en yakın arkadaşın ölmesi

entry114 galeri0
    14.
  1. bir arkadaşım vardı ki ölse de kurtulsak diye bakıyodum ölünce anladım ki onu çok seviyomuşum...
    2 ...
  2. 13.
  3. üzerinden tamı tamına 1 yıl geçmesine rağmen o günkü gibi derinden etkileyebilen hadise... öleceğini bile bile nasıl bağlanmışım... öğrendim.
    1 ...
  4. 12.
  5. o da öldüğüne göre artık bir kedi yavrusu kadar yalnız olduğunuz hissine kapılmanıza neden olabilecek ve hatta sıranın kendinizde olduğunu bile düşündürecek kadar kötü olan,olmaması gereken,hep olan durumdur..allah korusun..
    3 ...
  6. 11.
  7. mevlutte bele$ tavuk pilav yiyeceğimizin habercisidır.
    (bkz: yabadaba du)
    2 ...
  8. 10.
  9. gözden akan bir damla yaş, onun hiç geri dönemeyeceği yere gittiğini bilmenin acısı, bunların yanında yanınıza kar kalan anıların sıcaklığı ve eksilme hissi.
    sabahında birlikte uyandığınız arkadaşınızın akşama sizin yanınıza geleceğine hiç tanımadığı ölülerle gecesini geçirmesinin can acıtıcı şaşkınlığı.
    yüzünüze eklenen yeni bir ifade, yokluğun, çaresizliğin ifadesi.
    sonra nefret, onsuz geçen hergüne lanet etmek.
    en sonunda şükretmek, onu diğerlerinden farklı olarak yaşamış olmanın ayrıcalığını bilmek ve buna sevinmek. bu kadarcık birşeye bile sevinebildiğin için şükretmek...
    4 ...
  10. 9.
  11. tüm kırgınlıkların hatıra gelmesi, geçen tüm diyalogların tekrarlanması içinden, neden sorusunun binlerce kez sorulması, ağlayamamak, ağladığında susamamak, yazgıya gönülden bir kere ama bir kere daha inanmak, uyuşmak, boş bakmak, elveda demek ama inanamak yarına kadar; onu toprağa verene kadar...
    2 ...
  12. 8.
  13. ölen arkadaşlarımı bir bir hatırlatan başlık.

    arkadaşın ölmesi acıdır ve genelde bu acı haberi de başka bir arkadaş verir.
    -Abi bizim x var ya, o ölmüş
    -Ne diyorsun lan sen yapacağın şakayı .ikiyim, doğru konuş.
    -Abi vallahi ölmüş, trafik kazası. Başımız sağolsun.

    inanılmaz bu habere, hemen vefat eden arkadaşın evi aranır.
    -Teyze ben x'in arkadaşıyım. x?
    -kaybettik yavrum.

    O anda beyninizden kaynar sular dökülür, öldüğüne bir türlü inanamazsınız. hava soğuktur ama içiniz yanar. Cenaze namazında saf tutarsınız, işte o an anılar canlanır gözünüzün önünde. beyniniz öldüğünü kabullenmenizi ister ama yüreğiniz bir türlü izin vermez bu duruma. Bu yüzden bir kürek toprak atamazsınız kabrine, öyle ya o ölmemiştir, yaşıyordur.
    3 ...
  14. 7.
  15. bir ömürlük misafirmiş o.. kimi ömür yarım, kimi eksik, kimi gedikmiş..

    ağlayamamışsın bile başta.. sonra hıçkırıklarına yarenlik eden baş dönmesiyle yere yığılmışsın.. sen diz çökmüş, kahır üzerine.. ellerin düşmüş, başın, gardın düşmüş..

    aynaya bakmışsın, yüzünü hiç böyle görmemişsin daha evvel.. gözlerin değişmiş..
    ellerinde, o'nun boynundan vaktinde alamdığın halatın kırdığı bir avuç kemik.. ellerin çizik, ellerin kesik.. ağırlaşmış ellerin..

    o, çok büyük küsmüş, çok büyük baş kaldırmış, ''hayatın neresinden dönülse kardır'' demiş, çok büyük gitmiş.. mosmor gitmiş..

    ''..denemesenizde bilmişsiniz
    hiç yakın olmamışsınız intihara bu kadar..''

