o'dur. onu özlersiniz, onla geçen zamanlarınızı özlersiniz. onla gülen yüzünüzü, onun dokunduğu omzunuzu, sırtınızı özlersiniz. aslında herşey yerli yerindedir ama o yoktur artık saçma salak sebeplerden kendi ellerinizle yok etmişsinizdir onu.
aranızda onu özlemeyen var mı bilmiyorum ama onu özlemiyorsanız hayatı bir yerlerde eksik yaşamışsınız demektir. gökhan kırdar söylüyor fonda şu anda
ne bir avuntu, ne de biraz ümit
ne yaptın bana nedir bu sessizlik
içimde bir şey acıyor sen gelince aklıma.
Eski ben;dertsiz,neşeli ,çocuksu... bir çiçeğe bakarken,bir karıncayı saatlerce izlerken gülümseyen beni özledim.öldürüldü cesetleştirildi ruhum.eski oturduğumuz sitemi,en çokta eski samimi arkadaşlıklarımı özledim.ne zaman kirletildiyse ruhlarımız bunun adını olgunluk diye adlandırdılar eski beni özledim hemde tarifsiz olan en derin duygularla özledim be.geri o yılları getirebilecek kimse yok gelse bile ben o kadar güçlü değilim en azından güçlü hissedemiyorum.geri verebilir misin bana o güzel yılları o kadar çok gülebilir miyim yine insanoğlu?
Ninem.
yumuş yumuş elleri, mis gibi kokusu, her banyo sonrası ördüğüm saçları, kavgalarımız, nefes alıyor mu diye gece odasını kontrol edişlerim, dahası vs.
ve 14.5 yıl, keşke kızımı tanısaydın.
Askere gitmeden önce öptüm, kokusu burnumdadır. Geldiğim de yoktu. Cenazesini bile görmedim. Kimse de söylemedi, Şırnak'ta olduğum için. Ve uzun bir zaman saklamışlar benden. 6 ay kadar. Öyle telefon basit birşey değildi orada, hep oyalamışlar beni.
Geldiğim de eve, Kocaeli'ye gitmek istedim. Babama, annen yine patlatacak güzel yemekleri bayağı yeriz dediğim de,
O artık yok demişti hiç alıştırmadan. Biliyordu, alıştırarak söyleyebileceği bir şey değildi.
Tam evin önüne geldik. Ben askere gider iken, beni öptüğü yerde, silueti belirdi gözümde. Ağlamak bir yere kadar. Beni öptüğü yerden ayrılıp, Kalbi dünyalar kadar güzel kadının mezarına gittim. Taşı bile eskimiş.
Halbuki, mis kokusunu içime çekip, o mükemmel yemeklerini hunharca yiyecektim. Şakalar yapıp, sinir edecektim o'nu.
Puşi almıştım Diyarbakır ktm den ayrıldıktan sonra. Siyah şalvar almıştım. Dilenci kılığına girip, şakayla karşılayacaktım o'nu.
Çok sevdim o kadını sözlük. Hiç bir zaman da unutmayacağım. Bu zamana dek yaşadığım en büyük acılardan birisidir.
Kronik kaybetme korkusu bırakarak giden annemdir. Bir kadın tanıdığında veya insan, ne yaparsa yapsın kaybetmekten korkmaktır. Yüzünü bile tam hatırlamıyorum artık anılarımda.
Annenizi sevin demeyeceğim bir gün öleceğini düşünerek severseniz içiniz acır, anı yaşamak için sevin, sevgi depolamak için sevmeyin depolanan sadece acı olur.
Her gidende, her acıda ve her düşüşte alt solunum yollarınızda bir yumru olur aklınız gelir. Aklınıza gelir çünkü içinde büyümüşsündür. Arkadaşım hayal et, bir insanın içinde 9 ay boyunca yaşıyorsun. Evde otelde değil bir insanın içinde rahminde ve ikinci kez ayrılıyorsun.
ilk örtmenim özlem hoca. Sarı saçlarına mavi gözlerine vurgundum. 4 yıllık platonik ilişkimizden sonra öğrendim 12 yıllık evli olup 3 çocuk annesi olduğunu.
Yaa sözlük, sihirbaz değildik ama biz de çok şeyimizi kaybettik...
O'nu özlüyorum elbet. En çokta gözlerini özlüyorum. Koca gözlerini kısınca göz kenarlarındaki o kırışıklığı özlüyorum. Sonra saçlarını, kısacık kestirdiği saçlarını. O kadar tatlı olmuştu ki çocuk gibiydi.. Dudaklarını özlüyorum bazen. Öyle güzel öpüyordu ki kısa bi süre cennete adım atıp geri geliyordum sanki. Ahh ulan özlüyorum işte geri dön...