Bir zamanlar anlatırdım
Çünkü “ en iyi arkadaş “ diyebileceğim biri vardı hayatımda
Yediğim , içtiğim ayrı gitmez , o gün ne yaşadıysam koşa koşa heyecanla gider ona anlatırdım.
Ama artık o yok
Olsaydı hayatımda ve yine aynı şekilde kalsaydı muhtemelen anlatırdım.
Bir daha hayatıma kimseyi alamadım , onun yeri dolmadı.
Neyse yolu açık olsun.
içinizden geliyorsa anlatın
Gelmiyorsa da anlatmayın.
Ortaçağ islam siyasetnamelerinden tut Sasani ve Hint siyasetnamelerine kadar neredeyse her coğrafya ve dönemde altı çizilen ve hayati önem taşıyan bir numaralı kural şudur ki; en yakın insanlara zaaflarını, zayıf yönlerini sakın ama sakın anlatmamalısın çünkü yarın o kişi düşmanın olabilir ve bunları sana karşı silah olarak kullanabilir efendim, evet.
konunun ne olduğu belirler bunu.
en yakın veya her kim olursa olsun, herkesle her mesele konuşulmaz, paylaşılmaz.
önemli olan ne amaçla, ne anlatılacağı olmalıdır.
bence her şey anlatılmamalı çünkü en yakın arkadaşı bile düşmanı olabilir, araları bozulabilir o yüzden her şey anlatılmamalı. ancak yalan söylenmemeli de orası ayrı. dürüst olunmalı. arkadan iş çevrilmemeli de. mesela bir yere gidiyorsa gittiğini söylemeyebilir ya da özel hayatıyla ilgili bazı şeyleri, gıybet de etme ihtimali olabilir.
Peygamberin “Dostunu severken ölçülü sev, günün birinde düşmanın olabilir. Düşmanına da buğzunu ölçülü yap, günün birinde dostun olabilir.” hadisini unutmayın.
Bugün en yakınım dediğin kişinin yarın nerede duracağı yada senin onu nereye koyacağın hiç belli olmaz. Sen, sen ol kendini üzeceğin bir durumda bırakma.