    * *
    9 ...
  16. 6.
  17. 5.
  18. kalbindeki odaların birinin daha boşalması
    6 ...
  19. 4.
  20. tecrübe etmek istemediğim hadisedir..
    tecrübe olunmak ta istemem...
    5 ...
  21. 3.
  22. gercekten hayatinizda bir bosluk oldugunu hissediyorsunuz. ne zaman akliniza gelse agliyorsunuz. her bayram namazindan sonra gidip mezarinda dua ediyorsunuz.hayatin farkina variyorsunuz ve kendinizinde bir gun olecegini hissediyorsunuz.
    (bkz: marmara depremi)
    10 ...
  23. 2.
  24. ilkokul'un son yaz tatilinde yaşadığım, çok derinlere gömülmüş olsa dahi aklıma geldiği an içimi hiç beklemediğim kadar yakan olay*.
    4 ...
  25. 1.
  26. insanın içini burkmaktan daha da ötede hislere sevk eden, insanın yerle bir solmasına sebebiyet veren, fakat öyle ya da böyle doğal bir sonuç olarak, her şeyin allah'tan olduğu gibi, anne ya da babanın ölmesi yanında, belki de pek bir yakıcı etki yapmayacak durum.. lakin öyle bir durumlar vardır ki; ölen kişi kardeşten daha yakındır, güzel günleriniz, kötü günleriniz olmuştur, kafalarınız bozulduğunda beraber iki tek atmış, sigara dumanı, bira kokusu altında dertleriniz size eşlik etmiştir; kız konusu beraberinde borçlara, oradan da ailevi sorunlara bağlanmıştır, belki aynı kızı sevmişsinizdir, belki de parasız kalmışsınızdır, ya da o çok sıkışmıştır, ya da askerde parasız kalmıştır, sizin için en iyisi ona günlükten bi 5 kağıt ayırıp, 'askerde boşta kalmasın' diye para göndermektir; hani ailesine de yük olmasındır, onun dışında da kimi zaman kavga edersiniz, kimi zaman kol kola giderken yumruk yumruğa girecek tartışmalarda bulabilirsiniz kendinizi, sonra da, aradan iki gün geçer, ya telefonunuz çalar ya da iki defa kısa şekilde mesaj geldiğini belirten ses çalar, yine barışırsınız, yıllar böyle akıp gider, hala tanıştığınız ''merhaba birader ben de faidelibilgi, memnun oldum'' dediğiniz gün dün gibidir; yine gün gelir, ya siz evlenirsiniz, ya da cebinizde para olmasa dahi, bir çeyrek altın takabilmek için bir paket sigaranızdan, bir haftalık yol paranızdan, ya da sevgilinizin ya da nişanlınızın bir akşamlık yemek parasından feragat edersiniz, o altını onun önüne serilmiş bilimum, tl'lerin arasına iğnelemek sizi yüceltir, sonra sıra çocuk ziyaretine gelir, 'ee nasıl olsa' yeğeniniz doğmuştur, onun için de kendinizi sıkmışsınızdır, nasıl olsa o da sizin kızınıza nazarlığı hemen doğduğu gece takmıştır, böyle sıcak koyu muhabbetlerle beraber 'leyla' olunan akşamların, mahçup biçimde ''rus'' a gidilen, ''aga hadi halı sahaya gidiyoruz al çantanı da gel'' lerin sonunda, geç yattığınız gecenin bir yarısında acı acı telefon kulağınızda çınlar, bir bakarsınız en yakın arkadaşınızın karısı çaldırmaktadır telefonu; gecenin ve uykunun vermiş olduğu mahmurluk ile endişe arasındaki bir düşüncenin içerisindeyken, içinizi ateş gibi yakan, tüylerininizi kaskatı kesen, başınızdan aşağı kaynar sular dökülmesine neden o berbat haberi iliklerinizde hissdersiniz..

    ne de acıdır, gidip de o evde bulunmak, 'en yakın arkadaş'ınızın yanında gözyaşı döküp, eski günleri yad etmek, evlat acısını yaşayan o annenin, ya da babanın yerine kendini koymak, ve son yolculuğundan önce, tekbirler arasında önce ''hakk'ını helal et'' ip, sonra da, mezarına yağmur suyuna karışmış solucanlı iki kürek toprak atmak...
    103 ...
© 2025 uludağ sözlük