1929’da madrid elçiliğine atanan yahya kemal bey ispanyol bir arkadaşına hala dillere desten olmuş bir raks gecesi yaşamadığından bahseder ve akabinde endülüs’e davet edilir. Şiirin ilk dizeleri daha o gece şekillenir.
Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı...
Şevk akşamında Endülüs üç defa kırmızı...”
tatlı raks gecesi önce şiire sonra münir nurettin selçuk vasıtasıyla melodilere dökülmüş nihayetinde o nahif ilhama bizler için bir pencere açılmıştır.
münir nurettin selçuk bu şiiri besteleyeceğinin sözünü verir lakin yahya kemal'in bu besteyi dinlemeye ömrü vefa etmemiştir. bildiğim kadarıyla böyleydi...
şimdi dinleyeceğiniz kayıtta saz heyetinin eseri çalmaktaki isteksizliğine, münir beyin yer yer alkışlarıyla yer yer sesiyle sazendelere işaret ederek tempoyu yükseltme çabalarına şahit olacaksınız..
bu isteksizlikteki sebebi bu bestenin o dönemde belli çevrelerce kabul görmemesiyle açıklayabiliriz.
eser elbetteki zaman içinde hak ettiği değeri görmüş
ve türk müziğinin şaheserleri arasındaki yerini almıştır..
fakat her yeni çalışma takdir edersiniz ki belli çevrelerce önceleri kabul görmez, yoğun şekilde eleştirilir...
evet yıllar yıllar öncesine ait bir kayıt.. insan zamandan sıyrılıyor ve adeta o anın içine dahil oluyor.
buyrunuz efendim