1. Cep telefonuna hâkim olamamak:
Zannedilir ki, cep telefonu iletişimi sağlamak içindir. Değil hâlbuki! Çünkü 15-20 yıl önce yani cep telefonu ve hatta telefon olmadan evvel de bir şekilde iletişim sağlanıyordu. Cep telefonu niçindir biliyor musunuz? Onu kullanan kişinin gerçek karakter ve kişiliğini belirlemek için... Adam profesör, ünlü iş adamı, müdür falan filân ama avuç içi kadar bir telefona hâkim olamıyor! Telefonu camide, namazın ortasında çalıyor; topluluk içinde bağıra çağıra konuşuyor; kapalı alanlarda gürültü kirliliğini önlemek için sessize ve titreşime almaktan âciz; bir eğitim ve kültür faaliyetinde, meselâ bir seminerde son derece tuhaf müzikle ötmeye başlayan telefonu hatibin konsantrasyon ve motivasyonunu katlediyor ama o hâlâ zahmet buyurup keyfînden taviz vererek cihazı kapatmıyor bile... Yani cep telefonu insanların gerçek karakter ve kişilik kalitesini ölçen bir kalite kontrol cihazıdır aslında...
2-Bencillik:
Evet, bencillik en büyük nezaketsizliktir. Sadece kendini düşünüp temize çıkarmaya bakmak, muhatabı yaşanan problemin içine terletmek aynı zamanda büyük bir insafsızlıktır. Herkesin sırada (kuyrukta) beklediği yerde uyanıklık yapıp kendi işini bir şekilde hallettikten sonra zafer kazanmış yiğit edasıyla kasıla kasıla kalabalığın ortasından çekip gidebilen bencile "insan" denebilir mi acaba?
3-Dinlemeyi bilmemek, ha bire konuşmak:
iyi hatip olmanın ilk yolu, iyi dinleyici olabilmektir. Allah 2 dinleyip 1 konuşalım diye 2 kulak, 1 ağız vermiştir. Üstelik kulaklarımızı öne doğru (Bazılarınki iyice kepçe şeklinde!) belirgin yaratmış ki, pürdikkat dinleyebilelim. Fakat heyhat! Ağzı olan konuşuyor! Aceleci davranarak sarfettiği elim sözlerle bir çuval inciri berbat ettikten sonra özür dilemek (Bunu da yapmayanlar var ya, her neyse!) zorunda kalanımız o kadar çok ki! Halbuki azıcık sabretmeyi, susmayı, diline hâkim olup beklemeyi bilse herşey yoluna girecek! Lâkin nerede o basîret ve sabır? "Dilyâresini andıracak yâre bulunmaz!"
4-Temizliğe dikkat etmemek, mide bulandırmak:
Bu maddenin altına yazılabilecek o kadar çok şey var ki! Boğazını öte mahalleden duyulacak bir gürültüyle temizledikten sonra "Şlap!" diye yola tüküren mi dersiniz? (Geçenlerde böyle yapan biri güya tükürdüğü görülmesin, kaybolsun diye üzerine sağlı sollu hareketlerle basmasıyla ayağı kayıp bel üstü düşmesi bir oldu! Gülsem mi, ağlasam mı bilemedim!) Toplulukta eliyle, yüzüyle, özellikle burnuyla meşgul olmak üzerine bol tasvirli örnekler biliyorum ama midenizi bulandırmamak için ne demek istediğimi anlamanızı istirham ediyorum sadece! Tramvaydayız, hava soğuk, klimalar çalıştığı için pencereler kapalı... Bol sarımsaklı ve soğanlı bir akşam yemeği yediğini (Bazen sabahları da benzer kokular geliyor, kahvaltıda da sarımsaklı ve soğanlı yiyen var mıdır acaba?) bu kadar aşikâr şekilde belirtmene gerek var mı canım kardeşim? Daha başka şeyler, hatta çok önemli hususlar var ama inanın yazmaya edebim müsâde etmiyor!
5. Randevusuz gelmek, zaman yönetimine dikkat etmemek:
Eskidendi o: Beyefendi de adam mı oldu ki, ona randevu alarak gideceğiz?" Artık 2007 deyiz, herkesin işi gücü çok yoğun, öyle "Pat!" diye çıkıp gelemezsin! Bir de cep telefonu olanların, hele her cebinden farklı bir telefon çıkanların habersiz gelmeleri yok mu? insanı tek kelimeyle "verem" ediyor! Peygamberimiz (sav) haber göndererek giderlerdi birine, sen ne oluyorsun ki? Kendini bu kadar ağıra satıp haklı göstermeye çalışacağına harca 2 kontör, randevu al! Sen boş gezenin boş kalfası olabilirsin ama karşındaki adamın işi gücü var behey kardeşim! Recep Cumhur
*Açılmayan telefonu ısrarla çaldırmak,
*arayan kişilere geri dönmemek ya da e-posta gönderenleri yanıtlamamak,
*Arkadaşlarınıza kendi blogunuzu, grubunuzu, internet sitenizi mutlaka beğenmeleri için ısrar etmek,
*Savunduğu politik görüşü destekleyen bir e-posta alınca, doğruluğunu araştırmadan herkese göndermek,
*Başkalarının adını kullanarak sosyal paylaşım sitelerinde hesap açmak, arkadaşları ile iletişime geçmek, bunlardan sadece birkaçıdır.
en sık görülen görgüsüzlüklerdir. yapmayanlarının tebrik edilmesi gerekir.
- konuşan kişinin sözünü kesmek.
- yürürken, apartmanlarda vs... kendinden büyük, yaşlı kimselere yol vermek şöyle dursun; onları iteleyerek geçmek.
- kendisi ile tokalaşmaya * kalkan eli geri çevirmek.
- kendini övmek, mal varlığını övmek.
- yemekte parmaklarla diş karıştırmak...
- iş yerinde ortalık yerde parfüm, deodorant, vs. sıkmak.
- gecenin köründe arabada cayır cayır son ses müzik dinlemek.
- toplu taşıma araçlarında sürekli elde madeni para ya da anahtarlık şakırdatmak.
- sesli sakız çiğnemek, balon yapıp patlatmak.
maaşını dolaylı yollardan söylemeye çalışmak.
ev, araba vb. mal mülkle ben zenginim havası yaratmaya çalışmak.
çok gezerim ben diyip, gittiği yerlere gitmemenize şaşırmak.
argo konuşmayı normal karşılamak, tepkiniz karşısında laf sokuşturmak.
beraber olduğu kızların sayısı ile övünmeye çalışmak.