-sevgili bulduğunda arayıp sormayan, sevgilisi olmadığında dibinden ayrılmayan
-çok sevdiği arkadaşları yokken sana yapışık yaşayan, süpersonik kankaları geldiğinde seni siklemeyen
-hoşlandığı çocuk sana ilgi gösterdiğinde düşmanımsın triplerine giren
-akşamaları dışarı çıkacak arkadaş bulamadığında arayan
-içecek başka arkadaşı olmadığına yüzsüz yüzsüz dertleşelim mi diye yanına gelen çıkarcı arkadaştır. **
yüzüne "canım, cicim" diye konuşup, arkandan "aa ben de onu hiç sevmiyorum evet şöyledir böyledir o" diye konuşan
iyi gününde seninle gülüp eğlenen, kötü gününde yanına uğramayan
sevgiline utanmadan yazılan
sana devamlı yalan söyleyen, üstüne yakalanan
saymakla bitmez, çok çeşidi vardır. bir kaçı da şöyledir:
- yüzüne gülen, arkandan kuyu kazan.
- iyi gününde yanında olup kötü gününde ilişiği direk kesen.
- eğer ikinizde uzaktaysanız, siz hep aradığınız halde onun hiç aramaması.
- sizleyken başkası hakkında devamlı atıp tutan. ( ki muhtemelle başkası yanında da sizin hakkınızda atıp tutuyor.)
- işiniz düştüğü zaman gım yam eden.
- ortak bir iş yaparken, işten hep kaçamaya çalışan.
- borç alıp ödeyeceğim deyip ödememek. bir daha da görüşmemek.
- devamlı sizden otlanan.
- sizinle resmen kommensalist bir ilişkiye girmişse ( ki bi bakarsınız aslında parazit ilişkiymiş.)
en şerefsiz arkadaş türüne, en çarpıcı örnek, "eşkiya" film'inde berfo ile baran(eşkiya) arasında geçer.
Berfo: sen yapabilirmiydin benim yaptığımı? en sevgili arkadaşına ihanet edebilirmiydin?onu jandarmaya şikayet edebilirmiydin? arkadaşının altınlarını çalabilirmiydin? o altınlarla arkadaşının sevdiği kadını anasından babasından satın alabilirmiydin? arkadaşını ölüme gönderebilirmiydin? ama ben yaptım. aşkım için yaptım. şimdi sen söyle bana hangimizin aşkı keje'ye daha büyük? hangimiz keje için bu kadar günaha girmeyi göze alabildik? ben bunları yaptım. çünkü aşıktım. vurulmuştum, ölüyordum aşkımdan. bu aşk için ben cehennemde yanmaya hazırım. ya sen?...
essah mi bir arkadaşından çok daşşaklı bir marka ikinci el saat satın alır. Arkadaşı der ki "hacı bu saat bozuk, önce bir servisine götür tamiri mümkünse fiyatını aramızda konuşur anlaşırız"
kordonu olmayan saati aldım sirkeci'deki servisine bıraktım. tamir masrafı 2000 yılının rakamlarıyla 25 milyon, kordon yenileme 12,5 milyon toplamda 37,5 milyondur. Saatin tamirini yaptırdım. parayı ödedim, bu arada saatin sıfırını merak ettim 55 milyon cevabını alınca ben de kendi kendime dedim ki 5 milyon da bizimkine veririm o zaman, aramızda hallederiz.
olmaz diye gürledi şerefsizin önde gideni arkadaşım faturayı görünce. sebebini sordum, kordon beni ilgilendirmez dedi. tamir masrafı 25, sen de bana üste 25 ver elliye satmış olayım sana dedi. ben de kendisine bu teklifin mümkün oladığını sıfırının 55 olduğunu, üstelik saati kordonsuz olarak bana satmaya çalıştığını söyledim. Beni alakadar etmez dedi. saatin kordonunu sökmeye başladı, faturayı, kordonu ve 25 milyonu masamın üzerine bıraktı. işte o an, onu hayatımdan çıkarma isteği tavan yaptı. suratına faturayı ve bıraktığı parayı fırlattım. istemez para pul, saatin tamiri de hadiyem olsun dedim.
parayı (25 milyon) ve kordunu bir iki gün sonra başka bir arkadaşla gönderdi. ben de bir daha arkadaşlarımla alış veriş yapmamayı öğrendim. bahsi geçen şerefsizi de o günden sonra hayatımdan tamamen çıkardım.
girdiği her ortama ayak uydurmak için tarzını, görüşlerini değiştiren ve 10 senedir iyi gününde, kötü gününde yanında olduğunuzu unutup size, "sen ne karışıyosun bu benim hayatım." diyerek çekip giden sahte arkadaştır.
