, pik saatlerde ihtiyaç duyulan 160 mw gücündeki santrale ihtiyaç kalmazmış.
kompakt florasan, akkora göre %80 daha az enerji harcar.