"Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, Aydınlık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana - sözün kısası, şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki, kimi yaygaracı otoriteler bu dönemin, iyi ya da kötü fark etmez, sadece 'daha' sözcüğü kullanılarak diğerleriyle karşılaştırılabileceğini iddia ederdi."
""müzeyyen", dedim kendi kendime, elimde kürt börekleri ile dikildiğim kenardan, "çok güzelsin çok." " allah ruh güzelliği versin," dedi bir tarafım. "gözler ruhun aynasıdır" dedi bir şarkı."
fakat ikinci bir kehanet daha vardı: "hiçbir canlı seni öldüremiyecek." KENTAUR NESSOS çoktan ölmüştü. herakles bir ölü tarafından tuzağa düşürülmüştü.
michael köhlmeıer
tanrıların masalları.
.. bir gün bu önyargı kelimeleri, yani avrupa dillerindeki barbar, japon dilindeki gaijin, müslümanlar da ki kafir, almanlarda ki ari olmayan gibi önyargı sıfatlarını kaldırabilirsek, amacımıza ulaşabiliriz. amaç nedir derseniz bence tam olarak şudur: insanın değerinin sadece insan oluşundan geldiği; din, milliyet, cinsiyet, renk, cinsel tercih, siyaset gibi bir takım ön sıfatlarla ayrımcılığa uğratılmadığı bir hümanizm anlayışı.
bir hoşça kal demek, bir kendine iyi bak demek, mutluluklar demekten daha zor elveda.
sanki sitemkar bir terkediş hissi uyandırıyor.
planlar yapılır, hayal dünyasında elveda oyunu oynanır.
ayrıntılar not edilir.
beğenilmeyen kısımlar sil baştan tekrar yazılır.
sonra bi kitap alırsın eline.
bir muhabbetin ortasındaki bir söz duyarsın.
tvde kanal ararken bir film kesitine denk gelirsin.
bir ilişkinin tartışmasına denk gelirsin.
planlarını tekrar gözden geçirirsin.
ölmek mi daha kolay, bununla ölmek mi?
bu ikisi arasında seçim yapamayışına her gün biraz daha sinirlenirsin.
sonra kendine kızmaktan vazgeçip hiçbir şey kurmamış gibi, sevmemiş gibi, korkmamış gibi, özlememiş, birşey değişmemiş gibi yaşarsın.
ve bilirsin ki.
elveda sözcüğünü ağzına alacak kadar korkak değilsin.
bir sevmenin bin defa ölmek olduğunu iliklerine kadar hissetmektesindir ve bunu kimsenin değiştiremeyeceğini bilirsin.
hep aynı söz çıkar dudaklarından beş saniye önce öleceğini sanırken.
-nasılsın?
-iyiyim.
soru aynı. cevap aynı.
nasılsın sesini duymadan önceki nasılı değil şuan'ı merak ediyordur.
sesinin onu hep iyi ettiğini bilir.
belki beş saniye önce değil ama şuan iyidir.
şuan'dan öncesiyle ilgilenmiyordur zaten.
yanında olmamakla bunun mesajını vermiştir.
iyiyim sesini duymadığı zaman çoktan elvedasını duymuş olacağını da bilir.