iphon... allahın belası, elden düşürülmeyen ve bana eşimin gözümün içine baka baka kimlerle mesajlaştığını anlayamadığım ama ilk gördüğümde çok ilginç gelen, fakat hayatımı yıkan alet...
zamana, koşullara ve gelişmelere göre değişir. mesela pazartesi ve cuma günleri imkb verilerini gönderen ekranlara küfredilir, cumartesi ve pazar günleri son sistem denilerek alınan metrobüslere sövülür. tabii, onları alanlara da sövülür ama onları alanlar elektronik değil, onları saymıyoruz. hafta içi devlet dairelerinde işi olan vatandaşlar kilitlenen sisteme çok söver. aradan devamlı yenisi çıkan ayfon sıyrılır ve burun farkıyla birinci gelir.
müsait değilken aranınca, aradığınız kişi açmayınca, aptal bir mesaj gelince, aradığınız kişiye şu anda ulaşmak tam bir mandalıktır gibi bir ton duyduğunuzda, gece titreşim korkudan sıçmanıza neden olunca, uykudan iğrenç bir melodiyle aranırken uyanınca, sabah telefonun alarmı çaldığında...
(bkz: playstation kolu)
her gol kaçırıldığında çeşitli hakaretlere ve fiziksel şiddete maruz kalmaktadır bu alet.
hele bi de masadan kalkılınca o günün kaybedenin kola son bi ölüm vuruşu vardır ki.
ha bi de tekken, mortal combat tarzı oyun oynayanların da farklı bi tarzda işkenceleri vardır ve görülmeye değerdir.
bence televizyon kumandası. bazen o kadar deli eder ki insanı, televizyonun dibine kadar girersin yine almaz. acaba pili mi zayıflamış diyerek 2 kilometre ötedeki markete gidip pil alırsın yine çalışmaz, deli olursun. ama şimdi öğrendim. çalışmadığı zaman kafama vuruyorum kumandayı hemen çalışıyor.
sahsen benden en cok küfür yiyen alet bizim evdeki bilgisayardir.
bir program install yaparsiniz, dogru yaparsiniz, ya da yaptiginizi sanirsiniz, sonra programi acarsiniz, baska baska isler yapmaya baslar, ya da durup dururken bilgisayar, neyi kastettigini bilmediginiz bir sual yöneltir, altindaki kutuda da evet ve hayir secenekleri vardir. bu soruya yanit vermeden baska da bir islem yapmiyordur, lanet olsun der, evet dersiniz, bir sürü numaralar olur, anlamazsiniz, falan....ya da hayir dersiniz, bu sefer de buna binaen gene anlamadiginiz bir suala yöneltir...onu da yanitlamaniz gerekmektedir.
gerci artik iyice ustalastik, öyle seyler oldugu zaman, genelde biliyoruz ne sordugunu, ama bu yerlere gelene kadar bilgisayar yaptigimiz kavgalarin haddi hesabi yoktur. allah´tan söylediklerimi anlayip ekrandan bana cevap vermiyor. yoksa ben coktaaan bu komputeri pencereden assaa birakiverirdim, "bak bi de karsilik veriyo adi..." diyerekten...
(bkz: cep telefonu)
ben yazarım mesajı o arkadan yavaş yavaaaaş gelir içimi bayar. hele bir de açılması var, abartmıyorum 10 dakika...
aaah ahh nerde o eski 3310lar. *
