türk kızlarıdır. geçmiş olsun.. türkiye'nin en zeki kadını anketlerinde bi aralar hep hülya avşar siler süpürürdü oyları. en zeki kadını anketle belirleyen bi magazin medyasına da sahibiz ayrıca. ondan sonra "türk kızları niye böyle diye" yakınıp duruyoruz. en zekisinden ne hayır gördük ki, alt kademedekilerden yüzümüz gülsün! biz eşşeğiz be!
yetenek(siz)siniz yarışmasında(yarışma bile değil), oraya çıkan insancıklar becerileri(sizliklerini) sergilerken üzülüyorum.
hele ki yarışmacı kimliğinde olan kişiler bir müzik aletini çalma yada bir eseri yorumlasalar veya günlük hayatta kullanılan bir objeyi-aleti yada hayatı kolaylaştıracak bir tasarımı sergileseler daha anlamlı olmaz mı?
mesala; keman ile yada saz ile tarzı dışında bir eseri yorumlasalar. örnekler çoğaltılabilir.
hülya avşar ''dans etmek hoplamak zıplamak değil ki'' diyerek takdirimi kazanmıştır.
ruh ve yaratıcılık estetik olmadan atletizmvari sirk cambazlığını müzik eşliğinde yapmayı dans zanneden kültür erezyonuna uğramış garibanlar, entellektüel bilsizliğinin kurbanı olup hareketlerinin kombinazyonunu sergileyecek-düzenleyecek kareografiden yoksun maymun gibi zıplamaktan başka bir şey yapmıyorlar.
aslında dans-müzik, en anlamlı toplumsal ifade olup, sosyolojik bir başkaldırı-isyan tarzıdır. hayatı ve zorlukları, güzellik ve mutluluğu, acı ve anarşizmi beden dili ile anlatın dense başka bir olguyu insan zekası henüz keşfetmemiştir.
hülya hanım, dinlediğim-seyrettiğim yada tarzını tasvip ettiğim bir sanatçı değil ama doğru söze ne denir. gözden-kulaktan kaçan bu çıkışı ve gerçeği söylemesini bile irdeleyecek birikime sahip olmayan, algılama zorluğu çeken özentiden başka bir şey elinden gelmeyen gençlik ile burnumuz bokta olduğundan güzel kokuları algılayamıyoruz.
