bazen insanın kendisiyle arasındaki mesafedir en uzak olan. bilinçaltının derinliklerinde biriktirdikleri, geçmişte yaşanan ama bir türlü geçemeyen pişmanlıkları ve acıları, kendisine söylediği yalanlar, başkalarına söylediği yalanlar, güçlü görünmek adına takındığı maskeler ve kendini korumak için geliştirdiği tüm savunma mekanizmaları öyle derin uçurumlar açar ki bazen, kişi içine dönüp baktığında ulaşamaz ruhuna. böylece kendine tahamül edemediği tüm anların toplamında ulaşmış olur kendisiyle arasındaki en uzak mesafeye.
biriyle arandaki mesafe en uzak mesafedir aslında baktığında, ne kadar yakın sansan da onu kendine aslında mesafeler vardır aranda. beynini okuyamazsın, kalbini göremezsin ve içindekileri hiç bir zaman gerçekten bilemezsin. onun söyledikleri ve senin anlamak istediklerin kadardır aranızdaki mesafe.
böylesine dandik bir şeyden felsefe malzemesi çıkarmak da komik ha. gidin deneme falan yazın, saçmasapan aşk zımbırtılarıyla süslemeyin lan güzelim başlığı. neymiş, bilmem neyle aramızdaki mesafeymiş aslında... oh, sikeyim yahu...