tüik in yaptığı araştırmanın sonucudur. en fakirle en zengin arasında 8 kat fark varmış. hani şu değişsin bu düzen, kahrolsun bu düzen diye höykürenler var ya. bak düzen 8 kat iyi yaşıyor. düzülense 8 kat rezalet içinde hayata tutunmaya çalışıyor. düzeni değiştirsen ne olur düzülen aynı olduktan sonra.
edit: biliyorum ki bu başlığa entry ya girilmeyecek ya da çok az girilecek. düzülenler halinden memnun demek ki. vermişler afyonu sığırcıklara düzdüklerini sanıyorlar. lanet olsun böyle sisteme.
en zengin yüzde 20 ile en fakir yüzde 20'lik nüfus dilimlerinin gelirleri arasında 8 katlık fark olması durumudur. bir de dikkat edilmesi gereken, bu fark gelirler arasındadır, servetler arasında değil. yani en zengin yüzde 20'nin yıllık kazancını en fakir yüzde 20'nin yıllık kazancına bölünce 8 çıkıyor ama en zengin yüzde 20'nin servetini (ev, arsa, araba, hisse senedi, tahvil vs... değerleri toplamını) en fakir yüzde 20'nin servetine böldüğümüzde çok daha büyük bir uçurum karşımızda duruyor. çünkü en fakir yüzde 20'lik kesim ancak zorunlu ihtiyaçlarından arta kalanı tasarruf edebilirken (tabi artarsa), en zengin yüzde 20'lik kesim görece ne kadar çok lüks içinde yaşarsa yaşasın yine de en fakir yüzde 20'den daha fazla tasarruf yapabilecek gelire sahip olabiliyor. bu da servet uçurumunun gelir uçurumundan daha hızlı derinleştiğini gösteriyor. servet dağılımındaki bozulmanın zamanla gelir dağılımını daha da adaletsiz noktalara getireceğini tahmin etmek zor değil bu durumda. ayrıca servet dağılımındaki bozulma ekonomik kaynakların atıl kalmasına neden olarak milli gelir seviyesinin potansiyelin daha aşağısında gerçekleşmesine neden oluyor. gelir dağılımı piyasaya bırakılmamalıdır. hem sosyal adalet hem de kaynakların verimli kullanımı için devletlerin etkin müdahalesine gerek vardır. tabi bizde ekonomiye devletin müdahalesi konusunda ancak, muhtemelen zaten zengin olanlara yatırımları için yapılan nakdi ve ayni desteklerle vergi indirimleri gibi teşvikler konuşuluyor malesef.
en zenginin en yavşak olması, en fakirin en gariban ve gururlu şerefli dürüst namuslu adaletli ve insancıl olması 8 farkın ta kendisini oluşturmaktadır.
aslında fark fakirlerde zenginlerde değil. gördüğünüz üzere zenginin 1 özelliği var fakirin 7.
bırakalım da demagojiyi amına koyayım böyle dünyanın adaletinin.
Açık ve net yalandır! nedenine gelince; dağıtımdan en faZla pay alan yüzde 20 ile en az pay alan yüzde 20 inin arasındaki fark demektir bu ekonomik anlamda. Gini katsayısı denen orana göre ''0'' ' a denk gelen katsayı mükemmel gelir dağılımı demektir. Şimdi türkiye de resmi anlamda bölüşümden en az pay alan kesmin 700 tl ile asgari ücretlilerin olması lazım. Bu durumda en fazla pay alan yüzde 20' nin gelir ortalaması 5600 tl olması lazım. Şimdi türkiye' de sigortasız asgari ücretin altı bir gelirle çalışan büyük bir kesmin olduğu yadsınamaz. Otomatikman en düşdüğün ortalamasının yanlış alındığını aşikar. En fazla alan yüzde 20 nin de gelir vergisinden en iyi kaçınan, oransal olarak en az vergi veren kesim olduğu yadınamaz bir gerçek. En yüksek kazanç sağlayanların düşük gelir gösteren olması bakımından lider ülkelerden birisidir türkiye. Tüm bu faktörler göze alındığında. Gelir dağılımında adaletsizlikler bakımından gerçek oran kesinlikle 1/8 den 1/ 25 e düşecektir. En az alanın 700 den aşağı aldığından hepimiz ne kadar eminsek, aynı şekilde en fazla gelir sağlayan yüzde 20' nin de 5600 liranın çok üzerinde bir gelir ortalamasına sahip olduğundan emin olmalıyız. Her konuda, sikkodan rakamlarla kandırılmaktayız. Gerçek olan yegane bir şey varsa, o da budur.
başka uzaman arkadaş, konuyu servet ekseninde ele alarak, paranın azalan marjinal faydası ekseninde iki kesimin marjinal tasarruf eğilimi arasındaki farkın geometrik olarak bu adaletdsizliği katlayan şekilde etkilediğinden çok güzel bahsetmiş zaten, bu konuya hiç değinme gereği bile duymuyorum bu yüzden.