Kendisi Türkiyenin en iyi guardlarından biri olup, izlerken "Anammm ne tatlı şeysin sen ufaklık!" dedirten aslında 1.90 boya sahip olan sevimli kişilik.
A milli basketbol takımımızın Eurobasket 2009'daki ilk 2 maçında da kendinden beklenenin üzerinde bir performans sergilemiş ve beni şaşırtmıştır. Umarım hep böyle gider.
basketbolunu izlemekten zevk aldığım şahsiyet,turnuvada da iyi gidiyor bence.
birçoklarının aksine basketbolu aklıyla oynadıgını görüyorum,basketbolun arda turan'ı olma yolunda.
ilkokuldaki beden eğitimi hocası yeterli derecede basketbol bilen ve bunu da kendisine öğretmiş olan her türk insanı gibi basketbol oynayan bünye . bir insan top sürmekten ve artist artist eliyle oyun işaret etmekten başka bişey yapamaz mı allah aşkına ? ha bir de atış stili var ki evlere şenlik . bilek atamayan ama göğüsten attığı topun ardından bilek sallayan mahalle çocukları gibi . girse gam yemeyeceğim ama o da girmiyor . bir an önce basketboldan uzaklaştırılmalı ve salata işine yoğunlaştırılmalı kendisi .
nedendir bilinmez harun tekine benzettiğim, çok sevdiğim, top her eline geldiğinde insanların artık onu olumsuz eleştirememelerine sebebiyet vericek şeyler yapmasını istediğim * sempatik insan, basketbolcu.
6 yaşında yorulsunda biraz durulsun diye düşünülerek efesin alt yapısına verilen oyuncu. 13 ocak 1983 istanbul doğumlu. 18 yaşında a takıma geçmiştir. o yaşlarda da milli takıma seçilmiştir. 16 yaşımın bebeliğinde gazetede çıkan hiç bir haberini, resmini kaçırmaz saklardım. sırf bunu görebilmek için gittiğim, göztepe- efes, karşıyaka-efes maçlarında dayak yemekten son anda kurtulmuşluğum vardı. peki ben göztepe tribününde ender diye bağırıp dayağı göze almışken bu ne yaptı dipleri siyah olupda saçları sarıya boyalı bir moronla evlendi. neyse bize de sümüğüzü çekmek kaldı. ama yakından çok daha yakışıklı ve ender ben sana feci halde hayaranım deyince kızarıyor böyle.
u19 ve u21'de fransa maclarinda gösterdigi performans ile kendisine takilan "tony parker'i denize döken adam" sloganini 10 eylül 2008 tr-fransa macindan sonra da tekrarlatmasi beklenilen deli dolu, kücük, hizli ve sürekli deliler gibi yorulmus bir görüntüye sahip basketbolcu.
her daim heyecanlı görüntüsüyle hem kenardaki antrenörünü hem de maçı izleyenleri geren bir deli oğlan. bunca yıldır o parke senin bu parke benim koşuşturmasına,yüzlerce farklı salonda duştan erken çıkma bahanesi olarak "abi yıkanmadım,duş aldım ikisi farklı şey ondan kısa sürdü yoksa hijyenik bir insanım" demesine rağmen oyununa kattığı tek özellik yeni yaptırdığı,üzerinde iğreti duran dövmelerini sergilemek için yaptığı "basket sonrası kolu dirsekten büküp yess deme" hareketidir. bu açıdan vasat okul dizilerinde maç kazandıran basketi atan popüler oyuncu tandansı yakalamasına rağmen,gerçek hayatta "bu ender'i oyuna alan zihniyeti skyim" dedirterek sadece kendisini değil onu oyuna alan antrenörlerini de zor durumlara sokmaktadır.**
aslinda essiz bir dribbling yetenegine sahip fakat bitirislerdeki sorununu halen halledemediginden dolayi dikis tutturamayan, yine de patlamayi bekleyen bir volkan edasini koruyan milli basketbolcu.
zamanında kerem tunçeri gitsin de bu çocuk rahatça oynasın diye ben dahil sürüyle kişiyi mütemadiyen göt eden basketbol oyuncusu. ayrıca kendisiyle çalışan gardların hiçbir olumlu özelliğini kapamaması da insanı ender'in algı kapasitesi hakkında düşündürmektedir.
yillar yili ne ise yaradigini merak ettigim ve saniyorum hayatini basketbola vermis bunyelerin onda benim goremedigim bir seyi gorebildiklerini dusundugum basketbolcu. basketbolu akliyla oynayamayan oyun kurucu da olurmus biz bunu gorduk.
sanki koskoca efes pilsende baska sutor kalmamis gibi son saniyelerdeki el yakan toplari umarsizca kullanarak sac bas yoldurmustur bizlere. sut stili ile ilgili de bir iki kelam etmek istiyorum. yahu kac yasinda basladin sen baskete. kimse sana bilek sut atmayi ogretmedi mi. birde efes alt yapisindan yetistin. uclugun bir metre gerisinden kol salliyorsun. mahalle maclarinda buna tas atmak denir. o kadar barizki sutun girmeyecegi. her sut ayni yerden donuyor. panya ile cemberin birlestigi noktadan panyaya carpip geri donuyor. bu saatten sonra yeni sut stili oturtamayacagina gore genclerin onunu kesmemesini dilemekteyim.
yine dozajı kaçmış bir şekilde eleştirilen, oynadığı takım**, kötü gittiğinde, sakinliğinden midir diğer oyunculara göre ufak olmasından mıdır nedir her fırsatta günah keçisi ilan edilen talihsiz basketbolcumuz. bir kere dürüst olalım, adamın yeteneği var. heyecanı da var mı? var. oktay mahmuti, en büyük patlamasını yapmaya hazırlandığı her fırsatta bu adamın önünü kesti mi? kesti. sevgili antrenörü her sezon önüne yeni bir yabancı guard getirdi mi? getirdi. peki, biz, kendisinin, özgüveni geldiği zamanlarda, parker marker dinlemeden rakipleri perişan etme potansiyeli olduğuna şahit olduk mu? olduk hem de ne biçim. o zaman medya ve basketbolseverlerin, 2 nba'li oyucudan sonra en çok eleştirmeyi sevdiği adam, neden kendisi?
evet, bu turnuvada* gerçekten kötüydü, çok ağırdı, oyunu kuramadı, saate bakmadan oynadı, facia şutlar denedi. ama şu noktayı atlamayalım, takımın geri kalanı da ondan farklı değildi. bu turnuvada, takım arkadaşlarına ayak uydurup etkisiz kaldı diye, onun; basketbol yeteneğine, geçmişine ve gelecekte yapması muhtemel işlere haksızlık etmeyelim.