minas tirith kalesinde Sauron ile savaşıyordum. cinlerden ordu kurmuş bu sefer . nasıl bilinç altım varsa artık Dabbe ile yüzüklerin efendisi karışımı bişey çıktı ortaya.
arkadaşımın annesi yanlışlıkla kabız olma büyüsü yapıyordu ,büyünün ters tepmesiyle evimizdeki banyo ve tuvalet yok oluyordu, evde değişik varlıklar dolanıyordu ve ben sadece nasıl duş alacağım diye düşünüp ağlıyordum.
birisini doğruyordum saçma sapan bir şekilde bundan zevk alıyordum etraftaki ruh hastaları da beni alkışlıyordu her yerim kan olmuş kimsenin umrunda değildi ben de umursamadan devam ediyordum sonra uyandım...
Uyumadan önce kitapta çok tatlı bir cümle okuyup ‘Umarım böyle tatlı bir rüya görürüm’ diye yattım, gördüğüm rüya;
Öğrenci Yurdu gibi bir yeri tropikal iklime özgü yılanlar basmış, öğrenciler de yılanları rulo pasta gibi kesmişlerdi. Öğrencilere ‘niye böyle yaptınız’ diye sorduğumda da ‘bizi sokup coronayı bize bulaştıracaklardı.’ Dediler.
istediğim zaman böyle de güzel ve tatlı rüyalar görüyorum.
Apartmanin bodrum katinda kazan dairesinin kapisini actigimda yerde bir sürü gri yavru fare görüp hemen kapatmistim. Farelerden de o kadar huylanirim ki etkisinde kaldim boyle sacma bir ruyanin.
iki gün önce gördüğüm rüya. Malesef yine cinli. Her neyse pis bir mahalle gibi yerdeyim, dere kanarında duruyorum yanımda da bir tane adam var. Adamı gerçek hayatta hiç görmedim ama sohbet ediyoruz adamla, sonra adam dur annemi de arayayım o da gelsin diyor ve cebinden su bardağı çıkarıp kulağına götürüyor ardından " alo anne nerdesin gelsene sende" diyor. Aniden yanımda kadın bitiveriyor ve ben ne çabuk diyorum, kadının yüzü korkunç şekilde değişiyor. Sonrası yallah topuk. Kim bilir hangi kadın bilinmez.
Liseden en yakın arkadaşlarım ve ailemle munzur dağlarının tepesinde bir düğüne gidiyorduk. Bizi köye kadar belediye başkanı beyaz 4x4 jeepiyle bırakıyordu bizden hariç bi araba daha vardı kalabalıktık çünkü bir arabaya sığmamıştık hava sisli,yağmurlu idi. Fakat başkan maçoğlu değildi.rüyamda, maçoğluna ne oldu diye sordum bizi bırakan belediye başkanına,görevden alındı vekaleten ben bakıyorum dedi. Saçları ağarmış sakalsız tombulca bir adamdı. Konvoyumuzla dağ yollarını aşa aşa giderken yolun ortasında bizim araba çamura saplandı veya tekerlek patladı tam hatırlamıyorum. Arabadan indik bazıları arabayı kurtarmaya çalışırken başkan bize gideceğimiz köyün orada bir mağara\antik kent (tarihsel önemi olan birşey) olduğunu ama köylülerin yetkililere geçit vermediğini kendisini de pek sevmediklerini o yüzden düğüne kadar kalmayacağını bizi bırakıp döneceğini anlattı. Köyde neler olacağını merak ederken birden düğün salonu gibi biryere ışınlandım. Ne alaka ki elimde şampanya kadehi vardı derken yine lisede samimi olup sonradan hiç arayıp sormadığım bir arkadaşımı gördüm yanında eşi vardı. ikisi bir beni tuttular düğünlerine asker uğurlamalarına gelmediğim ve nasıl kötü bir arkadaş olduğum oysaki lisede yediğimizin içtiğimizin ayrı gitmediği konusunda beni köşeye sıkıştırdılar. Onlara cevap vermeye çalışırken kendimi birden bire sinema salonunda yerlere dökülen çekirdekleri toplayan bir eleman olarak buldum. Az önce düğüne gittiğim ekipte iş arkadaşlarımdı. iş çıkışı bu arkadaşlardan biriyle şakalaşırken beni ittirmeleri bahçe duvarından aşşağı düşmemle uyandım.
Peki ben bu rüyadan ne anladım. Sebahat Akkiraz dinlemeye ara vermem gerekiyor. Liseden arkadaşlarımı arayıp en azından hal hatır sormalıyım ve evin içini çekirdek kabukları ile doldurmamalıyım. Teşekkürler rüya.
5 senedir filan rüyalarıma mekan olan toplama bir yerlerde yine acayip adrenalinli bir kaçış içindeydim (bu mekanlar sürekli değişiyor ve çoğu zihnimin ürünü), arada oluyor böyle, Yusuf aleyhisselam diye uyandım epey korkuttu ama zevkli de oluyor ulan ya hani uyanınca rahatlama güvende olma hissi filan.