ne yemek var ne uyku
sadece kemiren kuşku
kaybettim tamam kabul
kafam batı,yüreğim doğu
bir gün anlarsın,başka bir şehirde
belki başka biriyle beraberken
bir gün yanarsın,yoğun iş gününde
son taksitleri öderken
dön geri,affet beni
nasıl da zor söyledim bak bu cümleyi
sen iyi bilirsin,ben en çok seni sevdim
saat çaldı,isyan var
açıl gözlerim açıl,güneş var
acılar sever bizi,bu kadar yeter
bir gün anlarsın,başka bir şehirde
belki başka biriyle beraberken
bir gün yanarsın,yoğun iş gününde
son taksitlerini öderken
bu şarkıyı çok sevip te illa gitarla çalacam diyen arkadaşlara:
Em D
Ne yemek var, ne uyku
Em D
Sadece kemiren kuşku.
Em D
Kaybettim tamam kabul
Em D
Kafam batı yüreğim doğu.
C G
Birgün anlarsın, başka bir şehirde
D
Belki başka biriyle beraberken
C G
Bir gün yanarsın, yoğun iş gününde
D Dsus4
Son taksitleri öderken
Em
Dön geri, affet beni
D
Nasılda zor söyledim bak bu cümleyi
C G D - C
Sen iyi bilirsin ben en çok seni sevdim
Em D
Saat çaldı isyan var
Em D
Acıl gözlerim açıl, güneş var
Em D Em D
Acılar sever bizi, (bu kadar yeter) ) 2
bora uslusoy'dan asla geri dönme* ile peşpeşe dinlendiğinde hüzün travması yaratabilir bünyede.. "hüzün ki en çok yakışandır bize" * olsun, hüzün bırakılmaz, Hem demez miydi bir adam en güzel halin belki de öylesi..
sevginin ölçülebilirliğinden ziyade, yalınayak cam kırıklarında yürünülen o edilgen tavrı yaralarken üstelik, en çok beni..
şarkının klibinde şu şekildedir:
yaşam büyükşehir sayılamayacak ama pekte küçük olmayan bir şehirde ilerlemektedir.
sevgilisi tarafından terk edilen gencimiz yere çömelmiş vaziyette başı dizinde elleriyle kulaklarını kapamaktadır bulunduğu odada ne bir soba ne yere serecek kilim parçası ne de oturacak bi kanepe bulunmamaktadır. minder, televizyon sehpası, eski model televizyon ve üzerinde saat, boş bira şişeleri, duvara yaslanmış re teli kopmuş bir gitar, kirişlerinden su damlaları akan ve rüzgarın uğultusuna yanlızca aşık bi insan zihninde çözümlenebilecek harmoniler katan bir pencere.günler siyah beyazdır*. derken şarkı akmaya başlar
ne yemek var ne uyku
sadece kemiren kuşku
kaybettim tamam kabul
kafam batı,yüreğim doğu.
başka güzel bir şehirde belki elektrik belki su elinde faturalar, arkasındaki sevgilisiyle flört eden beyaz tenli yeşil gözlü bir genç kız ansızın duraksar ve yere bakar...
bir gün anlarsın,başka bir şehirde
belki başka biriyle beraberken
bir gün yanarsın,yoğun iş gününde
son taksitleri öderken.
ıssız odasında yapayanlız gencimiz oturduğu yerden pencereye bakmaktadır.
dön geri,affet beni
nasıl da zor söyledim bak bu cümleyi
sen iyi bilirsin,ben en çok seni sevdim.
aniden saat çalar ve gencimiz bir bir idam mahkumunun prangalarını koparışı gibi ayağa kalkar, ıssız odasına aniden güneş doğar artık sadece siyahla beyaz yoktur odasında...
saat çaldı,isyan var
açıl gözlerim açıl,güneş var
acılar sever bizi,bu kadar yeter...
herhalde cenk taner abimiz bi klip yapsaydı böyle olurdu.
en çok seni ......
en çok seni ......
en çok seni ......
boşlukları sen doldur diye bekledim,
kendini ne kadar önemli kıldığını görebilmek için.
bekledim,
ve en çok seni ......
sen çaresizce söylemişsin, gömmüşsün geçmişe abicim de, "senle ben batı doğu ama dünya yuvarlak" umudu taşıyan kadın olmak da lazımdı.
kime inanalım şimdi biz?
"kesmeşeker iyidir ya!" diyip, hayata o şekilde devam edilen parçalardandır.
eğer "en çok seni sevdim" diyecek kadar sevememişseniz şimdiye kadar ve bunu deli gibi istiyorsanız, sevmiş ama diyememişseniz ya da kimseyi sevmeyeceğinize inanıyorsanız dinleyin, birebir...
çok ama çok tehlikeli bir şarkıdır. geçen kış yağmurlu bir günde narlıdereye giderken tracklistten fırlayarak dumur etmişti beni. otobüs camından bakakaldığım mavi botlu kızı hatırlamamı sağlar.
(bkz: seviyorum merkez)